Venezuela Komünist Partisi Uluslararası İlişkiler Sekreteri Rodríguez: Kriz ve emperyalist saldırganlık nedeniyle kaybettiğimiz haklar için mücadele veriyoruz. Maduro yönetimi hesap vermekten uzak, baskılar kabul edilemez.

Maduro yönetimi hesap vermiyor
Fotoğraf: Junge Welt

Carmela NEGRETE

Venezuela’da Nicolas Maduro yönetiminin ülkedeki eski elit sınıflar ve ABD ile yaptığı anlaşmanın yanı sıra Venezuela Komünist Partisi'ne (PCV) yönelik baskıları eleştiriliyor. Venezuela Komünist Partisi (PCV) Uluslararası İlişkiler Sekreteri Héctor Rodríguez, Alman Junge Welt’ekonuştu.

Venezuela şu sıralar medyada neredeyse hiç yer almadığından pek çok kişi nasıl bir dayanışma gösterebileceğini soruyor.

Şu anda Venezuela ve ABD arasında bir anlaşma üzerinde müzakereler yürütülüyor. Bu anlaşma ile iki kutup arasında, sadece ulusal burjuvazi açısından değil, aynı zamanda şu anda hükümette iktidarı elinde bulunduranlar açısından da bir anlaşmaya varılıyor. İşçi sınıfını dışladığı için bir elit anlaşması olarak kınadığımız ve yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasına yol açan popüler ve proletarya karşıtı bir düzenlemenin uygulanmasına eşlik eden bu anlaşma şu anda ilerlemektedir.

ABD, Venezuela'yı kontrol altına almada başarılı oldu mu?

ABD hükümeti devirme hedefine ulaşamadı ama politikanın gidişatını değiştirmeyi başardı. Bunun için, ülkede belirli bir siyasi istikrarı garanti edebilecek ve aynı zamanda Venezuela'daki büyük tekellerin ve kapitalist şirket ortaklarının çıkarlarını destekleyecek bir hükümete sahip olmaları önemli. Şüphesiz dayanışma, bu yaptırımların ısrarla sürdürülmesini hem kınamak ve hem de bu yaptırımları işçilerin yaşadığı krizi ağırlaştıran halk ve proletarya karşıtı politikaları desteklemek için bir araç olarak kullanan ABD emperyalizminin şantaj girişimini durdurmak için dayanışma gerekli.

Peki bu sizin için ne anlama geliyor?

Taleplerden biri, bu yasadışı yaptırımların derhal kaldırılmasıdır. Dayanışma, emperyalist müdahale ve iç işlerine karışmaya son verilmesi talebinin ötesine geçmeli. Dayanışma, müdahaleden, kuşatma ve abluka politikasından zarar gören emekçilerin mücadelelerini desteklemeye odaklanmalıdır. Şu anda, bu yaptırımların ve krizin etkilerinin özellikle işçilerin olumsuz etkilenmesine neden olan bir hükümetimiz var.

Bu Venezuela’daki insanların günlük yaşamları açısından somut olarak ne anlama geliyor?

Yaptırımlarla ekonominin iyileşmesi engelleniyor. İstihdam beklediğimiz gibi artmıyor, gelir düşük kalıyor. Venezuela, bu yaptırımların bir kısmının kaldırılmasından sonra bile, hala petrolü indirimli satmak ya da daha az erişilebilir pazarlarda ticaret yapmak zorunda kalıyor, bu da ancak aracıların katılımıyla oluyor. Bu durum gelirleri etkiliyor ve Venezuela'nın bazı önemli hammaddelerini ve malzemeleri aracılar olmadan yurtdışından satın alamadığı anlamına geliyor. Aracıların komisyonları maliyetleri artırdığından ülkenin ihtiyaçları için yapılan ithalat önemli ölçüde azalıyor. Bu durumun esas olarak işçileri ve genel olarak Venezuela halkını etkilediği yadsınamaz.

Peki Devlet Başkanı Nicolás Maduro'nun yaptırımları yönetme biçimi, örneğin Küba'daki Miguel Díaz-Canel hükümetinden ne kadar farklı? 

Karakas'taki hükümetini Havana'dakinden ayıran şey, krize kapitalist mantıkla yaklaşması ve hatta eski işveren örgütleriyle bir anlaşma yoluyla yaptırımların kaldırılması için bir süreç başlatmaya çalışmasıdır. Bu yaklaşımın siyasi ifadesi, esas olarak işçi sınıfının haklarını etkileyen bir ekonomik düzenleme temelinde geleneksel sağ ile ittifaktır. Örneğin bugün Venezuela’da insana yakışır bir ücret yok. İşçilerin gelirlerinin yüzde 95'inden fazlası maaşlarını etkilemeyen ikramiyelerdir. Sonuç olarak, işçilerin gelirlerinin maaşlarını oluşturan oranı tasarruf ve sosyal yardımları hesaplamak için çok düşük olduğundan, işçiler sosyal yardım haklarını kaybettiler.

Buna ek olarak, tüm sektörlerde toplu sözleşmelerin iptal edilmesini emreden 2792 sayılı Bakanlık Kararnamesi gibi işçilerin gelirlerini büyük ölçüde azaltan en az iki hükümet tedbiri var. Ayrıca Ulusal Bütçe Ofisi'nin kamu sektörü çalışanlarına ikramiye ödenmesi için tek taraflı olarak bir yüzde belirleyen ve gelirin yarıdan fazla azalmasına neden olan tebligatı da mevcut. Örneğin, eğitim sektöründeki bir çalışan maaşının yüzde 80'i oranında ikramiye alırken, bu oran tek taraflı olarak yüzde 25'e düşürülmüştür. Bu uygulama tüm maaş skalalarına uygulanarak kamu sektörü çalışanlarının gelirlerinde önemli bir düşüşe yol açmıştır. Maaşların 18 ay boyunca dondurulduğu, şimdi işçilerin aylık gelirinin üç ABD dolarına denk geldiği ve enflasyonun yüzde 400'ü aştığı bir ortamda, yerli ve yabancı özel sermayenin işgücü maliyetlerini en aza indirerek karlarını garanti altına almaları için elverişli koşullar yaratmayı amaçlayan bir ekonomi politikası olduğu açıkça görülüyor. Bu krizi aşmak için kapitalist yöntemin, işçilerin haklarını yok etme pahasına büyük sermayeyi kayırmayı amaçlayan bir özelliğidir.

PCV bu krizden çıkış için hangi yolu işaret ediyor?

Partimiz, Anayasa ve yasalara saygı gösterilmesini ve ücretin Anayasa'nın 91. maddesine uygun olarak, bütünleyici temel ihtiyaçlar esas alınarak belirlenmesini önermiştir. Bunu her zaman savunduk. Mevcut duruma karşı koymak için geniş bir işçi ve sendika ittifakı kurma sürecindeyiz.

Yaptırımlar ekonomiyi artık bunu yapamayacak kadar boğdu mu?

Hükümet uzun yıllardır hesap vermediği için Venezuela'daki ekonomik durum hakkında çok az bilgi var. Devletin gelirinin nereye gittiğini ve nasıl kullanıldığını kesin olarak bilmiyoruz. Madencilik sektörünün Guiana bölgesindeki önemli bir çevre koruma bölgesini sömürü nedeniyle tahrip ettiğini biliyoruz, ancak kimse ne kadar altın çıkarıldığını ve kime satıldığını bilmiyor. Hükümet, 2020'de kabul edilen sözde anti-blokaj yasasına dayanarak hareket ediyor. Bu yüzden yeterli para olup olmadığını kesin olarak söyleyemem. Ancak bazı göstergeler var. Örneğin, 2020'den 2021'e kadar hükümet döviz piyasaları aracılığıyla özel sektörü finanse etmek için on milyar ABD doları harcadı. Hükümet, PDVSA'daki (Petróleos de Venezuela S. A.) yolsuzluk nedeniyle 2020-2023 yılları arasında toplam 23 milyar ABD dolarının ortadan kaybolduğunu kabul etti. Bu iki kanıtı bir araya getirdiğinizde, işçilerin taleplerini yerine getirmek için kullanılabilecek önemli miktarda para elde edersiniz.

Yeni hükümetin olduğu Kolombiya ile ilişkiler düzeldi mi?

Gustavo Petro döneminde ilişkiler önemli ölçüde iyileşti. Birkaç hafta önce Venezuela ve Kolombiya arasında ekonomik düzeyde Venezuela'dan Kolombiya'ya gaz satışı ve ticari alışverişin yeniden başlatılması gibi bazı işlemlerin yeniden başlatılmasına dair önemli bir toplantı yapıldı. Álvaro Uribe döneminde ilişkiler ciddi şekilde gerildiği için bunun kolay bir süreç olmadığını biliyoruz. Petro ile her iki tarafı da etkileyen tüm yasal çerçevede bir değişiklik yapılmaya çalışılıyor, ayrıca bazı hükümetlerin şirketlerinin Venezuelalı şirketlerle pazarlık yapabilmesi için ABD'den izin almaları gerektiği anlamına geldiği için engel teşkil eden yaptırımlar meselesi de var. Yaptırımların ülke üzerindeki olumsuz etkilerinden biri de komşularla müzakere özgürlüğünü kısıtlamasıdır. Kolombiyalı şirketler yaptırımları delmeye karar vermeleri halinde ABD şirketleriyle iş yapma konusunda kısıtlamalarla karşılaşabilir.

Partiniz halk tarafından nasıl algılanıyor? Kara propaganda imajınızı nasıl etkiledi?

Sendikalı işçiler, partimizi kendilerinin savunucusu olarak görüyor. İşçi sorunları olduğunda, parlamentoda ve komünistlerin aktif olduğu her kurumda partimizde her zaman bir müttefikleri olduğunu biliyorlar. Biz her zaman böyle bir parti olduk. Şimdi, Ağustos ayında yargıçların tek taraflı olarak dayattığı liderliğin değiştirilmesi konusu, sokakta eleştiriler, protestolar oldu. Sendikalar ve sosyal örgütler yargı müdahalesini kınadı. Siyasi aktivistlere yönelik bir zulüm süreci yaşanmaktadır. Bizim durumumuzda, baskıyı kınamanın yanı sıra, Komünist Parti'nin yasal kimliğini gasp etmek için sözde bir üyelik uyduruldu. Birçoğu iktidar partisi PSUV (Partido Socialista Unido de Venezuela) üyesi olan bir grup insanı bir araya getirdiler ve PCV üyesi gibi davrandılar. Onlara ülke çapında seyahat etmeleri için para ödediler ve onları mevcut liderlik ve politikalardan memnun olmayan PCV'nin tabanı olarak gösterdiler.

Daha sonra bunu mahkemeye taşıdılar ve PCV'ye karşı adli müdahale talebiyle dava açtılar. Tüm bunlar PCV'nin ulusal düzeyde, parlamentoda, sendikal ve sosyal çalışmalarda vs. yürüttüğü siyasi çalışmaları siyasi olarak yasadışı hale getirme planının bir parçasıydı. Mahkeme 10 Ağustos tarihinde, öncelikle parti üyesi olmadıkları için dava açmak için yasal yeterliliğe sahip olmayan kişiler tarafından dava açılmasına izin verdiği için hukuka aykırı olduğunu düşündüğümüz bir kararla bu davanın lehine karar verdi. Buna hakları olmadığı gibi herhangi bir kanıt da sunmadılar. Mahkeme bir kez daha yasal savunma hakkımızı reddetti. Bu karar yasadışıdır, dolayısıyla partiyi yok etmeye yönelik bir plandır.

Başka zorluklar var mı?

Haklarına ve bu haklardan kaynaklanan taleplerine bağlılıkları nedeniyle mahkemeye çıkarılan 150'den fazla işçi var. Yargı müdahalesinin komünist üyeliğin kriminalize edilmesi ihtimalini doğurduğuna şüphe yok. Çünkü yargı kararından sonra PCV'nin gerçek üyeleri PCV'nin üyesi değildir ve bu da bize karşı yasal işlemlere yol açabilir.
Kısa bir süre önce hükümet ile sağ muhalefet arasında, diğer hususların yanı sıra tüm partiler için güvenceler ve seçim hakları sağlayan bir anlaşma imzalandı. Böylece ülkedeki iki sağcı parti bloğuna ve sosyal demokrasiye güvenceler sunan ve işçi sınıfının partilerine karşı yönelik yeni bir “elit pakt” oluştu. Özellikle de parlamentoda tartışıldığı sırada milletvekillerimizin bu konuda görüş bildirme hakkı reddedildiği için bu anlaşmanın komünistleri kapsamadığına inanıyoruz.
Şu anda parti haklarımızın tanınması, yasal statümüzün yeniden tesis edilmesi ve Venezuela hapishanelerinde haksız yere tutulan tüm işçilerin serbest bırakılması için bir mücadele yürütüyoruz. Ayrıca kriz ve emperyalist saldırganlık nedeniyle kaybettiğimiz, insana yakışır bir ücret hakkı, işçiler için toplu sözleşmelerin yeniden yürürlüğe konması ve kaybettiğimiz ve devlet tarafından garanti altına alınması gereken bir dizi hakkın geri verilmesi için çalışıyoruz.

Partiniz için mevcut riskler nelerdir?

Yargı müdahalesi, tüzel kişiliğimizin siyasi olarak gasp edilmesi ve bu tüzel kişiliğin PCV üyesi olmayan kişilere devredilmesi yoluyla yeni bir yasadışılaştırma biçimidir. Bu, bizim gibi komünistlerin faaliyetlerine karşı tehlikeli bir süreç başlatmaktadır. Kendilerine yeni yapılar oluşturma görevi verildi ve kararda partinin demokratikleştirilmesi öngörülmesine rağmen bunu kamuoyuna da açıkladılar. Medyada bu çizginin şu olduğunu açıkladılar: Maduro ile birlikteyseniz PCV üyesi olabilirsiniz, Maduro ile birlikte değilseniz PCV üyesi değilsiniz. Demokratikleşme olarak gördükleri şey otomatik olarak budur. Kendilerini PCV'nin yöneticisi olarak kabul ettirdikten sonra, tırmanışın bir sonraki aşamasında ulusal merkezimizin kamulaştırılması, taban yapılarımızın terhis edilmesi ve devlete ait işletmelerimizin kriminalize edilmesi gibi önlemler alabilirler ve ayrıca bizi meşru siyasi partinin gaspçıları olarak göstererek bize karşı yasal önlemler alabilirler.

Junge Welt’ten çeviren Kazım Doğan