Marmara’nın ölümün eşiğine geldiğini belirten Marmara Yaşasın grubu, “Marmara Ekokırım Suç Mahalli" başlıklı kampanya başlattı. Marmara’nın ölüm eşiğine geldiği belirtilen kampanyada yönetimlere çağrı yapıldı.

Marmara’yı ölmeden önce birlikte kurtaralım
Fotoğraf: Twitter/@marmarayasasin

HABER MERKEZİ

Marmara Yaşasın Kampanya Grubu düzenlediği basın açıklamasıyla "Marmara Ekokırım Suç Mahalli" başlıklı kampanyasını başlattı.

Taksim’de bulunan Divriği Kültür Derneği'nde yapılan basın açıklamasında Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm merkezi ve yerel yönetimlerin hareketi geçmesi için önerilerde bulunuldu.

Basın açıklamasını okuyan Melis Tantan, Marmara Bölgesi’nin 1950’lerden bu yana Türkiye’de sanayileşmenin ve ona bağlı olarak nüfus artışının en hızlı geliştiği bölge olduğunu hatırlattı. Tantan, “1980’lerden itibaren hızla uygulanmaya başlanan neoliberal politikalar, ranta, talana ve betona dayalı çarpık kentleşmeye ve tüketimde yoğun artışa yol açtı” dedi. Endüstriyel ve evsel atıksular, tarımda yoğun olarak kullanılan gübre ve tarımsal zehirler, gemi balast sularıyla denize taşınan kirleticiler, kıyılardaki yoğun yapılaşma, endüstriyel balıkçılığın sebep olduğu aşırı avlanma, deniz kıyılarının doldurulması gibi etkenler Marmara’yı ölümün eşiğine getirdiğinin altını çizen Tantan, uyarıların dikkate alınmadığını söyledi.

Marmara Denizi’ni bekleyen felaket, ölçümler ve raporlarla uzun yıllar boyunca dile getirildiğini hatırlatan Tantan, ‘İller Bankası, 1975 yılında yayımlanan “İstanbul Kanalizasyon Projesi Master Plan Revizyonu’ isimli raporunda, gerekli arıtma yapılmaksızın gerçekleşecek deşarjların oluşturacağı sorunları net bir şekilde sıralamıştı. 33 yıldır ısrarla uygulanmakta olan sözde derin deniz deşarjına derhal son verilmelidir. Karada tüketilen su karada kalmalı, atıksular geri kazanılarak sanayide ve sulamada tekrar kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.

SUÇ MAHALLİ

Bugün Marmara Denizi, tüm kıyı çevresi ve adalarıyla bir ekokırım suç mahalline dönüşmüştür” diyen Tantan şöyle konuştu: “Bunca yıldır kıyı tahribatlarıyla ve diğer kirleticilerle yıkıma uğrayan karasal ekosistemleri de doğaya yeniden kazandırmak için çalışmalar yapılmalıdır. Gelinen bu süreçte, Marmara’nın ekokırım suç mahalli olduğuna ilişkin kamuyu bilgilendirmek, yerel yönetimler ve ilgili bakanlıkların yıllardır ihmal ettikleri görevlerini yerine getirmeleri için sesimizi yükseltmek ve süreci takip etmek amacıyla ‘Marmara Yaşasın’ kampanyamızı başlatıyoruz.”