Covid-19 olguları artmaya başladı. Maske olası bir enfeksiyonun yayılmasını engeller. Ancak uyarılarda maskenin bu yönüne de vurgu yapılması önemli.

Maske takıp takmamak
Fotoğraf: Depo Photos

Dr. Hasan YAZICI*

Türk Tabipler Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü uyarıyor. Önümüzdeki birkaç ay içinde, özellikle bizim gibi aşılanma oranı düşük olan ülkelerde Covid-19’un Azrail’le işbirliği giderek artacak. Ancak gördüğüm, bu uyarı bir kulağımızdan giriyor, öbüründen çıkıyor. Kapalı mekânlar veya futbol maçları gibi adeta kucak kucağa oturulan açık alanlarda maske takmamak adeta bir NAS buyruğu ve “böyle yerlerde maske takmak gerekli” demek şeytanın veya cinlerin aramıza nifak sokması.

Uzun yıllar Kadıköy İskele Meydanı’ndan vapura binip Cerrahpaşa’ya gittim. Yine uzun yıllardır bu meydanda bir Kızılay çadırı bulunur, hâlâ da var. Bundan 5-10 yıl evveline kadar çadırın üzerinde “Kan bağışla, sağlığına kavuş” mealinde bir yazı asılıydı. Sayısını hatırlamıyorum ama sık sık o çadırdan içeri girer ve şöyle derdim: “Sevgili arkadaşlar, ben Cerrahpaşa’nın kıdemli bir hocasıyım. Çadırınızın üzerinde yazanlar yanlış. Kan bağışının bilimsel olarak bağışlayana tek bir faydası polisitemi dediğimiz hastalığı olanlarda... Bu hastalık kırmızı kan hücrelerimizin anormal olarak yapıldığı bir kan hastalığı ve kan bağışı tedavide günümüzde de işe yarıyor. Bir de yıllar önce, elimizde etkili idrar söktürücüler olmadığından, akut kalp yetmezliği olanlarda da bu yöntemi uygulardık. Bunlar dışında insanlardan büyük hacimde kan almak, eski çağlarda, akıl hastalıklarının tedavisinde kullanılmış ve nedeni de kan hacminde ani düşüşlerin insanda hafif sarhoşluk gibi keyif verici bir his uyandırması. Demek oluyor ki, kan bağışının ana amacı başkalarına yardım etmek. Ne olur çadırınızın üzerindeki yazıyı silip, yerine ‘Kan verin, hayat kurtarın!’ diye yazın.”

Çadırdakiler, dediklerimi kimi zaman “kös” kimi zaman da ilgiyle dinlerdi. Hatta bir keresinde çay bile ikram ettiler. Böyle yüz bulunca eklemiştim: “Biliyorum, çadırınızın üzerinde yazandan doğrudan sorumlu siz değilsiniz. Ancak yöneticilerinize uygun bir şekilde anlatın, aman bu toplumu küçük görmesinler. Bu topraklarda yaşayanlar, varsaydıkları gibi çoğunlukla bencil olsaydı, 1000 yıla yakındır buralarda barınamazdık.”

Son bir kaç yıldır sevinerek gözlüyorum. İskele Meydanı’ndaki çadırın üzerinde yazanlar artık tümüyle benim istediğim yönde değişmiş. Sakın “Ben dedim de değiştirdiler” diye düşünüp böbürlendiğimi sanmayın. Ancak şununla sevinip, övündüğümü itiraf edeyim. Doğru biliyordum. Ülkemin yardımseveri, bencilini yine dize getirmişti.

TOPLUMU KÜÇÜK GÖRMEK

Covid-19 salgınıyla boğuşmakta maske doğal olarak çok önemli. Ancak maskeyi neden taktığımız konusunda önemli bir ayrıntı var. Bakanlık iki yılı aşkındır “maske, mesafe temizlik” tiradını tekrarlayıp duruyor. Olguların artmaya başladığı şu günlerde, bu uyarı da doğal olarak arttı. Ancak maskelerle ilgili yaşamsal bir ayrıntı var. Maskenin iki amacı bulunur: Birincisi takanı enfeksiyondan korur; ikincisi takanda olan ve çok kez belirti vermeyen enfeksiyonun etrafa yayılmasına engel olur. İkinci işlev salgının yayılmasını önlemekte birincisinden daha önemlidir. Anımsayın. En sık takılan maske türü olan cerrahi maskeyi cerrahlar neden takar? Herhalde hastadan bulaşacak bir enfeksiyondan korunmak için değil. Ana amaç bıçak altına yatırdıkları hastalarına kendilerinden bir mikrop bulaşmasını önlemektir. Yani bu amaç, kan bağışı örneğinde olduğu gibi, öncelikli olarak bencil değildir. Peki, Sağlık Bakanlığı toplumu çok da haklı olarak “maske takın” diye uyarırken neden bir türlü, en azından “kendiniz kadar başkalarını düşünün de maske takın” diye eklemez?

Esefle belirteyim. Olay, temelde, toplumu küçük görmek… Aynı küçük görmek salgın gerçeklerini toplumdan saklamak kurnazlığının da nedenidir. İki yıldır ülke bazında ölüm sayıları bir türlü verilmiyor ve Covid-19’un toplumun çeşitli katmanlarını ne düzeylerde etkilediğini bilmiyoruz. Hemen ekleyeyim. Bu küçük görmek sadece politik yöneticilere ait değil. Pandeminin daha ilk aylarında Bakanlık ve Bilim Kurulu’nun pandemiyle ilgili işe yarar verileri düzgün vermediğini görmüş, o nedenle de on binlerce işçi çalıştıran bir sanayi kuruluşumuza başvurmuştum. Bilim tarihinden örnekler vererek düzgün bir planlama ve çok az bir masrafla pandeminin gidişi hakkında çok kıymetli veri toplanabileceğini anlatmaya çalışmıştım. Pek akılları yatmamıştı. Yeni ve şaşırarak öğrendim; galiba halen aktif olarak veri topluyor fakat bunları toplumla paylaşmıyorlarmış. Herhalde dedim, onlar da, aynen politikacılar gibi, bir yandan şu cefakâr vatandaşlarımızın gerçeğe pek layık olmadığını düşünmekte, diğer yandan da akılsızca bir bencillik içinde kendilerini korumaya çabalamaktalar.

Sayın politikacılar ve her boydan, çaptan yöneticiler… Olgular, ölümler devam ediyor ve korkarım artacak. Ne olur şu maskenin tam ne işe yaradığını anlayın ve anlatın. Sizi temin ederim, bu toplum sizin sandığınızdan çok daha akıllı ve kesinlikle daha az bencil.

*İÜ Emekli Profesörü