Mehmet Ağar, emniyet müdürü olduğu dönemle ilgili olarak, emri altında çalışan personeli suçladı.

1996 yılında 53. Hükümette Adalet Bakanı, 54'üncü Hükümet Refah-Yol Koalisyonu döneminde ise İçişleri Bakanı olarak görev yapan ve adı Susurluk Dosyası'na karışan Mehmet Ağar, emniyet müdürü olduğu dönemle ilgili olarak, emri altında çalışan personeli suçladı.
Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemle ilgili ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak’ suçundan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Mehmet Ağar, savcının "Silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği” şeklindeki görüşüne karşı yazılı savunma vermişti.
İMZASININ TAKLİDİ KOLAYMIŞ...
Edinilen bilgilere göre dilekçede Ağar, iddiaların dayanağının Abdullah Çatlı’nın üzerinde ele geçirilen sahte silah taşıma belgesi, sürücü belgesi ve yeşil pasaport ile Yaşar Öz’e ait sahte silah taşıma belgesi olduğuna dikkat çekti.
Mehmet Ağar, belgelerde kendisine ait olduğu iddia edilen imzaların Adli Tıp Kurumu tarafından “basit, taklidi kolay imzalar” değerlendirmesi yapıldığını hatırlattı.
Ağar, Çatlı’ya silah taşıma ruhsatı verilmesinde sorumlulukları bulunan iki polisin yargılandığı sırada kendisine yönelik beyanda bulunulmadığına işaret etti. Çatlı’ya yeşil pasaport verilmesiyle ilgili Emniyet Genel Müdürü olarak “O tarihlerde her pasaport müracaatının ön incelemesini yapmak gibi bir görevinin olmadığını” savunan Ağar, bu konuda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını söyledi.
Çatlı’nın otomobilinde EGM’de kullanılan silah ve mühimmat çıkmasına ilişkin ise Ağar, genel müdür olarak silah teslim alma, kaydetme, depolama ve teslim etme gibi görevleri olmadığını kaydetti.
Görevinin sadece “denetim ve gözetim” olduğunu belirten Ağar, “herhangi bir ihmal veya bağlantısının” bulunmadığını öne sürdü. MİT’in haber kaynaklarından Tarık Ümit’ten haber alınamaması konusunda kendisine yöneltilen iddiaları “mesnetsiz” olarak nitelendiren Ağar, “Kumarhaneler kralı” Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan polislerin “salıverilmesini sağlamak” suçlamasını da kabul etmedi.
Bu arada Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Mehmet Ağar’ın ceza alıp almayacağı, 26 Mayıs’taki duruşmada belli olacak.
AĞAR BİLANÇO
1993 Temmuz ayında Tansu Çiller başbakan olunca, Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirildi. Ağar’ın, Emniyet Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde faili meçhul cinayetler artış göstermesi dikkat çekti. Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve çok sayıda Kürt işadamı Ağar'ın görev yaptığı dönemde öldürüldü.
Ağar, Güldal Mumcu'ya "Bir tuğla çekilirse tüm duvarın yıkılacağını, kendilerinin de yıkılan duvar altında kalacağını" söyledi.
Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a karşı düzenlenen suikastın soruşturulmasını yürüttü. Korkut Özal, Ağar'ın suikastın arkasındaki isimleri bildiğini öne sürdü.
Emniyet Genel Müdürlüğü yaparken, 400 silah dosyası kayboldu. Mafya üyelerine verilen ruhsat sayısının 2 binden fazla olduğu belirlendi.
Aralık 1995 seçimlerinde DYP milletvekili olarak Meclis'e girdi. Çiller'in ekibinde yer aldı. Adalet Bakanı oldu. Bu dönemde cezaevlerinde de bir çok problem yaşandı. 12 siyasi tutuklu ölüm orucunda öldü.
Ağar, Susurluk kazası döneminde de içişleri bakanıydı. Ağar‘ın, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı‘ya yeşil pasaport ve silah taşıma belgesi verdiği, özel bir örgüt kurduğu, bu örgütün adam kaçırma, uyuşturucu kaçakçılığı gibi işlere giriştiği gündeme gelmişti.
Çiller‘in işaretiyle bakanlıktan istifa etti. Daha sonra dokunulmazlığı kaldırıldı. Ağar, Susurluk soruşturması sırasında oluşturulan komisyona 1000 operasyon yaptığını anlattı.
Dönemin başbakanı Tansu Çiller'in 30 Kasım 1994 tarihli genelgesinde Özgür Ülke Gazetesi'nin ismi geçiyordu. "Gereğinin yapılması" rica ediliyordu. Gazetenin bombalanmasıyla ilgili olarak dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in dönemin Emniyet Müdürü Ağar'ı arayarak , "Adamlarını benim sorumluluk alanımda kullanma" demesi, bu bombalamanın arkasında Ağar'ın olduğu iddialarını gündeme getirmişti.