Milliyetçi muhafazakâr bir dil oluşturuluyor
TDK, İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü’nde kürtaja ‘kazıma’, biseksüele ‘erdişi’ kavramını uygun görürken “Bu dil nasıl bir toplum yaratacak” sorusu akıllara geliyor
EMRAH TEMİZKAN - temizkanemrah@gmail.com - @emrahtemizkan
Türk Dil Kurumu (TDK)'nun yabancı kelimelere önerdiği karşılıklar her dönem fazlasıyla konuşuluyor. TDK'nin hazırladığı 66 farklı terim sözlüğünden biri de “İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü”. Geçen günler içinde TDK'nin hazırladığı bu sözlükte yabancı kelimelere bulduğu Öztürkçe karşılıklar hayli dikkat çekiciydi.
KÜRTAJA KAZIMA, BİSEKSÜELE ERDİŞİ
Hükümetin uygulamayı düşündüğü politikalarla epey tartışma yaratan “kürtaj”a karşılık olarak “kazıma” uygun görülmüştü mesela. “Biseksüel” kelimesine ise karşılık olarak “erdişi” kullanılmış. Son yıllarda çokça kullanılan “çiftcinsel” gibi nötr bir karşılık yerine “erdişi” gibi ötekileştirmeye müsait bir karşılık tercih edilmiş. “Biseksüel” kelimesinin neden “İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü”nde yer bulduğu ise ayrı bir tartışma konusu. Bu durumdan, TDK'nin biseksüelliği tıbbi bir rahatsızlık olarak ele aldığı çıkarımını yapabiliriz.
Kürtaj ve Biseksüel dışında sözlükte karşılıkları verilen diğer kelimeler ise şöyle: "Anksiyete: Kaygı, Aerosol: Püskürtü, Andropoz: Yaş Dönümü, Antidot: Ağugideren, Antienflamatuvar: Yangıgiderir, Atrofi: Körelme, Dejenerasyon: Yozlaşma, Depresyon: Çökkünlük, Deterjan: Kirgideren, Deodorant: Kokugideren, Diyaforetik: Terletici, Endoskop: İçgöreç, Fistül: Akarca, Filobotomi: Hacamat, Greft: Yama, Parfümeri: Itriyat, Migren: Yarım Baş Ağrısı, Nüks: Depreşme, Refleks: Tepke, Sendrom: Belirge, Halüsinasyon: Varsanım, Uğunma: Katılma Nöbeti, Akut: İvegen, Kronik: Süregen, Benign: İyicil, Malign: Kötücül, Pürülan: İrinli, Radyoaktif: Işınetkin, Nazal: Burundan, Ürtiker: Dobaz, Makyöz: Düzgüncü-Yüzyapan, Grip: Paçavra Hastalığı, Ülser: Karha, Kürtaj: Kazıma, Dışkı: Kazurat, Epilasyon: Kılsızlaştırma, Tıraş Bıçağı: Kılkeser, Prospektüs: Tanıtmalık, Mazoşist: Özezer, Kabızlık: Peklik, Diş taşı: Kefeki, Korse: Sargaç, Diyare: Sürgün-Amel, Anestezi: Uyuşturum, Enjeksiyon: Şırıngalama, Radyasyon: Işıma, Prematüre: Yarımca, Agresif: Yayılgan, Astım: Yelpik, Epilepsi: Tutarık, Lokal Anestezi: Yerel Duyum Yitimi"
TDK ÖZTÜRKÇECİ OLUYOR
Necmiye Alpay, TDK'nin yapısını şöyle yorumluyor: “TDK’ya o kadar çok Arapçacılık, Osmanlıcacılık, Türk-İslam sentezi suçlamaları yöneltildi ki ve son derece haklıydı başlangıçta, giderek daha öztürkçeci olmak gereğini duydular. Eski TDK’nin da bu tür komiklikleri olmuştu. Onun konumunu tekrar ediyorlar.”
Sözlüğe dair tartışmalardan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı Öğretim Görevlisi Mesut Varlık ve Ayrıntı Yayınları'ndan İlbay Kahraman'a şu soruları yönelttik: ”TDK sözlükler üzerinden nasıl bir toplum inşa etmeye çalışıyor? Bir toplumun dilinde yapılan değişiklikler bize ne gösterir? Kürtaj-kazıma örneğinden yola çıkarsan devlet dayatmak istediği politikaları/fikirleri kelimelere bulduğu karşılıklarla topluma empoze etmek mi istiyor?”
DİLİNE HAKİM OLAMAYANLARIN DİLE HâKİM OLDUĞU ÜLKE
Mesut Varlık: Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti de tarihi boyunca dil üzerinden bir toplum mühendisliği harekâtı sürdürmüştür ve buna doğal olarak devam ediyor; Güneş Dil Teorisi’nden, “Vatandaş Türkçe Konuş!” kampayalarından bugünlere kadar. Çünkü dile sahip olmadan topluma sahip olmanızın imkânı yoktur. Ama maalesef, “diline hâkim olamayanların” dile hâkim olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Tarihi boyunca bu toplam operasyonun önemli bir aktörü olmuştur TDK.
Ama Salâh Birsellerin, Orhan Duruların olduğu bir TDK dönemini belki paranteze almakta fayda var. Özellikle 1980 Darbesi sonrasında adım adım kuruyan, vizyonunu kaybeden, içe kapalı ve özeleştiriden mahrum devasa bir kurum haline geldi. TDK’nin özellikle son 20 yıldır önerdiği kelimelerin ve hazırladığı sözlüklerin; Darbe Türkiye’siyle uyumlu bir şekilde, milliyetçi-muhafazakâr-neoliberal vasatında buluşan bir toplum inşasını mümkün kılacak dili kurmaktan başka bir işe yaramadığı açıkça görülüyor. Yani, devletin genel temayülü değişmedikçe, TDK’den sadece mucize bekleyebiliriz.
TDK BAĞIMSIZLIĞO DÜŞÜNÜLEMEZ
İlbay Kahraman: Dil, siyasetin başka bir şekilde tezahürü. Kamuoyu oluşturmanın aracı dil. Nasıl konuşuyorsak öyle yaşıyoruz. TDK'nin hükümetten ve onun ürettiği politikalardan bağımsız olması düşünülemez. Tıbbın dili evrenseldir fakat TDK bu karşılıklarla bizi kendi gibi düşünmeye zorluyor. Dolayısıyla farklı düşünüyoruz. Kendi düşünce sistematiklerini ve pratiklerini dile empoze ediyorlar. Dil bir toplumu inşa etmek için yapılacak başlangıcın temel noktası.