Salgın göçü kısıtlamak, işçi haklarını ihlal etmek, sınır güvenliği taşeronlarını korumak ve düşmanlık siyasetini yoğunlaştırmak için kullanıldı

Meksikalı işçiler ateşe atılıyor

VIRI RIOS
Çeviren: Fatih Kıyman

ABD ve Meksika’da iki ayrı tutarsız ve beceriksiz Covid-19 müdahalesine şahit olduk. Bu krizde ABD-Meksika ilişkisindeki sıkıntılar da açığa çıkıyor ve çıkar sahibi grupların, büyük şirketlerin, sermayedarların krizi nasıl avantaja çevirdiklerini görüyoruz.

Sınır komşusu olan bu iki ülkenin de salgına koordinasyon içinde müdahale planları geliştirmek için bolca vakti vardı çünkü salgının yayılımı iki ülkede birkaç haftada aralıklı olarak hızlandı. Sınırda sağlık kontrolü uygulaması ya da ortak tıbbi malzeme üretimi için anlaşmalar imzalansaydı birçok hayat kurtarılabilirdi.

Bunun yerine salgın göçü kısıtlamak, işçi haklarını ihlal etmek, sınır güvenliği taşeronlarını korumak ve düşmanlık siyasetini yoğunlaştırmak için kullanıldı.

SERMAYE ÇIKARLARI

Salgınla birlikte, sermaye çıkarlarının Meksikalı işçilerin yaşamlarının önüne geçebildiğini gördük. ABD İmalatçılar Odası, silah imalatçıları ve ABD yetkilileri birlik oldular ve tedarik zinciri bozulmasın diye Meksika hükümetine 'ekonomini aç' baskısı yapmaya koyuldular.

Maalesef çabaları sonuç veriyor. Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador imalat sanayiinin yakında açılacağını, peşinden de otomotiv endüstrisinin açılacağını duyurdu. Bu korkunç bir hata olur ve işçiler için ağır sonuçları olacaktır. Meksika’da koronavirüs salgını ABD’dekinden geç başladı ve yayılım şekli de ABD’dekinden farklı. Vaka artış hızının Mayıs ortasına kadar yükselmeyi sürdüreceği tahmin ediliyor. Bu yüzden ekonomi ABD ekonomisi açıldıktan sonra da kapalı kalmak zorunda.

FABRİKALARDA GREV

Meksika’nın kendi salgın eğrisine göre karantina kuralları uygulamasına izin vermemek, ülkede yaşanacak acıları ve ölümleri artırabilir. ABD sınırındaki Chihuahua eyaletinden yetkililer, Mart ayı ortasında yaptıkları açıklamada eyalette yaşanan toplam 16 ölümden 13’ünün ABD menşeili otomotiv firması Lear fabrikasında çalışan işçiler arasından olduğunu duyurdular. Sınırdaki fabrikalarda grevler başladı. İşçiler üretimin durmasını talep ediyordu. Fakat örneğin Juarez şehrine baktığımızda fabrikaların yüzde 30’unun halen faaliyette olduğunu görüyoruz. Yaşam hakkını savunanlar işini kaybediyor ve üretim sürüyor. El Pais gazetesinde çıkan bir habere göre, Amerikalı tüketiciler için çamaşır makinesi üreten Electrolux fabrikasındaki üretim, işçilerden biri ölene kadar sürmüştü.

Göç politikasına baktığımızda ise salgının yabancı düşmanlığı için mükemmel fırsat olarak değerlendirildiğini görüyoruz. ABD Başkanı Donald Trump, göçmenlerin ABD iş piyasası için tehdit unsuru olduğuna karar verdi ve yeşil kart uygulamasını durdurdu, aile birleşimi uygulamasını askıya aldı ve sınır dışı uygulamalarını hızlandıracak mekanizmalar yürürlüğe koydu. Dahası, sığınma başvuruları da değerlendirilmez oldu ve binlerce insan Meksika sınırındaki mülteci kamplarında mahsur bırakıldı.

ALIKOYMA SÜRÜYOR

ABD’nin gözaltı merkezlerinde 200’den fazla Covid-19 vakası tespit edildi. Bu kamplarda neredeyse 30 bin kişi kalıyor. Birleşmiş Milletler, insan hakları kuruluşları ve ABD Kongresi üyeleri insani bir felaket yaşanmaması için göçmenler bir an önce serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Fakat Trump yönetimi duyarsızlığını sürdürüyor ve bu insanların büyük çoğunluğu alıkoymayı sürdürüyor.

Hızlandırılmış sınır dışı uygulamalarının da virüsün yayılımı açısından bilhassa ağır sonuçları olduğunu görüyoruz. Sınır dışı edilerek geri gönderilen 10 binden fazla göçmen, virüsün sağlık sistemi güçsüz olan ülkelerde yayılmasına sebep oldu. Gazeteci Camilo Montoya-Galvez’in öngörüsüne göre, Guatemala’daki vaka sayısının yüzde 20’sini, sınır dışı edilen göçmenler oluşturuyor. Meksika’nın sınır kendi Tamaulipas’taki yetkililerin 20 Nisan’daki açıklamasına göre, vakaların yüzde 10’u sınır dışı kaynaklı.

Önlemlerin geçici olduğu öne sürülse de, Trump’ın danışmanları alınan önlemlere “uzun vadeli göç kısıtlamalarının ilk adımı” olarak tanımlıyor.

SERMAYEDARLARI KURTARMAK...

Tablodaki tüm bu güçlükler karşısında, Meksika’daki yoksul kesimler koruyucu malzemeye ve ekonomik desteğe erişemiyor.

Lopez Obrador tam bir kemer sıkma fanatiği ve yaşanmakta olan ekonomik felakete rağmen ülkenin borç stokunu genişletmemekte ısrarcı. Sosyal yardımlar yoksulluk içindeki nüfusun yalnızca yarısına erişebiliyor. Krizin ekonomik etkilerine karşın kendi toplumsal ajandasını yürütmeyi sürdürüyor; kayıtlı ve kayıt dışı sektörde faaliyet yürüten 3 milyon işletmeye yüzde 6 faiz oranıyla, 1000 dolar kredi veriliyor.

Varlıklı Meksikalılar ise tabii ki krizden daha iyi korunuyor. Lopez Obrador Meksikalı sermayedarları kurtarmak için kamu kaynaklarını kullanmayı reddettikten sonra şirketlere doğrudan Amerika Kıtası Kalkınma Bankası tarafından kredi desteği sağlandı.

Meksika’nın en varlıklı şirketlerini temsil eden iş örgütleri, Lopez Obrador ve kabinesi ile bir dizi toplantı düzenledi. Koşulsuz vergi muafiyetleri, petrol tesisi ihaleleri, ayrıcalıklı krediler ve hatta vergi denetimlerinin askıya alınması gibi bir dizi talepte bulundular.

Bu esnada Meksikalı orta sınıfı ve yoksulları Lopez Obrador’un takıntılı tasarruf politikalarından, Meksikalı sermayedarlardan ve elitlerin güdümündeki ABD-Meksika diplomasisinden koruyacak hiçbir mekanizma yok.

UYUŞTURUCU KARTELLERİ

Boşluğu dolduranlar uyuşturucu kartelleri oluyor. Snaloa kartelinin de aralarında bulunduğu suç örgütleri salgından etkilenen bölgelere gıda paketleri dağıtmaya başladı. Bu size şaşırtıcı derece ‘hayırsever’ görünmesin. Karteller etki alanlarını bu şekilde genişletebileceklerini biliyorlar.

Amerikan kamuoyu ABD-Meksika Covid-19 müdahalesinin korkunç başarısızlığından haberdar değil. Sağcı köşe yazarları “Meksika Devlet Başkanı krizi sosyalist emelleri için kullanıyor” ya da açık açık “Meksikalı elitler planlarını devlet başkanına dayatmalı” gibi yazılar yazarken, ABD’li ve Meksikalı kurumların organize suçu nasıl beslediğini, işçilerin nasıl öldüğünü, virüsün sınırda nasıl yayıldığını neredeyse kimse yazmıyor.

İki ülkede güç sahiplerini sorumlu tutup, mevcut gidişatı değiştirmek için geç değil. Kapalı kapılar ardında ikili görüşmeler yapmayı bırakmalı ve akılcı, toplumsal idealler üzerine kurulu bir ortaklık kurmalılar. Laboratuvarlar arası işbirliklerini güçlendirmeli, hızlı sonuç veren testlerin geliştirilmesi için yapıcı diyaloğa girmeli ve geliştirilecek aşının ortak dağıtımı için işbirliğini koordine etmeliler.

İŞÇİ ÖRGÜTLERİ GÜÇLENMELİ

Meksikalı yetkililer, işçileri hastalanıp ölse de üretimi durdurmayan imalatçıların yakasında olduklarını söylüyorlar. ABD de bu sürece destek vermeli ve Meksikalıların yaşamlarını tehlikeye atan ABD’li şirketleri sorumlu tutmalı.

Sınırın iki tarafında da işçi örgütlerini güçlendirmek, imalat sanayinde çalışma koşullarının iyileşmesini sağlayacaktır. Dahası, her iki ülke de işlenmiş gıdaların Meksika’ya ihracatı denetlenmeli çünkü Covid-19 ve benzeri solunum yolu hastalıklarında diyabet gibi altta yatan hastalıklar önemli risk faktörleri olarak öne çıkıyor.

Varlıklı, nüfuz ve güç sahibi kesimler, zenginleşmek ve yabancı düşmanlığını körüklemek için Covid-19 krizini daha fazla istismar etmemeli.

Kaynak: The Intercept