Mısırlılar Sisi’nin sözlerini asla tutmayacağını anladı ve değişim isteklerini haykırdı. Yaşanacak değişimin boyutlarını, Sisi’nin karşı koyma yetisini önümüzdeki gün ve haftalarda göreceğiz

Mısır’ın sabrı taştı

SAM HAMAD

Mısır’da geçen hafta patlak veren rejim karşıtı eylemler, ülkedeki baskıcı atmosferin doğrudan sonucu.

Mısır’a dışarıdan bakanlar ve Sisi’nin gerçek yüzünü başından beri görenler için, bazı Mısırlıların onun yalanlarına ne derece inandıkları pek de aşikâr olmayabilir.
Mısırlılar için daha iyi bir gelecek yalanı atıldı. Daha güvenli, temiz, istikrarlı ve varlıklı bir Mısır yalanı atıldı, bu yalan daima demokrasinin yarattığı ‘kaos’ ile kıyas edildi.
Hatta insan haklarının anayasal güvence altında olduğu yalanı atıldı. Bu yalanlar bizzat katliamlar yapan, muhalifleri resmen hapis devletinde yaşamaya mahkûm eden kişiler tarafından seslendirildi.

Bu ‘vaatlerin’ her birinin ve iktidar dilinin her boyutunun yalan olduğu ortaya çıktı. Bu yalanların altında aç gözlülük ve düpedüz barbarlık yattığı gün yüzüne çıktı.

BEKLENTİLER BOŞA ÇIKTI

Sisi’yi ‘mecburen iktidara’ gelmiş, askeri kariyerini feda ederek halkına hizmet görevi üstlenmiş bir lider olarak tanıtan iktidar söylemi de yerle bir oldu çünkü yaptığı anayasa değişikliğiyle iktidarda kalmak için dönem kısıtlamalarını kaldırdı.

Mısır dışında yaşayan, tüm Mursi karşıtlığını körükleyen propaganda ve sosyo-kültürel önyargılara maruz kalmayan bizler için, tüm bunların ne kadar saçma olduğunu söylemek başından beri kolaydı.

Fakat bu size inanılmaz gelse de, Sisi’yi destekleyen geniş kesimlerin, gerçek beklentileri vardı.

ŞAHSINA MÜNHASIR MUHALİF

Şimdi ise Sisi’nin sözlerini yerine getirmekte tekrar tekrar başarısız oluşunun sonuçlarını görüyoruz. Aslına bakarsanız, şimdi muhalif işadamı Muhammed Ali’nin videolarında da gördüğümüz gibi, Sisi sözünü tutmayı denemedi bile ve denemeyi herhangi bir noktada aklından bile geçirmedi.

Ali, yaşanan eylemlerin sosyo-politik fotoğrafını neredeyse eksiksiz yakalamayı başardı. Çektiği videoda 2013 yazında Mursi’yi deviren eylemleri desteklediğini açıkça kabul ediyor. Ayrıca Ali’nin Mısır ordusundan büyük ihaleler aldığını da biliyoruz. Yani Ali ve ailesi Mısır’ın hamilik düzeninin bir parçasıydı.

Tüm bunlar Ali’nin Mısır’ın ‘geleneksel muhaliflerinden’ apayrı bir şahsiyet olduğunu gösteriyor. İster Müslüman Kardeşler’den söz edelim, ister Nasırcılardan, ister 25 Ocak devriminin ‘yüzleri’ ya da ‘sesleri’ gibi yansıtılan liberal ‘aktivistlerden.’

Ali’nin ‘içeriden biri’ olması çok önemli. Bir şekilde Müslüman kardeşlerle ya da ‘geleneksel muhaliflerle’ ilişkili olsa, rejim propagandası ya da sermaye kesiminin propagandası onu kolayca bir tarafa iterdi.

Fakat bir zamanlar Sisi destekçisi olan ve rejimle birlikte hareket etmiş Ali’nin eleştirilerinin ülke içinde bu kadar büyük bir etki yaratmış olmasının sebebi, Ali’nin takındığı düzen karşıtı duruşta saklı.

REJİM ALT KESİMİ VURDU

Başından beri Sisi’ye karşı olanlar için Ali’nin söyledikleri şaşırtıcı olmayabilir. Fakat Sisi’ye inanlara farklı duyuluyor: ortalama Mısırlıların her gün artarak yaşadıkları zorluklar, Ali’nin videolarında söyledikleriyle somutluk kazanıyor.

Sisi rejiminin giriştiği sistematik yolsuzlukları tarif eden Ali, Sisi ailesinin yolsuzluklarından söz ediyor. Bu söyledikleri en zengin kesim hariç tüm Mısırlılarda karşılık buluyor çünkü tüm kesimlerin yaşam standartları sert bir biçimde düştü. Zengin Mısırlılar bile futbol formalarından meyveye tüm Mısır ürünlerinin kalitesinin düşüşünden şikâyet ediyor.

Ali’nin toplumsal konumu ve kimliği bu noktada da önemli. Rejimin IMF destekli kemer sıkma politikaları, açgözlü rejimin gündelik uygulamalarıyla birleşince en çok alt-orta sınıfı ve işçi kesimi vurdu.Üstelik mesele ekonomiden de ibaret değil. Ağustos ayında yazdığım gibi, Sisi kesintisiz ve eşine rastlanmamış bir baskı rejimi kurdu. Bu baskı başta Müslüman Kardeşler’e, Özgürlük ve Adalet Partisi’ne ve 25 Ocak demokrasisini destekleyenlere yönelikti.Fakat Sisi rejimi için bu yeterli değildi.

İkinci bir 25 Ocak olayının asla yaşanmayacağına emin olmak isteyen rejim, iktidarı ya da iktidar organlarını eleştiren her kesimi baskı altına almaya koyuldu. Bu doğrultuda yürürlüğe konan yasalar, etkili twitter ya da Facebook kullanıcılarına dahi mizahi eleştirilerden ötürü dahi ‘terör örgütü’ muamelesi yapar oldu. Sosyal medya şahsiyetleri askeri mahkemelerde yargılandı, zindanlara atıldı.

Bunun sonucunda rejimin dışında yer alan herkes ve her şey hedef tahtasına konuldu. Açgözlü zorbalık düzenine yönelik en ufak bir tehdide göz yumulmaz oldu. Kurbanlar arasında sivil toplum kuruluşları da vardı, elinde 1984 romanı taşıyan bir öğrenci de.

OTORİTERLİKTEN TOTALİTERLİĞE

Sisi rejimi, Mübarek döneminin otoriterliğinden, yeni bir totaliterliğe geçişi temsil ediyor. Bu yeni dönemde insanların okudukları, öğrendikleri ve en nihayetinde düşündükleri dahi rejim kontrolünde.

Bunun sonucu da önceleri ‘dokunulmaz’ görülen insanların bile devlet tarafından yargılanması oldu.

Mübarek yönetiminde görev yapan bakanlar ve bürokratlar (eski savunma bakanı Ahmed Şefik ya da eski Genelkurmay Başkanı Sami Anan gibi) Sisi’yi eleştirmek ya da ona karşı çıkmak gibi bir gaflette bulunurlarsa, rejim onlara mafya tabiriyle ‘reddedemeyecekleri bir teklif yapıyor’ ve eleştirileri kesmelerini telkin ediyordu.
Şimdilerde yayılan eleştirileri Sisi’nin de ciddiye aldığına şüpheniz olmasın. Bunlara kamuoyu önünde dahi değinmeye başladı - ki bunu asla yapmaz.

6 yıldır inanılmaz baskılara maruz kalan Mısır toplumunda herhangi bir karşı hareket oluşmadığına şaşıyordum. Şu an gördüğümüz eylemler, rejimin verdiği sert tepkiye rağmen, bu hareketin başlangıcı olabilir.

Rabia ve Nahda meydanlarında rejimin giriştiği katliamları gören Mısır halkının ülkenin dört bir yanında eylemlere girişmesi, Mısırlıların siyasi bilincinin değiştiğini gösteriyor.

Sisi rejiminde, ‘insanlar rejimin düşmesini istiyor’ sloganı gerçekten idam sebebi. Buna rağmen herkesin dilinde bu slogan var. Yine de yaşananları yeni bir 25 Ocak olarak tanımlamak için çok erken. Yaşanan değişimin boyutlarını, Sisi’nin karşı koyma yetisini önümüzdeki gün ve haftalarda göreceğiz.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab