İki yeni kitabıyla okurlarıyla buluşan mizah kökenli Hikmet Kurter: Mizah eleştireldir, insanların özellikle kirli çamaşırlarını ortaya döker. Yasalarda cezai yaptırımı bulunmayan kusurlara karşı kurulmuş bir darağacıdır diyor.

Mizah yalana ve ikiyüzlülüğe karşı

Vecdi ÇIRACIOĞLU

Öykü ve tiyatro oyunu yapıtlarıyla tanınan Hikmet Kurter, Taş Baskı Yayınları’ndan çıkan 'Türkiye Seninle Gurur Duyuyor' ve 'Kuşlar, Kediler, Köpekler' adlı iki öykü kitabıyla okurlarıyla buluştu. Edebiyat dünyasına mizah dalıyla giren Hikmet Kurter ile edebiyat, mizah, çocuk oyunları ve öyküleri konuştuk.

Yazın hayatınıza edebiyatın mizah dalıyla girdiniz. Neden mizah?

Küçükken ailemin karşı karşıya kaldığı kırılmaların küçük bedenimde yarattığı ruhsal travmaları, yaralanmaları dengelemek için mizaha sığınmışım. Her şeyi şakaya vurur olmuşum. Bu da giderek bir mizaca dönüşmüş bende.

Üç kez mizah öyküsü, dört kez de öykü dalında ödül aldınız. Ödüller hakkında görüşünüz nedir?

Edebiyat ödüllerinin iki işlevi var. Birincisi ortaya koydukları ürünlerin estetik kıstaslar göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucu yazarların gönendirilmesi. Diğer işlevi de usta yazarların uzun yıllar boyunca edebiyata yaptıkları katkıların, emeklerin onurlandırılması. Bu söylediklerim ideal olanı yansıtıyor. İdeal olmayan ise çokça yakınıldığı, eleştirildiği üzere kimi edebiyat ödüllerinin çeşitli çıkar ve hesaplar sonucu veriliyor olması. Öte yandan bir de seçici, karar verici kurul üyelerinin önlerindeki edebiyat ürününü kendi beğeni, kendi ölçütlerine göre değerlendirmeleri sorunu, gerçeği var. Edebiyat ödüllerine gerçek adla değil de 'rumuz' ile başvurmak hak edenin ödüle kavuşabileceği bir çözüm mü? Bilemem. Ama kendi payıma 'rumuz' ile katıldığım yarışmalarda ödül kazanabildim.

TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR, Hikmet Kurter Taş Baskı Yayınları, 2021TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR, Hikmet Kurter Taş Baskı Yayınları, 2021

Mizah öyküsüyle salt öykü dili arasında fark var mı?

Arapçadan dilimize girmiş, Türkçedeki karşılığı 'gülmece' olan mizah dünyaya, insanlara uzak açıdan bakar, eleştireldir. Duygunun bittiği yerde gülmece başlar. İnsanların bönlüklerine, sivriliklerine dokunur, ölçüsüz hareketlerini, sahte tavırlarını sergiler, kirli çamaşırlarını ortaya döker. Yalan dolan, aldatma, ikiyüzlülük gibi yasalarda pek cezai yaptırımı bulunmayan kusurlara karşı kurulmuş bir darağacıdır. İçinde gülünç öğenin bulunduğu öykü, roman, komedi, ortaoyunu, karagöz, yergi, taşlama, nükte, fıkra, karikatür birer gülmece ürünüdür.

Öykülerimde basit, doğrudan anlatımı; açık, günlük konuşma diline yaslanan biçemi yeğlerim. Tümcelerimin olabildiğince kısa, yalın olmasına, en az sözcükle çok şey anlatmaya özen gösteririm.

Olayların gülünç yönünü gösterme eğilimim ağır bastığında öykü gülmeceye evrilir; ironik dili kullanmadığım, duygunun öne çıktığı bir yaklaşımla yazdığımda da öykü sizin tanımlamanızla 'salt öykü'ye ulaşır.

Sözün özü, öyküye yaklaşımım -içinde duygu barındırmasına ya da barındırmamasına göre- farklı da olsa, kullandığım dil, basit, açık, kısa, yalın, sokağın dilidir.

'Bu Dünya Hepimize Yeter' adlı çocuk oyununuzla 'ZOKEV Memduh Oynar Çocuk Oyunu Yarışması Birincilik Ödülü'nü kazandınız. Çocuklara yazmak nasıl duygu?

İBB Şehir Tiyatrolarınca 27 yıl önce repertuara alınmasına karşın hâlâ sahneye konmamış olan 'Bu Dünya Hepimize Yeter' adlı çocuk oyununun teması final sahnesindeki şarkıda, “Bu dünya hepimize yeter/ Paylaşmasını bilirsek eğer/ Ne siz ne de biz değil/ Yaşayalım hep beraber” sözcükleriyle dile getirildiği gibi çocuklara, yeni yetişen kuşaklara, “Paylaşmayı, öteki canlıların yaşam haklarına saygılı olmayı, barış içinde bir arada yaşamayı” önermesidir.

“Ağaç yaşken eğilir” atasözümüz, çocukların küçük yaşta kolayca eğitileceğini belirtir. Kaleme aldığım, “Doğayı, çevreyi, ülkemizin tarihi ve kültürel değerlerini korumayı, paylaşmayı, öteki canlıların yaşam haklarına saygılı olmayı” öğütleyen çocuk oyunları çocuklara ulaşır, çocukları mutlu ederse bundan kıvanç duyarım.

KUŞLAR, KEDİLER, KÖPEKLER, Hikmet Kurter Taş Baskı Yayınları, 2021KUŞLAR, KEDİLER, KÖPEKLER, Hikmet Kurter Taş Baskı Yayınları, 2021

Son yayımlanan iki öykü kitabınızdan, 'Kuşlar, Kediler, Köpekler' adını taşıyan öyküler toplamı, tematik olarak hayvanları konu alıyor. Bu kitabınızdan söz eder misiniz?

Bu kitap son yirmi yılda yazdığım öykülerden hayvanlarla ilgili olanların bir araya getirildiği bir seçki, bir hayvanlar karnavalıdır diyebiliriz. Yersiz yurtsuz bir sokak köpeğiyle bir ev köpeğinin karşılaşmaları; ağır hasta, yaşamının son anlarındaki yaşlı bir adamın bir kuşla konuşmaları; bir sahaf dükkânında birbirlerini boğazlamadan barış içinde bir arada yaşayıp giden bir güvercin, bir kedi ve iki köpek; bir deniz fenerinde kuş cıvıltıları, arı vızıltıları, kurbağa vıraklamaları, dalga sesleri arasında kedi, köpek, koyun, keçi, inek, kaz, ördek, hindi, tavuk ve güvercinlerle bir çiftlik hayatı süren bir fenerci ailesi; geriye aynı kendisi gibi bir gözü mavi, bir gözü bal rengi, bembeyaz, mini mini kedi yavruları bırakamadan bu dünyadan göçüp giden Akbulut adlı kedi; ölü leyleği köy mezarlığına gömmeye kalkan Mago; atını öpen, seven, koklayan, kulağına bir şeyler fısıldayan fayton sürücüsü ve hayvanlara değinen başka öyküler yer alıyor kitapta.

Diğerinde, 'Türkiye Seninle Gurur Duyuyor'da yer alan öyküler, mizah ağırlıklı. Bu öykülere 'kara mizah' diyebilir miyiz?

Gülmecenin işlevi güldürmedir. Ama yalnız güldürmeyi değil daha çok düşündürmeyi, yergiyi amaçlayan kara gülmecenin en belirgin özelliği güldürürken can yakması, yürek burkmasıdır. Kitaptaki, 'Türkiye Seninle Gurur Duyuyor', 'Eski Dostlar', 'Silahlara Veda', 'Alaylı Arkeologlar', 'İyi Bir Yurttaş', 'Şairin Aldatılmış Bir Adam Olarak Portresi', 'Hukuktan Şaşmamak Gerekir' adlı öyküler birer kara gülmece örneği.

Roman hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Romana geçiş ufukta görülüyor mu?

Herkesçe bilinen, “Öykü, yüz metre koşusu, roman maratondur” türünden tanımlamalar vardır. Kısa öykü dört, beş sayfaya sığdırılmış, yoğunlaştırılmış bir yaşam kesitini barındırır. Roman ise yüzlerce sayfa boyunca tarih, birey, toplum bağlamında insanlığı anlatmanın olanağını verir. Öykü, romana geçmeden önceki bir evre, bir durak noktası değildir. Öykü ya da roman tasarlamak, kurgulamak başka başka şeylerdir. Roman yazmak mı?.. Neden olmasın?

İleride yazmak, hayata geçirmek istediğiniz projeleriniz neler?

Yazmayı planladığım birkaç oyunun dosyası ve sayısız öykü taslakları hep yanımda, yakınımda. Yaklaşık bir yıldan beri 1920 yılı Türkiyesi üzerine okuyor, notlar alıyorum. Hep yazmak, üretebilmek umudu ve amacıyla…