KDV indirimlerinin etkisiyle martta enflasyonda şok bir düşüş gelme olasılığının olmadığını söyleyen Doç. Dr. Çifter, mart ayının küresel risklerin de artmasıyla kritik bir ay olduğuna dikkat çekiyor.

Mart kapıdan bakıyor

Havva Gümüşkaya

İktidar enflasyonla mücadele olarak ortaya attığı geçici yöntemlerle pahalılığa savaş açıyor. Ancak gıda ürünlerinde yüzde 8’den yüzde 1’e indirilen KDV fiyatlara 50 kuruş, 20 kuruş gibi rakamlarla yansıyor. Ekonomistlere göre ise 3 Mart’ta açıklanacak olan enflasyon rakamlarına KDV indiriminin etkisi yüzde 0,5 civarında olacak.


Ayrıca akaryakıt ve elektrik maliyetlerindeki artışlar da enflasyonu tetikleyen faktörler olarak öne çıkıyor. Ekonomi yönetimi ise enflasyon dalgasını yaratan unsurlarla ilgili bir politika yaratmak yerine polisiye yöntemlere başvuruyor. Hayat pahalılığının can alıcı boyutlara ulaşmasıyla sıklaştırılan denetimler, bu kez KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığına ilişkin yapılmaya başlandı.

Dolar kurunun 17 lirayı geçtiği aralık ayında iktidar tarafından adeta şapkadan tavşan çıkararak döviz kurlarındaki atakları durdurmak, ‘cari açığı dengeye getirerek enflasyonda kalıcı fiyat istikrarını’ sağlamak amacıyla ortaya atılan ‘yeni ekonomi modeli’ yaklaşık üç aydır hayat pahalılığını çözmüyor. Bu tarihten itibaren uygulanmaya başlayan kur korumalı mevduat hesaplarının da 3 ayı dolmak üzere.

Aradan 2 buçuk aylık dönem geçse de bu hesaplarla ilgili resmi verilere ulaşmak mümkün değil. Kur korumalı mevduatlara ilişkin veriler, Bakanlık yetkilileri tarafından yapılan açıklamalardan takip edilebiliyor. Son olarak paylaşılan bilgilerde peyderpey hayata geçirilen Türk Lirası (TL) kur korumalı mevduat ve katılma fonu hesaplarında 60 günde 193 milyar lirası Hazine ve Maliye Bakanlığı, 259 milyar lirası Merkez Bankası destekli olmak üzere toplam 452 milyar lira bakiyeye ulaşıldığı paylaşıldı.

ÜÇ AYLIK VADE DOLMAK ÜZERE

TL korumalı hesaplarda ağırlıklı olarak gerçek kişiler 3 aylık vadeyi seçti. Bu vadedeki hesaplar, 224 milyar lira ile toplam hesap bakiyesinin yüzde 50’si seviyesinde gerçekleşti. Mart sonunda bu bireysel Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının vadeleri doluyor. Ancak döviz kuru 13.50 seviyelerinde adeta sabit tutuluyor. Bu tarihte vadesi dolan hesapların büyük bölümü kur farkı alamayacak gibi görünüyor.

Öte yandan martta küresel riskler ve Türkiye’ye olası etkileri de gündemde. ABD'de yüzde 7,5 ile rekor kıran enflasyon verisi sonrası, başta Fed olmak üzere gelişmiş merkez bankalarının faiz artırımlarına dair beklentiler öne çekiliyor. Beklenen faiz artırım dozu da yükseliyor.

Bu koşullarda tüm dünyada yüksek enflasyona karşı pozisyon alınırken Türkiye kur korumalı mevduat ile bütün sorunların çözüme ulaşacağı düşüncesiyle hareket ediyor. Eylülde başlayan faiz indirimlerine ocak ayının ardından şubatta da ara verildi.

Doç. Dr. Atilla Çifter, martta küresel piyasalarda beklenen gelişmelerin Türkiye’ye etkileri, kur korumalı mevduat ve enflasyon risklerini değerlendirdi. Çifter’e göre KDV indirimlerinin etkisiyle mart ayında enflasyonda şok bir düşüş gelme olasılığı yok, gıda indirimlerinin dışında yüksek enflasyon devam ediyor.
Kur korumalı mevduatın kısa vadede sonlanabilecek bir proje olmadığını belirten Çifter, “Hiçbir şekilde bu sistemin durabilme olasılığı yok. Mart ayında vadesi dolan kur korumalı mevduatların yenilenmemeye başladığı andan itibaren bu paralar tekrar gerçek dolarizasyona düşünecektir. Bu nedenle uygulamanın uzatılacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“KDV indirimiyle her ne kadar ciddi bir indirim beklense de gıda sektörü elektriği en yoğun kullanan sektörlerden biri. Birkaç hafta sonra KDV indirimlerinin kalacağını zannetmiyorum” diyen Çifter enflasyon baskısının devam ettiği dönemde kurun sabitlenmeye çalışıldığını belirtti.

Kur korumalı mevduatın para basma maliyeti oluşturduğuna dolayısıyla enflasyon riskini artırdığına dikkat çeken Çifter, “Kamu tarafında kurun mutlaka tutulmaya çalışıldığını düşünüyorum. Kur muhtemelen faiz getirisinin altında kalacak. Bu şekilde de devam edileceğine inanıyorum. Kamu tarafında hedef; kur korumalı mevduatın sıfır zarar bırakması. Ne kadar sürebileceğini bilmiyoruz. Bu sistemin duramayacağını inanıyorum çünkü durduğu zaman kur şokuyla karşılaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

Mart ayı kritik bir ay olduğunu söyleyen Çifter’e göre ilk dönüşlerin başladığı dönemde Fed tarafından faiz artırım ve parasal sıkılaşma riskinin başlaması kur korumalı mevduatla ilgili gidişatı gösterecek.