Dilek Mayatürk Yücel 256 gündür ‘iddianamesiz’ Silivri’de tutulan eşi Die Welt Muhabiri Deniz Yücel ve Merkel'le yaptığı görüşmeyi anlattı

Merkel’le görüşen tutuklu gazeteci Yücel’in eşi: Deniz, ‘İşimi doğru yaptım’ diyor, bundan güç alıyor

ERK ACARER erkacarer@birgun.net @eacarer

Deniz Yücel, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) yayınladığı rakamlara göre Türkiye’de tutuklu bulunan 152 gazeteciden biri. Kamuoyunda ‘sosyal medya davası’ olarak bilinen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Yücel, tam 256 gündür tutuklu. Dosyası, aynı kapsamda gözaltına alınan BirGün çalışanı Mahir Kaanat, Diken muhabiri Tunca Öğreten ve 24 Ekim’deki ilk duruşmada serbest bırakılan DİHA muhabiri Ömer Çelik’ten ayrıldı.

Yücel’in iddianamesi henüz ortada yok. Birkaç gün önce durumu Almanya Başbakanı Angela Merkel’le görüşen eşi Dilek Mayatürk Yücel BirGün’e değerlendirmelerde bulundu.

Dosya ve Deniz’in durumu ile ilgili herhangi bir farklılık olmadığını biliyoruz…
Evet, koşullarda bir değişiklik yok. 256’ıncı gün. Deniz’in iddianamesi yazılmadı. Başından beri hücrede tek başına tutuluyor. Dosyadaki gizlilik kararı sürüyor, iddianamesi de bir türlü yazılmıyor. Avukatlarımız savcıyla konuşmayı deniyor. Tutukluluğa itiraz dilekçeleri veriliyor. Ancak bunların okunmuş olup olmadığından bile tereddütlüler. İddianame üzerinde çalışılıyor mu, ne kadarı yazıldı bunların cevabı yok. Savcı avukatlarla da görüşmüyor. Bir duvarla karşı karşıyayız. Tıkanıklık sürüyor.

Bir yandan da tecrit koşulları var
Ne yazık ki. Cezaevindekileri de, onları bekleyen yakınlarını da süper güçleri olan kahramanlar olarak değerlendirmiyorum.
Hepimiz insanız. Bu süreçleri bir de psikiyatrlardan dinlememiz gerektiğini düşünüyorum. Tecritte, 5 duyunuzla birden oynanıyor. Büyük bir psikolojik işkence.

>>‘Talimatlı’ bir dosya olduğu konusu gündemden düşmüyor…
Hem dosya hem de Deniz’in fiziki durumu yani tecrit koşulları ile ilgili uygulamalar insana farklı şeyler düşündürüyor elbette. Bugüne kadar, birden çok iddianame ortaya çıkabilirdi. Savcı birden çok iddianame yazabilir, birden çok mahkeme görülebilirdi.

>>Türkiye’deki adalet kavramını nasıl değerlendiriyorsun?
‘Yargı bağımsızdır’ deniyor. Hukuk, demokrasinin turnusol kâğıdıdır. Hukuk işlediği vakit demokratik hakkınızı kullanabilir, haksızlıkları çözebilirsiniz. Tüm bu konuların ve ‘Deniz’le ilgili ifadelerin’ muhatabının da adalet olduğunu düşünüyorum. Savcılar ve mahkemeler bağımsız olmalıdır. Türkiye’de hukuk var, ancak işletilmiyor.

>>‘Basın yasasına’ ilişkin hukuk kuralları da açık…
Evet, geriye dönük ceza işletilemeyeceği söyleniyor. Süre dört ay. Ancak Deniz’in; dört aydan çok daha öncesine ait makaleleri ve haberleriyle suçlandığını biliyoruz. Basın ile ilgili zamanaşımına ait yargılama kuralı hiçe sayılıyor. Suç ve ceza kavramları geriye dönük işletiliyor.

>>Cemil Bayık röportajı ‘terör suçu’ olarak yansıtılıyor örneğin…
Evet, mesela bu röportaj ‘çok acayip bir suçmuş’ gibi sunuluyor. Deniz, bir muhabir ve gazetesinin bilgisi dâhilinde gidip Bayık’la röportaj yaptı. Buradan bir terör suçu çıkmaz. Bu gazetecilik faaliyetidir.

>>Deniz, başına gelenin farkında mı?
Neden cezaevinde olduğunun net bir biçimde farkında. Gerçekte çok iyi bir gözlemcidir. İşini severek ve en iyi şekilde yapmaya çalışır. En ufak bir araştırmayı dahi dikkatle inceler. Herkesten bilgi almaya, her gittiği yeri anlamaya çalışır. Geçen hafta konuştuğumuzda ‘Neden buradayım’ sorusunun cevabını verdi. ‘Cezaevinde olma sebebimi biliyorum. Ben işimi iyi ve doğru yaptım, bundan güç alıyorum. Bu yüzden moralimi koruyorum ve içim rahat’ dedi. Zaten güçlü bir karakteri vardır. Şüphesiz dışarıda artarak devam eden destek de onu diri tutuyor.

>>Gazetecilik faaliyetlerinden dolayı suçlanan Deniz, hiç haber ayırmadı...
Deniz, Türkiye’de Almanya’daki gazetesi adına çalışan tek kişilik bir orkestra gibiydi. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bütün meseleleriyle ilgileniyor, haber yapıyordu. Zaten böyle olması doğal değil mi? 15 Temmuz’da da Türkiye’deki yerli ve yabancı basın mensuplarının pek çoğu dışarda değilken o alandaydı. Boğaziçi Köprüsü’ne çıkmaya çalıştı, Taksim’e gitti, Atatürk Havalimanı’nda Erdoğan’ın konuşmasını izledi.

>>Bu zor süreçle ilgili sen neler hissediyorsun?
Olumlu ya da olumsuz ifadeler hiçbir duygu vermiyor. Bir hissim yok. Daha çok düşünüyorum. Denizi çok özledim ve artık dışarıda istiyorum. Deniz gazetecidir ve gazetecilik suçu değildir. Ancak bir insanı, bir gazeteciyi iddianamesiz 256 gündür tek başına tecritte tutmak hepimizin insanlığına karşı işlenmiş bir suçtur diye düşünüyorum. Bu yüzden dışarıda olmalı. Bu durum bir an önce sona ermeli. Mesleklerimizden azade hepimiz birer insanız. Tecritte bir insan tutmak, o insanda sonradan ortaya çıkabilecek marazları da üstlenmek demek, bu sorumluluğu kim alacak?