Belki de Türkiye'nin 'pek aktif', 'sıfır komşu' çağrıştıran NATO füze/kalkan takımları ve Özgür Suriye Ordusu lojistiğiyle götürülen dış politikalarına, Muhteşem Yüzyıl referans...

Nihal Kemaloğlu (Akşam)
•Belki de Türkiye'nin 'pek aktif', 'sıfır komşu' çağrıştıran NATO  füze/kalkan takımları ve Özgür Suriye Ordusu lojistiğiyle götürülen dış politikalarına, Muhteşem Yüzyıl referans yapılıp 'ecdatlarımız da bölgede sefere çıkardı, bakın bu Kanuni karakteri haremde oturuyor' diyerek meşruiyet mi kazandırıyordu... Halbuki günümüzde 'çıkılan seferlerin' hegemonik işgalci askeri güç ABD-NATO ve İsrail'in bölgesel çıkarlarıyla koordine edilmesi, ecdatlarımızın  kemiklerini sızlatmaz mıydı? Gazze'deki çocuklar şarapnel parçalarıyla dağılmış kafatası ve gövdeleriyle defnedilirken, Gazze krizinin küresel güçlerin 'kazan-kazan' listesindeki Türkiye'nin, Mısır'ın ardından  Hamas'ın yardımıyla 'bölgesel  gücünü' tazelediği yazılmıştı.

Hasan Cemal (Milliyet)

•Mesele nedir?    Erdoğan’ın zihniyetidir.    Mesele nedir? Erdoğan’ın iktidarı, gücü kullanma tarzıdır. Mesele nedir? Erdoğan’ın demokrasi anlayışıdır.
Ve demokrasi kültürüdür. Mesele nedir? Erdoğan’ın hukuk anlayışıdır. Heykel ucubedir, yıkın! Yazar saçmalıyor, atın! Dizi ecdadımıza hakarettir, durdurun!
Dizi, ey savcılar, milli manevi değerlerimize aykırıdır, hâlâ ne duruyorsunuz harekete geçin Mesele işte budur. Başbakan’la ilgilidir. Kanuni nasıl bir padişahtı? Adı neden ‘Kanuni’ye çıktı? Niçin ‘muhteşem’di? Kaç yılını at sırtında geçirdi? Sarayda hiç mi alem yapmadı? Haremini nasıl seçti? Ne yedi ne içti? Mesele bu sorular değildir. Bu sorular tarihçinin işi. Romancının işi. Filmcinin işi. Senaristin işi. Dizicinin işi.

Taha Akyol (Hürriyet)
• CERN’e giriş aidatı olarak ödeyeceğimiz 70 milyon lirayı bir şirkete işletme sermayesi koymak gibi düşünüyorsak, yanılıyoruz. Dr. Ünel’in belirttiği gibi, CERN üyeliği, “temel bilimlere yani dünyayı hatta evreni anlama tarzımızı değiştirerek konulara yatırım yapmanın” bir yoludur. Temel bilimler kısa sürede getiri sağlamayabilir, uzun vadede ise sonuçları muazzamdır: İşte ‘kalfalık’ usulü makinelerle başlayan sanayileşme Newton fiziği ile bir “sanayi çağı”nı yarattı, Avrupa’nın makinesi yeryüzünün insan gücünü ezdi geçti. Einstein, Max Plank, Neil Bohr gibi teorik fizikçiler olmasıydı bugün sadece nükleer silahlar değil, nükleer tıp, internet ve cep telefonumuz bile olmazdı.

Mehmet Ocaktan (Star)
•Muhafazakar ve İslamcı aydınların yürüttüğü bir kampanya var ki, işte bunu anlamak mümkün değil. Çünkü onlar da, hangi medeniyet kriterlerine göre bir cami estetiği olması gerektiği konusunda bir bilgi ve kültürel arka planı dikkate almadan, malum koroya katılmakta bir beis görmüyorlar. Evet, derin duygusal analizler yapıyorlar, estetik bir iklim panaroması çiziyorlar. Ama, estetik bir caminin nasıl olması gerektiği konusunda somut örnekler vermiyorlar. Eğer, İslamcı ve muhafazakar aydınlar için amaç, laikçi-sol kesimler nezdinde itibar kazanmaksa buna bir şey diyemem. En azından şimdilik, alkışlanacakları kesin. Ama, nihai olarak onlara yaranmak gibi bir niyetleri varsa, boşuna gayret derim. Şu ana kadar, sağda ya da solda bu proje ile ilgili yazılanların tamamına baktığımızda, aslında kimsenin ?cami mimarisi? ile ilgili dişe dokunur bir şey söylemediğini görüyoruz. Sanki herkes, kampanya içinde bir rol kapma yarışında gibi..