Anıtkabir’e yürümek isteyen kalabalığı durduran barikat kaldırılmasa ne olurdu; bunu düşünmek bile kâbustur! Yolu açan kararı kim verdiyse milletçe...

Güngör Mengi (Vatan)
• Anıtkabir’e yürümek isteyen kalabalığı durduran barikat kaldırılmasa ne olurdu; bunu düşünmek bile kâbustur! Yolu açan kararı kim verdiyse milletçe ona teşekkür borçluyuz. Kararın Hipodrom’daki tören sırasında durumu telefonla izleyen Başbakan tarafından verilip İçişleri Bakanı aracılığı ile iletildiği söylenmişti. Bunu bizzat Başbakan yalanladı. Üstelik Başbakan böyle davranarak polisin “görevini yerine getirmediği” inancını taşıyor ve eleştiriyordu. Medya “kurtarıcı” kişiyi Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonda aradı. Cumhurbaşkanı Gül “Barikatı siz mi kaldırttınız?” sorusuna muhatap olunca danışmanı Ahmet Sever’i işaret ederek “Ahmet size anlatsın” karşılığını verdi.

Hasan Cemal (Milliyet)
•Başbakan Erdoğan da salondaki görüntüden mutluydu. Cumhurbaşka-nı’nın, kendisinin ve komutanların ilk kez eşleriyle resepsiyona katılmalarına ilişkin görüşünü sorduğumda, salonu göstererek, “Ne güzel işte!” yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan’a “Emine Hanım’la ilk kez katılıyorsunuz, daha önce eşinizle katılmıyordunuz” diye sorulunca da şu karşılığı verdi:
“Bunu bizi buraya sokmayanlara sorun. Bizi sokmayanlar için utançtır. Daha önce eşli davet almıyorduk.” Sayın Başbakan haklı. Başörtüsüyle ilgili olarak bugüne kadar bütün bu yaşananlar gerçekten utanç konusudur. Bu utancı Türkiye’ye yaşatanların isimleri, bu ülkenin demokrasi tarihine hiç de iyi yazılmayacaklar. Ancak demokrasi ayıpları bu ülkede ne yazık ki bitmiş değil. Hâlâ çok ayıbımız var. Bunlardan biri de, alternatif Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iktidar tarafından yasaklanmış olmasıdır.

Koray Çalışkan (Radikal)
•29 Ekim’de olanlar bir milattır. AK Parti’nin inişinin de başlangıcı. Toplumlar karanlıkta yaşar. Yaşadıkları anı o anda göremezler. Tarihçiler geldikleri yeri aydınlatır. Siyasetçiler gidebilecekleri yeri yarım yamalak müjdeler. Anı ise gazeteciler flaşlar çakarak tasvir eder. 29 Ekim kutlamalarında böyle bir ani flaş patladı. Böyle mitingleri her zaman eleştiren Taraf “Ankara’da Anıtkabir’e yürüyen vatandaşa müdahale edildi” diye yazdı. Sürmanşet! Mustafa Akyol gibi muhafazakâr aydınlar ise “Kemalistleri savunacağım aklıma gelmezdi” dedi. AK Parti bu sırada CHP’yi ve Anıtkabir’e akan yüz binleri “terörist” ilan etti. Refah ya da AK Partililerin gazlandığı, barikatlarda itildiği, Erdoğan’ın ya da yanındakilerin panzerlerin önünde halkın yolunu açmak için debelendiği hangi günü anımsıyoruz? Yok.

Cengiz Çandar (Hürriyet)
•Başbakan’ın yakın çemberindeki “vicdansız” ve “devlet” kavramına aşırı tutkulu –bir zamanlar Ak Parti’yi “devlet namına” cezalandırmak isteyenleri hatırlatan- şahsiyetleri, ekrandan ve gazete sayfalarından tanıyoruz. Ortaya çıkacak ölümler ve bunların yol açacağı çok kötü durumlardan ötürü, geleceğin kayıtlarında onların isimleri olmayacak ama ülkenin bugünkü yöneticileri tarihte yerlerini alacak. “Vicdansız” sıfatıyla tarihe kaydolmayı hiç kimse istemez ve üstelik, Türkiye’nin bugünkü yöneticilerinin böyle bir sıfatı asla hak etmemeleri gerekir. Diyarbakır’ın, Hakkari’nin, Şırnak’ın, Yüksekova’nın dünkü haline dönüp bir bakmalılar. “Açlık grevleri” nedeniyle hayatın nasıl durduğunu görmeliler. Bu, “örgüt korkusu” olarak açıklanamaz.