Dünya Basketbol Şampiyonasının sadece ıo gün kaldı ve milli

Dünya Basketbol Şampiyonasının sadece ıo gün kaldı ve milli takım hazırlıklarını katıldığı turnuvalar ve özel maçlarla sürdürüyor. Ancak şimdiye kadar ortaya koydukları oyunla şampiyona için bana hiç ümit vermediler. Herşeyden önce işin en başından beri yapılan hatalar ve takımın son durumu beni böyle düşünmeye sevk ediyor.

En büyük hata takımın seçiminde yapıldı. Çok formda olan ve takımda mutlaka forma giymesi gereken, Cüneyt Erden, Ömer Onan , Mirsad Türkcan ve yurt dışında başarı ile forma giyen Hüseyin Beşok takıma davet edilmedi. Böyle uzun soluklu ve yorucu turnuvalarda derin ve kaliteli oyunculardan oluşan kadroya büyük bir gereksinim duyulur. Bunu maçlar esnasında çok rahat göreceğiz. Yorucu tempoda oynanan maçlarda oyuncuları mümkün olduğu kadar verimli ve dinlendirerek kullanmak çok önemli.

Elindeki kadro yeterli olmayınca şu an milli takımda olduğu gibi, büyük bir başarısızlık seni bekliyor demektir. Özellikle Kerem Tun-çeri'nin sakatlığı sebebi ile kadrodan çıkartılmasından sonra bu eksikliği oyun kurucu pozisyonunda çok fazla hissedeceğimiz kesin. İkinci yaşanan felaket ise çok değerli NBA oyuncularımız Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'un sakatlıklarını öne sürerek kadrodan çıkmaları. Bana göre bu resmen Türk basket-boluna, ihanetten başka bir şey değildir.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ikisi de bu şampiyonada isteseler çok rahat forma giyebilirlerdi. Burada alınacak başarılı bir sonuca ülke basketbolü olarak çok ihtiyacımız var. Bu iki arkadaşın öncelikle Serkan Erdoğan'dan alacakları çok büyük dersler var. Onlar benim ne demek istediğimi çok iyi anlamışlardır. Bu arada NBA'de onlardan çok daha büyük yıldız olan Dirk Nowitski'yi de hiç unutmasınlar. Onun gibi bir yıldızın da Almanya'da nasıl seve seve forma giydiğini görsünler. Belki utanırlar. Arkadaşları Japonya'da Milli formayı terletirken onları tatilde rahat edecekler mi acaba?

Takımda çok fazla tecrübesiz oyuncunun bir arada olması ise başka bir dezavantajımız gibi gözüküyor. Böylesine üst düzey turnuvalara alışık olmayan oyuncular bu tecrübesizliğin kurbanı olabilirler. Z aten takımın hazırlık maçlarına baktığımız zaman takımda istikrarın hiç olmadığını görüyoruz. Bakıyorsunuz takım bir gün mükemmel bir oyun ortaya koyuyor, ertesi gün tam tersi, rezalet, tanınmayacak bir oyun ortaya koyarak maçı kaybedebiliyoruz.

Bu da bütün basketbol otoritelerinin umutlarını kırıyor ve takım hakkında tahmin yapmalarını zorlaştırıyor. Kısacası bu takımın turnuva da ne yapacağı hiç belli olmaz. Ancak rakipler Brezilya,Yunanistan,Litvanya ve Avustralya gibi üst düzey basketbol oynayan zorlu rakipler.

Bunlara karşı iyi mücadele etmezsen büyük bir hüsrana uğrayabilirsin. Grubun en zayıf takımı Katar'ı bile Ankara'daki turnuvada nasıl zorla yendiğimizi hep beraber gördük. Bu kadar olumsuzluğun üzerine başka bir kıtada oynamak gibi uyum sorunları da eklenince, takımın neler yapabileceğini kestirmek oldukça güç. Ben pek iyimser değilim. Umarım sonunda yanılan ben olurum.