17 gün önce açılan Meclis henüz yasama faaliyetine geçemedi. Duruma tepki gösteren muhalefet milletvekilleri ise vatandaşın isteklerine dikkat çekerek “İktidar sorun yokmuş gibi davranamaz” dedi.

Meclis sorunlara baksın
Fotoğraf: DepoPhotos

Hüseyin Şimşek

Milletvekillerinin yemin töreninin ardından yaklaşık 17 gün önce açılan TBMM, henüz yasama faaliyetlerine geçemedi. Milletvekilleri yemin ettikten sonra tek bir düzenlemeyi bile gündeme almadı. Bu süre zarfında yemin ettikleri için maaş alma hakkına da kavuşan vekiller, henüz sadece eski dokunulmazlık dosyalarını işleme alabildi. AKP’nin ajandasındaki tartışmalı düzenlemeler için mesai harcayacak Meclis’in “Halkın sorunlarını görmesi” istendi.

TBMM 28’inci yasama yılı birinci dönem çalışmaları kapsamında iktidar partisi kısa süre sonra komisyon ve genel kurulu işletecek. Üye seçimlerinin sona ermesinin ardından bağımsız üyeler için de komisyon mesaisi olacak. Ardından TBMM Başkanlığı’na sunulacak düzenlemeler önce ilgili komisyonda daha sonra Genel Kurul’da ele alınacak. AKP’nin ek bütçe ve yeni gelir kalemleri için çalışma yapabileceği bildirilirken muhalefet milletvekilleri ise vatandaşın isteklerine işaret etti.

DERİN YOKSULLAŞMA

CHP Milletvekili Gülcan Kış, “Türkiye’nin temel sorunu, öncelikli ve acil sorunu ekonomi, hayat pahalılığı ve derin yoksullaşmadır” dedi.

“İktidar partisi yapay gündemlerle, algı oyunlarıyla gerçeği gizlemeye, gündemden çıkarmaya çalışıyor” diyen CHP’li Kış, BirGün’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bizim sokakta gördüğümüz şu, ekonomik kriz, hayat pahalılığı, yoksullaşma vatandaşı canından bezdirmiş durumda. Halkın gündeminde hayat pahalılığı var, geçim sıkıntısı var. Vatandaş artık çarşı pazardaki, marketti fiyat artışlarını takip edemez oldu. Birçok hanede vatandaşın temel gıda harcamalarını azaltmaya çalışmak zorunda kaldığını görüyoruz. Çocuğunu okula gönderemeyecek duruma gelen aileler var. Seçim bölgem Mersin başta olmak üzere büyük şehirlerde kiralık konut sorunu büyüyor. Kiralardaki artış astronomik boyutlarda. Asgari ücretliler, hatta memurlar kiralık ev bulmakta zorlanıyor, bulanlar kirayı ödemekte zorlanıyor.”

SORUN YOKMUŞ GİBİ…

“Türkiye’de milyonlarca insan bu sorunlarla boğuşurken çözüm mercii olarak TBMM’yi görüyor. Halkın bu kadar sorunu varken, birçok alanda yasal düzenleme yapılması artık zorunlu hale gelmişken meclisin her şey yolundaymış, ülkede sorun yokmuş gibi davranması kabul edilebilir değil. Meclisin hayat pahalılığı, gıda enflasyonu, kira sorunu, asgari ücret başta olmak üzere ekonomideki yakıcı sorunlara karşı adım atması gerekiyor.”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Milletvekili Ali Bozan ise “TBMM’nin 28’ inci dönem acil gündemi, adil ve demokratik bir toplumun mümkün olduğunu gören bir çerçevede harekete geçmek olmalıdır” dedi. “Güçlü demokrasi, demokratik anayasa, tarafsız ve bağımsız yargı, kayyım rejimine karşı halk iradesine güvence, Kürt sorununda demokratik çözüm, kadın haklarını güvence altına alan yasal kazanımları korumak, doğa, ekonomi, gençlik sorunlarının çözülmesi, bu dönemin atılması gereken adımları” diyen Bozan, şunlara değindi: “Güçlü demokrasinin şart olduğunu belirtmem gerekir. Tüm çalışmalar için en temel kıstas öncelikle gerçek bir güçlü demokrasinin hayata geçirilmesidir. Türkiye’nin uzun bir süredir temel ihtiyacı katılım, müzakere ve demokratik uzlaşı esasına dayalı, evrensel temel hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde sağlandığı güçlü demokrasidir. 28’inci dönem Meclisi’nin temel görevi güçlü demokrasiyi inşa etmektir.

Güçlü demokrasi için sivil, özgürlükçü, yeni demokratik bir anayasa ihtiyacı olduğu aşikar. Yeni dönem Meclisi’nin yapması gereken acil durumlar içerisinde demokratik anayasa çalışmasının olması gerektiğini düşünüyorum. Bu anayasa farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı, eşit yurttaşlığı esas almalıdır. Anayasanın hazırlanma sürecinde tarafsız bir şekilde tüm kesimlerle görüşülmelidir.”

“Demokratik bir toplum için vazgeçilmeyecek en temel unsurların başında halk iradesi gelmektedir. Kayyım politikasına son verilmelidir. Halk dışında bağımsız olmayan yargı sisteminde iktidarın baskısıyla oluşturulmuş ‘kumpas’ davalarıyla belediye eşbaşkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması yapılmasının yorumsal karşılığı ‘siyasi darbedir.’

Türkiye’nin belki de üstüne düşmesi ve çözmekte daha da gecikmemesi gereken en önemli sorun Kürt sorunudur. Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikârdır. Bunun için Meclis, Türkiye halklarının tümünün yararını ve geleceğini düşünerek adım atmalıdır. Ekonomik krizin yarattığı güvencesizliğe ve geleceksizliğe son verecek politikalar yine Meclis’in esas konularından biri olmalıdır. Bütçe kaynaklarının saraylar, savaşlar, yandaşlar ve çeteler için değil, halkın ekonomik güvencesi için seferber edilmesi için Meclis sorumluluk almalıdır. ”