Şike iddianamesinin bir ucu gözüktü ya, şimdi her kafadan bir ses çıkıyor.

Şike iddianamesinin bir ucu gözüktü ya, şimdi her kafadan bir ses çıkıyor. Sadece bu gürültü bile, tek başına, bu ülkede kurumların ne kadar basiretsiz yönetildiğini anlamaya yeter. İddianame ortaya çıktıktan sonra Etik Kurul raporu takımların düşürülmesi yönüne olursa ne yapacağız. Şimdi herkes bunu tartışıyor. Kimi kendinden çok emin: Derhal düşürülürler diyor. Kimi ¨içeriden¨ tüyo almış: Sezon sonu beklenecek diyor.

Kesin olan şu ki, iki türlü de berbat bir durum ortaya çıkacak. Sezon sonu beklenirse önümüzdeki maçlardan nasıl hayır bekleyeceğiz? Yok takımlar şimdi düşürülürse şimdiye kadar oynanan maçlar ne olacak? O moralle diğerleri yola nasıl devam edecek?

Bunlar cevabı belli olmayan sorular.

Fakat dikkat edin, bunca belirsizlik içinde ¨yok zaten kimse düşmeyecek¨ diyen pek yok. Neredeyse herkes birilerinin şike yaptığının iddianameyle netlik kazanacağından emin.

¨E o zaman niye bu ligi başlattınız be arkadaş¨ demeden duramıyor insan.

***

Yıldırım Demirören de hafta içerisinde topa girdi. Bu süreci ne kadar iyi yönettiğini anlatmış Lig TV’ye. Sessiz kalmasının iletişim stratejisinin bir parçası olduğunu söylemiş.

Nedense bana hiç öyle gelmiyor.

Sanki birileri ona ¨aman ha, sakın bu topa girme senin de başın yanar¨ demiş gibi bir hava vardı geride kalan aylarda.

Zaten Serdal Adalı’nın içeriden söyledikleri de bunu ima ediyor gibiydi. Yoksa insan herkesin susacağına inanıyor da, Demirören’in susacağına pek inanmıyor.

Federasyon yöneticilerine kızıp gece yarıları küfürlü mesajlar atmakla itham edilen bir başkandan böyle bir vakar beklemek biraz saflık olur gibime geliyor.

***

Eğer Fatih Terim dün akşam ona forma verdiyse Ayhan Akman siz bu satırları okurken Süper Lig’deki 400. maçına çıktı. Dile kolay! 400 maç! 1994’ten beri aramızda Ayhan. Gaziantepspor’la başlayan macerası Beşiktaş’a o dönem rekor sayılabilecek bir bonservis karşılığında transfer olmasıyla devam etmişti. Beşiktaş’a 10 numara olarak gelmişti. Antep’te tam 23 gol atma başarısını göstermişti.

Peki sonra ne oldu? Beşiktaş tarihinin en büyük hayal kırıklıklarından biri olarak tarihe geçti.

Eğer bu ülkede o zamanlar Lucescu diye bir adam çalışıyor olmasaydı büyük ihtimalle Galatasaray’a geldiği sezon Anadolu kulüplerinden birine transfer olacak, birkaç yıl içerisinde de futbol macerasına ikinci ligde devam etmeye başlayacaktı. Lakin büyük takım kredisini doldurduğu bir zamanda Lucescu onu takımına istedi. Eminim o günlerde Ayhan bile şaşırmıştır bu talebe.

Lucescu Ayhan’ı yeniden yarattı. O güne kadar bildiği ne varsa unutmasını istedi. Ondan bir 10 numara olmazdı. Olmamalıydı.

Bir futbolcu için teknik direktörden gelen böyle büyük bir isteği kabul etmek oldukça zordur. Ayhan ise Lucescu’ya inandı, güvendi. Hayatının en akıllı işini yaparak hocasını dinledi. Lucescu ona futbolu yeniden öğretti ve bir 10 numara olarak tarihin çöplüğündeki yerini hızla alması beklenen Ayhan’dan muazzam bir (İbrahim Altınsay’ın deyimiyle) savaşkan orta saha yarattı.

Ayhan Akman bu sayede tam 400 maçtır aramızda. Tam 17 yıldır aramızda.

Sadece Ayhan örneği bile Lucescu gibi bir futbol düşünürünün kıymetini nasıl da bilemediğimizi yüzümüze vuruyor.

***

Simon Kuper geçenlerde Habertürk’e bir söyleşi verdi. Okumadıysanız google’a Kuper ve Habertürk yazarak mutlaka okuyun. Kuper söyleşide Türk futboluyla ilgili o kadar açıksözlü konuşmuş ki... Son kitabında neden Türk oyuncu olmadığını sormuşlar: ¨Bunun için bir neden göremiyorum. Bu çapta bir oyuncunuz yok¨ demiş. ¨Avrupa’da Türk futboluna ilgi duyan kimse yok¨ demiş. Demiş de demiş. Futbolumuza dair tüm gerçekleri yüzümüze söylemiş. İyi ki de öyle yapmış. Burada iki kitap daha fazla satayım, iki kuruş bir yerlerden kazanayım diye yıllardır bizi gazlayanların arasında böyle dobra bir adama ihtiyaç vardı.

Bu arada son kitabı ¨Football Men¨ Türkiye’de İthaki Yayınları’ndan çıkacak ama çıkış tarihi 2012 olarak açıklanmış. Çok geç değil mi?

Madem illa ki 2012’ye sarkacak bari hemen başında basılsa...