AKP'nin medya üzerindeki baskılarından nasibini alarak Milliyet'ten kovulan Pelin Batu, gazetecilere uygulanan sansüre ilişkin açıklamalarda bulundu

'Medya patronlarının kara listesi var'

Milliyet Gazetesi'nden Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu eleştirdiği için kovulduğunu iddia eden Pelin Batu, medya patronlarının elinde bulunan, 'kara liste'deki isimlerin işe alınmadığını söyledi.

Medya patronlarının otosansür uyguladıklarını da söyleyen Batu, Habertürk'te Fatih Saraç ve Erdoğan arasındaki ilişkinin varlığına ve 'Alo Fatih' olayına şahit olduğunu belirtti.

Bugün Gazetesi'nden Dilara Tahmaz'a konuşan Batu, medya üzerindeki baskının yanı sıra 17 Aralık'a ve Okan Bayülgen'in Gezi ile ilgili sözlerine değindi.

Röportajda dikkat çeken başlıklar şöyle:

"DAVUTOĞLU'NU ELEŞTİRDİM DİYE MİLLİYET'TEN KOVULDUM"
Aslına bakarsanız son 1 yıldır her yazım için ‘Bu son olacak’ diyordum. O yüzden de bana müthiş bir özgürlük duygusu gelmişti. Hiç otosansür uygulamadan çok rahat bir şekilde yazdım. Kimse de bir şey demedi.Kısacası ben kovulmayı bekliyordum ama aslında bir o kadar da beklemiyordum. Neticede iki yıldır her istediğimi yazmışım demek ki ya birileri okumuyor ya da bir tane de göstermelik muhalif kişi orada dursun, diye düşünüyorlardı. ‘Bakın biz, ne kadar özgürlükçüyüz, değişik seslere yer veriyoruz’ diyebilmek için benim gibi isimleri çalıştırdıklarını zannediyordum.

Ben Davutoğlu yazılarım yüzünden olduğunu düşünüyorum. Son birkaç aydır özellikle Ortadoğu’daki kepazeliklerden dolayı ben Davutoğlu'na takmıştım. Yazılarımda da kendisini sık sık eleştiriyordum.

Davutoğlu’nun Pantürkizm üzerine hayalleri ve Enver Paşa’yı andıran tavırları çok ilginç. Kendisi bütün Türki cumhuriyetler birleşecek, Osmanlı yeniden gelecek hayalleri kuruyordu. ‘Stratejik Derinlik’ isimli kitabında bulabilirsiniz bu hayallere dair söylemlerini.  Son aylarda IŞİD’in de patlak vermesiyle yazılarımda sık sık eleştirdim kendisini ancak onların eleştiriye tahammülleri yok. Sadece etraflarında onları poh pohlayacak ve ‘Padişahım çok yaşa!’ diyecek insanlara ihtiyaçları var.

"PATRON OTOSANSÜR UYGULUYOR"
Kraldan çok kralcıların olduğu bir dönemdeyiz. Hükümetten siyasi figürlerin benden çok memnun olmadıklarını zaten biliyordum. Ancak artık onların telefon edip ‘Bu kızı işten çıkar’ demesine gerek kalmıyor. Medya patronu otosansürü kendine uygulayıp, ‘Bu bizim canımızı sıkabilir, kovalım gitsin’ diyor. Zaten başka herhangi bir gazetede olsaydım, mesela Habertürk'te devam etseydim de pekala bu durum başıma gelebilirdi.

"FATİH SARAÇ’LA ERDOĞAN’IN YAKIN İLİŞKİLERİ OLDUĞU ÇOK BELLİYDİ"
Mesela, Habertürk'te Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı bir programa çıkmıştık. O sırada Fatih Saraç da oradaydı ve dönemin başbakanı Erdoğan'dan program boyunca sürekli kendisine telefon geliyordu. Hepimiz de  görüyorduk Saraç'ın Başbakan’la konuşmalarını. Alt yazılara karışan Başbakan her şeyi yapabilir zaten.

Ben, Saraç'ı hayatımda iki defa gördüm. Ama aldığım intiba Erdoğan'la çok yakın ilişkileri olduğu yönündeydi. Beni şaşırtan ülkede bu kadar problem varken, alt yazıya müdahale etmeye tenezzül etmeleri.

"OKAN BAYÜLGEN’İN GEZİ AÇIKLAMASI VALİDEBAĞ’DA ÇÜRÜTÜLDÜ"
Azınlık psikolojisinin verdiği yalnızlık bazen insanı çok karamsar bir boyuta sürükler ama kırılma noktaları da vardır. Mesela çevre meselelerinde bu kırılmalar çok yaşanıyor. 15-16 yıldır HES’ler, nükleer santraller gibi bir sürü duruma karşı ayaklanmalara katıldım. İçimden hep şöyle derdim: ‘Bunu yapan belirli azınlık hiç değişmiyor!’ Ama artık şunu gördüm insanlar, Validebağ korusu gibi konularda anında haklarını aramak için örgütleniyorlar. Okan Bayülgen, ‘Gezi Parkı olayları, yaz aylarında olmasaydı kimse böyle sokağa dökülmezdi’ dedi ama bakın Validebağ protestosu bunun tam tersini kanıtladı.

"MEDYA PATRONLARININ BİZLERİ İŞE ALMAMALARINI EMREDEN KARA LİSTELERİ VAR"
Çok sevdiğim bir medya büyüğü bana şöyle dedi: “Bize bazı listeler geliyor ve ‘Burada yazılı isimleri işe almayın’ deniyor.” Kısacası kara listeleri var. Benim işe alınmamam önemli değil ancak bir süre sonra sistem bu şekilde yürümeyecek zaten.

"17 ARALIK’TAN SONRA TOPARLANIRLAR SANDIM"
Garip bir şekilde 17 Aralık’a rağmen hâlâ korkusuzca davranıyorlar. Her türlü yolsuzluk ve hırsızlık haberlerini okumaya devam ediyoruz. Ben toparlanır, adımlarını dikkatli atarlar sanıyordum. Mesela ayakkabı kutusundan para çıkmaz da daha farklı stratejiler bulurlar diye tahmin etmiştim.