Polonya şirketi Mazur için Avrupa ülkelerine taşımacılık yapan yüzden fazla TIR sürücüsü aylardır ücretleri ödenmediği gerekçesiyle Frankfurt yakınlarında greve gitti.

“Modern köle” TIR şoförleri yeniden grevde
Fotoğraf: BirGün

BİRGÜN FRANKFURT

Polonyalı Mazur şirketi için çalışan 150 kadar TIR şoförü, Frankfurt-Darmstadt arasındaki A5 otoyolu üzerinde yer alan Graefenhausen ile A67 otoyolundaki Pfungstadt dinlenme tesislerindeki park alanında greve başladı. TIR şoförleri, park ettikleri araçlarındaki bir metrekarelik özel alanlarda, çok zor koşullarda grevin sonucunu bekliyor. Büyük çoğunluğu Özbekistan (60), Kazakistan (4), Tacikistan (3) ve Gürcistan (40) asıllı sürücüler, üç aydır ücretlerini alamadıkları için greve gittiklerini duyurdular. Benzin istasyonundan otoparka doğru giden yolda park edilmiş araçlardan birinin üzerinde de “Mazur Debtor. No money” (Mazur Borçlu. Para yok) yazıyor.

Üç çocuk babası Özbekistanlı çalışan Talib Gaffarov, üç aylık emeğinin karşılığı 6 bin 700 avro alacağı olduğunu, hakkını almadan Graefenhausen’den ayrılmayacağını söyledi. Nisan ayında Polonya’dan iş teklifi aldıktan sonra elçilikten aldığı vizeyle işe başladığını anlatan Gaffarov, ancak üç aydan beri eşini, çocuklarını görmediğini, onlara beş kuruş dahi gönderemediğini belirtti. Çok mağdur olduklarını kaydeden Talib Gaffarov, sürücülerin emeklerinin karşılığını aldıktan sonra işi bırakmak ve evlerine dönmek istediklerini de ifade etti.

Talib Gaffarov (sağdan üçüncü) ve iş arkadaşları, haklarını alıncaya kadar grevi sürdüreceklerini söylediler

Basına demeç veren Avrupa Taşımacılık İşçileri Sendikası’ndan Edwin Atama, işverenle birebir görüşen bir sürücünün parasını aldığını, ancak onun da grev sonuçlanıncaya kadar iş arkadaşlarının yanında kalacağını açıkladı.

NİSAN AYINDA DA GREV VARDI

Mazur şirketi ve ona bağlı Agmaz (Agnieszka Mazur) ile Lukmaz (Lukasz Mazur) adlı şirket adına İspanya ile Doğu Avrupa ülkeleri, Danimarka ve Hollanda ile Avusturya ve İtalya arasında taşımacılık yapan 120 kadar çalışan, altı haftalık grevden sonra 300 bin avroluk alacaklarına ulaşabilmişlerdi. İşverenin çalışanları sindirmek ve grevi sonlandırmak amacıyla gönderdiği panzer benzeri araçlarla donatılmış milis güçlerine de büyük tepki gösterilmişti. 120 çalışanın büyük çoğunluğu Mazur şirketi için asla çalışmayacağını duyurmuştu.

Avrupa Parlamentosu’nda da gündeme gelen konu “İnsan hakları ve çalışma koşulları ihlal edildiğinde kimse umursamıyor, ancak teslimat yapılmayan her gün için 100.000 avro ceza tehdidi olduğunda, para birdenbire çok hızlı bir şekilde ödenebiliyor” şeklinde özetlenmişti.

Grevcilere destek için dinlenme tesislerine gelen Avrupa Parlamentosu Milletvekili Gaby Bischoff (SPD), TIR sürüclerini ‘modern köle’ olarak nitelemişti. Milletvekili Bischoff, Avrupa Parlamentosu oturumunda da Graefenhausen’deki şoförlere benzer koşulların Avrupa’da normalin bir parçası olmaması gerektiğini vurgulamış ve “Aynı yerde eşit işe eşit ücret” talebinde bulunmuştu. Ulusal düzeyde uygulanmadığı takdirde en iyi mevzuatın hiçbir faydası olmadığını belirten Bischoff, mevcut AB yasalarının çok fazla boşluk içerdiği için eleştirmişti.

AB KOMİSYONU DA SES YÜKSELTTİ AMA…

AB Komisyonu’nun İstihdam ve Sosyal Haklardan sorumlu Üyesi Nicolas Schmit de, Gräfenhausen’den gelen raporların rahatsız edici olduğunu vurguladı.

AB dışındaki ülkelerden gelen işçilerle ilgili olarak, farklı işçi kategorileri olmadığını, sadece aynı haklara sahip işçiler olduğunu kaydeden Schmit, “Bugün Avrupa’da, Avrupa Birliği’nde işçilerin maaşlarını alamaması kesinlikle kabul edilemez. Üçüncü ülkelerden gelen işçiler sömürüye karşı özellikle savunmasız. Çünkü genellikle geçerli olan kuralları bilmiyorlar” yönünde ifadeler kullandı.

Avrupa Parlamentosu’ndaki tartışma, taşımacılık sektöründe yönelik kontroller ve AB üyesi olmayan ülkelerden gelen insanların çalışma koşullarına odaklansa da bu yönde bir iyileşme sağlanamadı. Avrupa’da 80 bin TIR sürücüsüne daha ihtiyaç duyuluyor. Avrupa devi şirketlerin taşımacılık işlerini alan ulaşım şirketleri işi, kontrol edilemeyen, daha küçük taşeron şirketlere devrediyor. Şirketlerin ucuz işçi çalıştırmak için özellikle Orta Asya ülkelerine yöneldikleri görülüyor.