Tokat Günçalı köyü ve çevresinde yapılmak istenen maden aramasına karşı direniş sürüyor. Köy giriş ve çıkışına güvenlik kameraları kuran halk, nöbet tutuyor. İliç'teki maden faciasına dikkat çeken halk “Orada da uyarılar yapılmış, yetkililer bunu duymamıştı. İliç olmak istemiyoruz, sesimizi duyun" diyor.

Madenlere karşı bekçilerle nöbet

Sibel BAHÇETEPE 

Tokat Günçalı, Killik ve Çayören köylerinde yapılmak istenen maden arama faaliyetlerine karşı köylüler hukuki mücadele başlattı. Maden faaliyetinin başlamasından endişe eden ve köylerinde nöbet tutan halk, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün şirketlerin adeta savunuculuğunu yaptığını belirterek tepkili. Köylüler "Burada şirketlerin aldığı izin belgesi dördüncü grup. Dördüncü grubun içinde siyanürden tutun da altın, kömür, bakır, mermer ocağı, krom ve her türlü şey var. Madenler Artova va Çamlıbel ovalarını yok edecek. İliç olmak istemiyoruz" dedi.  

Tokat Merkez’de HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım A.Ş., 14 Mayıs seçim sabahı ekipman ve sondaj makineleri ile Günçalı Köyü’ne giderek kazı işlemi başlatmak istedi.

Birçok maden çeşidi için arama yapılacağını öğrenen yöre halkıyla köy dernekleri bir araya gelerek toplantılar düzenledi, eylemler yaptı. Ardından ikinci bir maden şirketi olan Zeni Madencilik’in de arama yapacağı bilgisine ulaştıklarını belirterek, direnişlerini büyüttü, nöbetlere başladı. Maden arama faaliyetlerinin başlaması durumunda doğalarının ve sularının zehirleneceğini söyleyen köylüler hukuki mücadeleye ilişkin BirGün'e konuştu. 

HALKIN TEPKİSİ BÜYÜK 

Günçalı Köyü Çevre Komisyonu Yöneticisi Bahadır Sarıyaprak, hukuki sürecin sürdüğünü belirterek "Geçtiğimiz günlerde verilen idari mahkemelerdeki ara kararlarına itiraz ettik. Buradaki itiraz sebebimiz başlatmış olduğumuz hukuki mücadeledeki açıklamalar ve itirazlarımıza rağmen MAPEG'in resmen şirketlerin savunuculuğunu ve avukatlığını yapması" dedi. Madenciliğin, tarım alanlarına ve Alevilerin ziyareti olan Çal Baba’nın da olduğu bu kutsal mekânların yok edilmesine yol açacağını söyleyen Sarıyaprak, idari mahkemenin son olarak 'ÇED gerekli değildir' kararı verdiğini belirterek, buna karşı çıktı. Sarıyaprak, şöle devam etti: 

"Tarımsal alanlar, hayvan besiciliği ile alakalı mera alanlarında yapılacak olan olumsuz etkiler, Çal Baba inanç merkezimiz olan Alevilerin Cem ve ibadet ettiği yerin ağaçlarının kesileceği, 2 adet büyük çapta barajın ve sulama göletlerinin siyanür ve birçok maden atığı ile kirletileceği, bölgede bulunan Türkiye'nin 141 ovasından ikisi olan Artova ve Çamlıbel ovasının yok olacağı şeklinde bir sürü itirazımız ve raporlarımız oldu. Ayrıca köyümüz ve çevresine getirmiş olduğumuz antropolog ve orman mühendisleri aracılığıyla araştırmalar yapıldı. Yaklaşık 500-600 yıllık ağaç yaş tespitleri yapıldı. Antropoloğun da yapmış olduğu çalışmalar sonucunda bölgenin kültürel açıdan çok önemli ve değerli olduğunu belirterek bölgede birçok noktada arkeolojik kalıntı olabileceğini de söyledi. Yürütmeyi durdurma davasında Tokat İdare Mahkemesi 05.10.2023 - 09.02.2024 tarihinde 'bölgede yapılacak maden ön araştırma işlemi için ÇED raporu gerekli değildir' şeklinde kararlar verdi bu kararlara itirazımız sonucunda Samsun 2. İdare mahkemesinde 26.10.2023 tarihinde 2 defa reddedildi. Yürütmeyi durdurma talebimiz ancak belirtmiş olduğumuz bunca konu ve daha fazlası varken en azından ön arama sürecinde ÇED değerlendirme yapılması gerekirdi." 

FACİALARA YOL AÇAR 

ÇED yapılmadan başlanacak bir maden ön arama sürecinin bölgede farklı facialar ve geri dönüşü olmayan etkiler yaracağını söyleyen Sarıyaprak "Yarın bir gün başlatılacak maden arama süreci bölgede geri dönüşü olmayan büyük etki ve zararlar verecek. Şirketlerin olası köye gelmesi noktasında hazırda bekliyoruz. Asla ön arama sürecine de müsaade etmeyecek yasal haklarımızı savunarak karşı çıkacağız. Köyümüzün tüm giriş çıkış noktalarına uzaktan erişilebilir güvenlik kamera sistemleri kurduk ve süreci takip ediyoruz. Ücretli bekçiler ayarladık, köye giriş çıkışlarda kontrolle yapılıyor" dedi. 

Günçalı köyünde ücretli bekçiler ayarlayan halk nöbet tutuyor.

*** 

AKP’nin sansür çabası 

Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü liç yığınının kaymasıyla toprak altında kalan 9 işçiye arama kurtarma faaliyetlerine ara verilmesi nedeniyle 19 gündür ulaşılamadı. Sosyal medya platformu X’in küresel hükümet işleriyle ilgilenen departmanı (Global Government Affairs) ise maden faciasıyla ilgili paylaşımlara AKP hükümetinin kaldırma talebinde bulunduğunu belirterek, mahkeme kararını duyurdu. Açıklamada AKH hükümetinin maden faciasıyla ilgili 45 paylaşımın kaldırılmasını talep ettiği bildirildi. Paylaşımlarla ilgili verilen kaldırma kararını bir üst mahkemeye taşıyan şirket, söz konusu paylaşımların ifade ve basın özgürlüğü kapsamında korunduğuna karar verilerek talebin geçersiz kılındığını kaydetti. 

*** 

Yaylalar altın için paylaşıldı 

AKP iktidarının Trabzon’da iki yaylanın sınırlarını altın madeni için değiştirdiği ortaya çıktı. Gazeteci Bahadır Özgür, bu iki yayla hakkında iktidarın verdiği kararları anımsatarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla turizm merkezi statüsü olan yaylaların nasıl maden sahasına dönüştüğünü yazdı. Gazeteduvar’da yer alan yazıda, 1 Mart 2024’te Ankara’da Maden Petrol İşleri genel Müdürlüğü’nde (MAPEG) düzenlenen ihalelerle memleketin dört bir yanındaki arazilerin madenlere açıldığını anımsatan Özgür, Pazarcık Yaylası ve Yılantaş Yaylası’nın altın madeni olması durumunda oluşacak ekolojik yıkıma dikkat çekti Özgür, “Hani derler ya, ‘düşman bile yapmaz’ diye; işte sözün tam yerine oturduğu bir manzara bu” diye yazdı.