Muhteşem Yüzyıl Kösem: Uzatmalarda bir yüzyıl
Geçen hafta ilk bölümü yayınlanan Muhteşem Yüzyıl Kösem’in selefi olan dizinin gölgesi hem bir avantaj hem de bir engel
FATİH ŞALO - caykahve@gmail.com
Hazırlıkları bir yılı aşkın süredir devam eden, ses getiren oyuncu tercihleri ile dikkat çeken Muhteşem Yüzyıl Kösem nihayet geçen hafta seyircilere merhaba dedi. I. Ahmet’in eşi Mahpeyker Kösem Sultan ile Osmanlı tarihinde zirveye ulaşan ‘Kadınlar Saltanatı’ dönemini konu alan dizi hayli hızlı bir giriş yaptı. Her Osmanlı dizisinde olduğu gibi yine tarihi gerçekçilik, ecdada saygı gibi banal tartışmaların çıkartacağı fırtınayı beklerken dizinin bir televizyon işi olarak ele alınması güç olacak. Peki ilk bölüm itibariyle dizide neler dikkat çekiyor; dizi nerelerde güçlü ve nerelerde zayıf?
NEREDE KALMIŞTIK?
Muhteşem Yüzyıl Kösem’in her şeyden önce bir devam yapımı olduğu seyircinin karşısına net bir şekilde çıkartılıyor. Muhteşem Yüzyıl gibi güçlü ve etkileyici bir yapımın enerjisinden dizinin yararlanmak istemesi gayet doğal ancak bir noktadan sonra bu “devamı olma” hali dizinin ilerleyişine ket vurabilir. Özellikle dizideki müziklerin Muhteşem Yüzyıl’dakilerle aynı olması pek de şık olmamış. Dizi zaman ve karakterler bakımından farklı olmasına rağmen kendisine has bir atmosfer inşa etmekte özellikle mekân ve müziklerin destek çıkamaması önemli bir güçlük yaratıyor. Öte yandan dizideki objelerin, giyim kuşam aksesuvarlarının ve diğer detayların geliştirilip değiştirilmesi izleyiciye alttan alttan farklı bir yapımla karşı karşıya olduğu hissini veriyor. Bu bakımdan özellikle sanat ekibini takdir etmek gerekiyor. Dizideki bu gibi detaylar gayet incelikle ve uzmanlıkla uğraşıldığını gösteriyor.
Oyunculuklar ve karakter inşası konusunda dizinin en zayıf halkası Hülya Avşar’ı kolay hedef olacağı için bir kenara bırakırsak geriye kalan kadronun dört dörtlük bir iş çıkarttığını söylemek lazım. Zaten Muhteşem Yüzyıl’ı da çağdaşı diğer dizilerden ayıran en önemli nokta da oyuncu tercihlerinde ve performansında hep en iyi standartları tutması hatta en iyi standardını kendisinin oluşturması oldu. Muhteşem Yüzyıl Kösem’de de bu çizginin bozulmayacağını söylemek mümkün. Dizinin ilk bölümde oyunculuk bakımından en dikkat çekecek zirve nokta I. Ahmet’in tahta çıkmadan önce geçirdiği panik ataktı. 13 yaşındaki genç padişah I. Ahmet’i canlandıran Ekin Koç’un sergilediği performans hayli göz doldurucuydu. Bu şekilde devam ederse ilerleyen bölümlerde “Ecdat panik atak geçirmez” tartışmalarının başlayacağını söylemek mümkün.
Henüz dizinin ağır silahlarından Beren Saat devreye girmediği için Muhteşem Yüzyıl Kösem seyircide bir öngösterim havası yaratıyor. Kösem’in gençliğini canlandıran Anastasia Tsilimpiou’nun başarılı performansı şimdilik diziyi izletse de sürekli Beren Saat’i bekleyecek izleyiciler için ne ölçüde sürükleyici olacak bilinmez.
TANSİYON YÜKSEK
Dizinin olay örgüsü tarihsel bir zeminden ilham alacağı göz önünde bulundurulursa Muhteşem Yüzyıl Kösem’in heyecanlı ve bol entrikalı bir yapım olacağını söylemek daha şimdiden mümkün. Özellikle selefi olan Muhteşem Yüzyıl’da olayların ele alınışının verdiği heyecan düşünülürse Muhteşem Yüzyıl Kösem’de de tansiyon kolay kolay düşmeyecek gibi. 150 dakikalık gösterim süresine sahip bir yapımda bu denli yüksek ritmi yakalamak hiç de kolay bir iş değil. Muhteşem Yüzyıl Kösem’in arkasındaki kadroyu bu noktada da başarılarından dolayı tebrik etmek gerekiyor.
Türkiye’de konuşulması neredeyse ilahiyatın alanına girmiş olan Osmanlı tarihini ele alan bu tarz yapımlar ne yazık ki çok büyük engellerle ve tepkilerle karşılaşıyor. Muhteşem Yüzyıl böylesi bir çevreye rağmen nitelikli olmayı başarabilmiş özel bir işti. Şimdi dizinin devamı olan Muhteşem Yüzyıl Kösem de yine aynı çizgiyi koruyacak gibi görünüyor.