Cunta tarafından 1983'te edilen Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz ve Mehmet Kanbur'un aileleri, devlete, çocuklarının yazdığı son mektupların ve eşyalarının akıbetini sordu...

78'liler Federasyonu 1983'te doğum gününde idam edilen Ömer Yazgan'ın 25 yıldır devlet tarafından alıkonulan ve ailesine teslim edilmeyen son mektubuna ulaşmasının ardından Mehmet Kanbur, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz'ün aileleri de devlete son mektupları ve çocuklarına ait eşyaların akıbetini sordu.

12 Eylül cuntası tarafından 29 Ocak 1983 gecesi idam edilen Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Ramazan Yukarıgöz ve Mehmet Kanbur'un aileleri, önceki gün Taksim Mis Sokak önünde bir basın açıklaması yaptı. İdam edilenlerin aileleri ve arkadaşları adına açıklamayı okuyan Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya, Ömer Yazgan'ın bıraktığı son mektubun bir anlamda vasiyet olduğunu belirterek şunları söyledi: "Yazgan'a o gün bu mektubu yazma fırsatını tanıyanların, aynı fırsatı, o sabah aynı kaderi paylaşan Ramazan Yukarıgöz, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kanbur'a tanımamış olabilecekleri düşünülemez."

'KATLİAMLAR KARANLIKTA'
Kişisel eşyaların ailelere teslim edilmeyişinden mektupların saklandığının belli olduğunu ifade eden Kaya, gerçeklerin karanlıkta kalmadığını, aradan geçen yirmidört yıla rağmen halkın özgürlüğünün özlemlerini haykıranların sesinin kendilerine ulaştığını belirtti.

12 Eylül katillerini halkın bir gün yargılayacağını belirten Kaya, "12 Eylül tüm cinayetleri, işkenceleri ve diğer suçları ile orta yerde duruyor. 12 Eylül'e giden yoldaki tüm katliamlar hâlâ karanlıkta. 1 Mayıs 1977 katliamının sorumluları hala ortaya çıkartılmış değil. Halkımızın yazgısının bu olmadığını biliyoruz"dedi. İsmail Kaya diğer şehitlerin de mektuplarının ailelerine teslim edilmesini ve 12 Eylül'ün katillerinin yargı önünde hesap vermeleri gerektiğini ifade ederek, mücadelelerine inatla devam edeceklerini söyledi.

Ömer Yazgan'ın yazdığı son mektup;
Sevgili anama, babama ve kardeşlerime, Şu anda saat 04.00 ve ben infaz için son hazırlığım olarak bu mektubu yazıyorum. Bundan böyle benim düşmanlarım sizlerin de düşmanıdır. Siz olmasanız da benim kanımı yerde bırakmayacak kardeşlerim var. Halkımızın yazgısı bu değil. Çok evladını kaybetti. Ama bir gün kazanmayı da öğrenecek. Diğer devrimciler sizlerin evladıdır. Tarih, biz zulme karşı çıkanları her zaman haklı çıkardı, çıkaracak.

Malım mülküm yok ki miras bırakayım. Size ve yoldaşlarıma ancak mücadele anılarımı miras bırakabilirim. Ben şu anda oldukça moralliyim. Beni tek üzen şey, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi'nin bir üyesi olamadan ölüme gitmektir. Gelecek devrimcilerin birliği ile partimizin geleceğidir, buna inanıyorum. Halkımızın mücadelesi haklıdır, meşrudur. Meşru olmayan, bu zorbaca düzeni sürdürmekten yana olan katillerdir. Biraz acele etmek zorundayım. On dakika bile bana çok görüldü. Elimde kelepçe ile yazmak zor. Yeğenlerim geleceğimizin umududur. Ben düşüncelerimi daha önce çok yazdım. Burada tekrarlamama gerek yok. Bana inanın yeter. Gözyaşlarınızı düşmanlardan gizlemeyi öğrenmelisiniz. Kesin olarak soğukkanlılığınızı yitirmeyin.

Az sonra son görevimi yapmak üzere darağacına çıkacağım. Sloganlarımı haykıracağım, dizlerim titremeyecek. Yirmi yedi yaşına bastığım bu gecenin sabahını kimse unutmayacak. Ellerinizden öperim. Tek Yol devrim. Kahrolsun Faşizm.

UFUK KOŞAR