Filipinler’de 36 yıl aradan sonra tekrar korku iklimi esmeye başladı. Diktatör Marcos'un oğlunun seçimi kazanmasıyla Marcos ailesi iktidara döndü. Yeni Lider Marcos’un politikalarını değerlendiren Anakbayan’ın Başkanı Miranda, artan polis şiddetine dikkat çekti: “Sıkıyönetim ülkeye geldi”.

Marcos kâbusu
Bongbong’un seçilmesinin ardından Seçim Komisyonu’na karşı eylemler düzenlendi. (BirGün)

Yaren ÇOLAK

Güneydoğu Asya ülkesi olan Filipinler’de 9 Mayıs’ta yapılan başkanlık seçimini 1986 halk ayaklanmasında devrilen Diktatör Ferdinand Marcos'un oğlu ve adaşı olan 64 yaşındaki Ferdinand Marcos kazandı. Filipinler Seçim Komisyonu'nun (COMELEC) verilerine göre "Bongbong" lakaplı Marcos, yüzde 58,92 oy ile seçimin galibi oldu.

Bu sonuçlarla halk ayaklanmasıyla devrilip sürgüne gönderilen Marcos ailesi 36 yıl sonra iktidara geri döndü. Baba Ferdinand Marcos, 1965-1986 arasında ülkeyi yönetmiş, halk ayaklanmasıyla devrildikten sonra sürgün edilmişti. Ancak Marcos ailesi 1990'larda sürgünden döndü ve o zamandan beri siyasette güçlü konumlarda yer aldı. Nüfuzlarını zenginlikle ve kapsamlı bağlantılarla korudular. Oğul Marcos vali, kongre üyesi ve senatör olarak görev yaptı. Kız kardeşi Imee senatörlük yapıyor.

Filipinler'de 30 Haziran'da başkanlık koltuğuna oturacak olan Bongbong’un görev süresi altı yıl. 2016'dan bu yana başkanlık görevini yürüten Rodrigo Duterte’ten koltuğu devralacak oğul Marcos, ekonomik açıdan da iflas etmiş bir ülkenin yeni başkanı oldu. Ülkedeki temel sorunlar arasında pandemiden yıpranmış bir ekonomi, daha derin yoksulluk ve işsizlik; onlarca yıldır devam eden isyanlar yer alıyor. Oğul Marcos’un başkanlığında, acımasız ve güçlü adam yaklaşımıyla gücü hızla konsolide eden önceki lider Duterte'nin yolundan gitmesi bekleniyor. Filipinler'de solcu gençlerin önderliğindeki demokratik kitle örgütü Anakbayan’ın Ulusal Başkanı Jeann Miranda ülkedeki durumu BirGün’e anlattı.

DUTERTE’NİN DEVAMI

“Ferdinand Marcos’un zaferini eski Devlet Başkanı Rodrigo Duterte dönemi ve politikalarının bir devamı olacak” diyen Miranda, “Özellikle faşizm, 'teröre karşı savaş' olarak gösterildi. İhracatı artıracağız propagandaları da bunlardan biri. Kısacası Marcos’un zaferi dezanformasyon savaşının zaferidir” diye konuştu.

YENİ DÖNEM POLİTİKALARI

Bongbong lakaplı yeni başkanın planlarını değerlendiren Miranda şu ifadeleri kullandı: “Yeni Başkan Marcos’un tarım politikaları ‘tarımsal modernizasyon’ başlığı altında gerçekleştiriliyor. Bu da yalnızca köylünün emeğinin daha fazla sömürülmesi anlamına gelir. Eski Diktatör Marcos’un 'Masagana 99' isimli tarım politikasını yol haritası seçen oğlu, pirinç üretimini artırmayı hedefliyor. Ancak bu politika daha önce de deneyimlediğimiz gibi sadece büyük tarım işletmelerinin kârını katlamaya yarayan, çiftçinin ise kredi borçları altında ezilmesine neden olan bir politika.

Demokratik kitle örgütü Anakbayan’ın Ulusal Başkanı Jeann Miranda.Demokratik kitle örgütü Anakbayan’ın Ulusal Başkanı Jeann Miranda.

Filipinler Cumhuriyeti, oğul Marcos dönemi yaşayacak. Müttefik Robin Padilla Senato’daki politikaya öncülük edecek. Gücün ademi merkeziyetçiliği vaat edilse de yalnızca bölgelere yerleştirilmiş siyasi hanedanlar güçlendirilecek.

Eski Başkan Duterte yönetiminin ortaya koyduğu ‘Build Build Build’ (BBB) politikası da devam edecek. Ağır sanayilerin gelişmesinin önünü açan bu politika ile yalnızca sermaye akışı hızlanacak. Üretken olmayan, gerçek bir değer üretmeyen bir yol haritası izlenecek.

Oğul Marcos, işinsanlarının işlerini yönetmeyi sürdürecek. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (MSME) sorunlarını ele aldığını iddia ediyor. Ancak ülkede sanayinin gelişimini bozmak için neoliberal programını hâlâ yürürlükte olması doğrudan bir ironi.”

HALKA VERGİ YÜKÜ

Zaten yoksullukla mücadele eden halkın neoliberal politikalar altında daha da yoksullaşacağının altını çizen Miranda, “Marcos, adeta bir borç dağı ve geniş çaplı işsizliği olan bir ülkeyi devraldı. Neredeyse iflas etmiş bir ekonomi söz konusu. Marcos’un devraldığı bu hükümette halkın parasını kendi cebine indirmesini kolaylaştıracak neoliberal politikalar uygulayacağına eminiz. Yüksek vergiler gibi açlıkla boğuşan halkın omuzlarına yeni yükler ekleyecek. Daha da kötü bir faşizm ve baskı bekliyoruz” şeklinde konuştu.

MARCOS’U GETİREN NE?

Mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayan Miranda, “Diktatör Ferdinand Marcos’un devrilmesi ise Filipinler için yalnızca onun diktatörlüğünün sonu değil, emperyalist ABD politikalarına karşı bir başkaldırıydı. Bu Filipinler’deki ulusal demokratik mücadelenin ilerlemesine emsal teşkil etti. Filipin halkının sadece Diktatör Marcos’a karşı zaferi değil, ülkedeki faşizme karşı mücadelenin fitilinin ateşlenmesiydi. Ancak Duterte-Marcos ikilisi tarafından finanse edilen devasa bir dezanformasyon ağı ve burjuva-liberal demokrasinin restorasyonuyla bugünlere gelindi. Ve Marcos iktidara döndü. Devrimin ardından yürütülen neoliberal politikalarla Marcos’un müttefikleri sermayedarlar güçlerine güç kattı ve Marcos’u o koltuğa oturttu. Biz sınıf mücadelemizi sürdüreceğiz. Filipinlerin üstündeki bu Marcos karabulutunu yıkacağız” dedi.

ÖRGÜTLENECEĞİZ

Bongbong’un seçilmesinin ardından ülkede diktatörlük rejiminin esintisinin başladığını söyleyen Miranda sözlerini şöyle noktaladı: “Sol, seçimde yaşanan sahtekârlık nedeniyle kampanya başlattı. Seçim Komisyonu’na karşı ülkenin dört bir yanında eylemler düzenlendi. Liwasang Bonifacio Meydanı’nda yaklaşık bir hafta kamp kurduk, genleri seferberliğe katılmaya davet ettik. Ayrıca gençleri örgütlenmeye Marcos ailesine karşı sokağa mücadele etmeye çağırdık. Yaptığımız eylemlerde ise her geçen gün polis şiddeti arttı. Daha geçtiğimiz günlerde İnsan Hakları Komisyonu’nu protesto ettiğimiz sırada polis tazyikli su, cop kullanarak eylemcilere saldırdı. Birçoğumuz yaralandık. Kısacası sıkıyönetim ülkeye geldi bile diyebiliriz.”