Maraş yarası hâlâ kanıyor
Alevilere ve solculara yönelik Maraş Katliamı’nın açtığı yara hâlâ kanamaya devam ediyor. 150 kişinin öldüğü, 176 kişinin yaralandığı katliamla ilgili birçok soru 36 yıl sonra hâlâ yanıtsız
Yılmaz Demir - Nurcan Gökdemir
19-26 Aralık 1978’de Aleviler ve solculara yönelik Maraş Katliamı’nın açtığı yara hâlâ kanıyor. Kontrgerillanın organize ettiği, ülkücü militanların tetikçilik yaptığı Maraş katliamı dosyası 68 faile hiç ulaşılamadan, yargılananlar da “Özal affı” ile serbest bırakılarak kapatıldı. Resmi rakamlara göre 150 kişinin öldüğü, 176 kişinin yaralandığı katliamın kurbanlarının çoğu Şeyh Adil Mezarlığı’na topluca defnedildi. “Derin Devlet’in ilk organize eylemi” olarak anılan katliam ile ilgili birçok soru ise 36 yıl sonra hâlâ yanıtsız.
Katliam provası
1978’in son aylarında Alevi yurttaşların yoğunlukla yaşadığı Malatya, Sivas, Erzincan ve Elazığ’da silahlı ve bombalı saldırılar sahneye konuldu.
Katliamın hazırlıklarını uzaktan izlemekle yetinen polis ve asker saldırılara son gününe kadar müdahil olamadı, her şey bittikten sonra sokaklardan ceset topladı. MİT’ten aldığı bilgilerle olaylara sol militanların yol açtığı açıklaması yapan İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı istifa etmek zorunda kaldı, yerine Hasan Fehmi Güneş atandı. Güneş de katliamın asker tarafından sıkıyönetim ilanını sağlamak amacıyla kullanıldığını ifade etti. Güneş, “Ben istihbarat örgütünün oradaki cinayetlere, oradaki katliama katkı yaptığını düşünüyorum. Engel olmayı bırakın, MİT bizzat katkı yaptı’’ dedi.
Başbakan Bülent Ecevit de aynı şekilde olayların sıkıyönetim ilan etmesini sağlamak üzere çıkartıldığını açıklarken, sorumlu olarak da “kontrgerilla’’yı işaret etti.
‘Cennet’ vaadiyle katliam
36 yıl önce bugün Maraş, CHP Pazarcık İlçe Başkanı Memiş Özdal’a bombalı paket gönderilmesi ve nüfus sayımı iddiasıyla Alevilere ait evlerin işaretlenmesi ile gergindi. Aleviler, devrimciler, solcular, POL-DER ile TÖB-DER’i hedef alan bir saldırının hazırlıklarının yapıldığı kulaktan kulağa fısıldanıyordu. Yaklaşan yılbaşı çekilişi bahane edilerek kente gelen 26 Milli Piyango satıcısı otellere yerleşmişti. Daha sonra sokaklarda görülen yabancılar arasında Bahçelievler katliamı sanıkları Ünal Osmanağaoğlu, Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı ve Ahmet Ercüment Gedikli’nin de oldukları iddia edildi.
19 Aralık günü “Güneş Ne Zaman Doğacak” isimli filmin Çiçek Sineması’nda gösterimi yapılırken kimine göre ses, kimine göre de etki gücü zayıf bir bomba patladı. Bombayı atanın daha sonra MHP Milletvekili seçilen Ökkeş Kenger’in (Şendiller) olduğuna ilişkin kuvvetli deliller ortaya çıktı ancak o gün “Bombayı komünistler attı’’ söylentisi fitili ateşledi.
Ardından TÖB-DER üyesi iki öğretmen Hacı Çolak ve Mustafa Yüzbaşıoğlu 21 Aralık’ta öldürüldü. Ertesi gün öğretmenler için cenaze töreninin yapılacağı caminin içinde ve çevresinde “Alevilerin cenaze namazı kılınamaz’’ tahrikleriyle yaklaşık 10 bin kişi toplandı. Bu arada “Komünistler cami yakacak’’ dedikoduları da kentte yayıldı. 23 Aralık günü, Belediye hoparlörlerinden yayılan yalanlar, camilerde verilen vaazlar gerginliği daha da tırmandırdı. “Bir Aleviyi öldürenin mükafatı cennettir” vaadiyle azdırılan topluluk, üzerlerine kırmızı işaret konulan evlere saldırdı, sokaklarda insan avına çıktı.
Hatırlamak istemiyorlar
Dövülen, kaçmaya çalışırken de kurşunlanan Esma Suna’ya sıkılan kurşunlardan biri de doğmamış bebeğine isabet etti.
Esma Suna’nın ailesinden geri kalanların tamamına yakını Maraş’ı terk etti. Aileye ulaşma çabalarımız “O günleri hatırlamak istemiyorlar’’ denilerek karşılık bulamadı. Suna Ailesi’nin akrabalarından S. K., “Yaşadıkları vahşeti unutamadılar. Hâlâ yanlarında yüksek sesle bile konuşamıyoruz. Ses yükselse o günleri hatırlıyorlar’’ diyor.
‘Aynı ilçedensiniz’
Durdu Gevher, 1981’de kapatılan TÖB-DER Maraş bölge temsilcisi. Gevher, Maraş Katliamı ardından yapılan operasyonla Mamak’a götürüldü. Adli müşavirin “Operasyonlarda toplananların genelinin aynı ilçe nüfusuna kayıtlı olması örgütlü olmalarının delilidir” beyanı ile 2 yıl hapis yattı. Avukatı Mehmet Ali Özpolat’ın “Ben de aynı ilçe nüfusuna kayıtlıyım, beni de mi tutuklayacaksınız?” savunması ile beraat ettikten 13 gün sonra yeniden arandığını öğrenince 2 yıl kaçak yaşayan Gevher Hollanda’ya iltica etti. 26 yıl sonra Türkiye’ye dönen Gevher’in ağzından katliam: “Memleket gerilimliydi ama Maraş iki katı gerilmliydi. Maraş’ta yüz yıllardır bir arada yaşarken bu 5 günde nasıl Aleviler hedef oldu diyorlar. 5 gün değil bu, Maraşlı diyor ki ‘Aleviler müslüman değil’, ‘horoz çırpındırıyor. Bir yandan da ‘Ecevit solcu, komünist’ diyor kendi kitlesini böyle inandıyor ülkücüler. Köylerde “Aleviler’in arazilerini size vereceğiz diye propagandalar yapılmış. O zaman TÖB-DER tek hedef aslında, komünist dedikleri biziz. Her gün solcular dövülüyor, saldırılıyor. Alevi karşıtı bir kalkışma değildi bu. Sloganlar hep Ecevit’i hedef alıyordu. Aleviler yok olsun diye yapılan bir şey değil çünkü Aleviler zaten “biz varız’’ demiyor idare ediyorlar. Bu olay Alevilere sonradan yöneldi.
’Kurşun gelir, ölürsünüz’
Cenazelerin Cuma namazına denk getirilmesi rastlantı değil. Baştabip işlemleri uzatıyor. Hastane önünde, bir komiserin telsizinden ‘Cami önünde kalabalıkar birikiyor, sokaklar doluyor’ sesini duyunca dedim ki “Önlem alıyor musunuz?”, “Korkmayın’’ dedi. Bizi iki saat beklettiler, kitleyi hazırladılar. Camiye yaklaşırken, bizi durdurdular, uzun süre, eklettiler. Vardık ki her taraftalar, damların üzeri, belediyenin üzeri. Cenaze tam indirilecekken, şişeler, demirler, odun parçaları yağmaya başladı. Herkes sıkıştı bir yerlere.”
68 kişi bulunamadı
19-26 Aralık tarihleri arasında süren olaylarda resmi rakamlara göre 150 kişi, tanıklara göre 500’e yakın yurttaş katledildi. Alevilere ait 200’den fazla ev yakıldı, 100’e yakın işyeri tahrip edildi.
Savcılığın bin 350 olarak belirlediği katliamdan sorumlu olanlardan 840’ı hakkında dava açıldı. 23 yıl süren yargılama sonunda 29 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 357 kişi 1–24 yıl arasında cezaya çarptırıldı, 379 sanık da beraat etti. Cezalardan bir kısmı Yargıtay’da bozuldu, 1991’de Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde çıkan ve hapis cezalarının 8 yıl olarak infazını sağlayan af, Maraş Katliamı sorumlularının imdadına yetişti. Ceza alanların bir kısmının cezaları yattığı yıllara sayılarak ertelendi, diğerleri serbest kaldı. Katliamın asıl sorumlusu olduğu, cinayetlere işlediği iddia edilen 68 kişi ise hiçbir zaman bulunamadı. Maraş Katliamı dosyası böylece kapandı. Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Halil Sıtkı Güllüoğlu Şubat 1980’de ve Ahmet Albay da 3 Mayıs 1980’de öldürüldü.
Tanıklar konuşuyor
S.K.:
“Buzhanede cenazeler balya gibi üst üste atılmış bir vaziyetteydi. Herkes cenazesini tanımaya çalışıyor, kiminin kolu, kiminin bacağı yok, tanıyabildiğimiz kadarıyla Suna’ların cenazesini aldık. Ev yakıldığı için onlar da yanmıştı. Defin için tabuttan çıkardığımızda kömür gibi parça parça döküldü. O acıyı anlatamam.’’
Meryem Polat:
“Sabahtan başlayıp ikindiye kadar bütün evleri yaktılar. Bir çocuk kazanda yakıldı.Her şeyi talan ettiler. Biz bodrumda suyun içindeydik; üstümüz tahtaydı. Tahtalar yanıyor, üstümüze düşüyordu. Evim kül oldu.”
Kamil Berk:
“Devlet var’’ diye biraz güveniyorduk. Ne bilelim ki... Sabahın ilk saatleriydi. Mahallenin sokaklarında sopalı, silahlı, baltalı büyük bir grup bağırarak yürüyorlardı. “Allah’ını, peygamberini seven, eli balta, silah, sopa tutan yürüsün, Alevileri öldürelim, komünistleri içimizden temizleyelim, Yaşasın Türkeş, Yaşasın MHP” diye bağırıyorlardı.”
Yeter İşbilir:
“Ellerinde balta, sopa, tahta, av tüfeği ile evin önüne geldiler. Bir ara fırsat bulup dışarıya doğru kaçarken, merdivenlerde kaynım öğretmen Ali Rıza İşbilir’in karısı Ayşe’nin ve kızı Sebahat’ın orada yerde yattıklarını, üzerlerinde televizyon, briket, taş, tahta parçalarının bulunduğunu, her taraflarının kan olduğunu görüp üzerlerine düştüm. Arkamdan koşarak beni yakaladılar, evdeki ölülerin yanına götürdüler. ‘Türk müsün, gavur musun?’ diye sorguya çektiler.”