EMEP, deprem bölgesindeki gözlemlere dayalı raporunu paylaştı. Raporda ihmaller silsilesi gözler önüne serilirken “Mülksüzleştirme politikası yürütülüyor” denildi.

Mülksüzleştirme politikası uygulanıyor
Fotoğraf: AA

Umut Can FIRTINA 

Depremlerin ardından Emek Partisi (EMEP) tarafından hazırlanan, bölgede yaşanan yıkımın ve sosyal, ekonomik ve politik durumun değerlendirildiği “Mülksüzleştirme, Sermaye Transferi ve Kentlerin Yeniden Talanı” başlıklı rapor, dün Taksim Hill Hotel’de kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda ihmaller zinciri ve devletin deprem bölgesindeki “var olma şekli” ortaya konuldu.

Toplantıda konuşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, depremde işlenen suçların hesabının sorulacağının altını çizerek şunları söyledi: “Deprem bir yas değil mücadele sorunu. İktidar rant sevdalısı olduğunu depremlerde bir kez daha gösterdi. Deprem, sınıfsal olarak tüm güçlerin turnusol kâğıdı oldu. Bu rapor sadece bugüne ve yarına not düşmek için hazırlanmadı. Başta İstanbul depremi olmak üzere kapıda olan depremler hakkında önemli uyarılar yapıyor.”



Yıkım yaşanan bölgelerdeki genel ve özgül ekonomik-politik ilişki ve çatışmalara, sınıf ilişki ve çatışmalarına, bunların deprem öncesinden başlayarak hâlihazırda ortaya çıkardığı ve çıkarması beklenebilecek sonuçlara odaklanan rapor iki kısımdan oluşuyor. Raporda öne çıkan bulgular şu şekilde sıralandı: 

İlk günlerde bölgede gözükmeyen devlet, çoğunlukla da kolluk güçleriyle ortaya çıkmaya başlamıştır.

Depremzedeye haftalarca temiz su götürememenin, geçici barınma merkezlerini inşa edememenin veya daha ilk günlerden başlayarak arama kurtarma çalışmalarının ihtiyaç duyduğu ekipmanların yoksunluğunun esas nedeni, bunları yerine getirebilecek kamusal nitelikte bir kurumun kalmamasıdır.

Raporda, iktidarın depremin ardından afet bölgelerindeki ilk müdahalesine dair arama kurtarma faaliyetlerinin çok geciktiğine dikkat çekildi. Afet bölgelerini kapsayan OHAL bölgesinin ülkenin kalanından tecrit edilmesine değinilerek “Bölgede depremin ardından yaşanan tam bir mülksüzleştirme, servet transferi ve sömürüyü derinleştirme operasyonudur” denildi. Raporda OHAL’in Cumhurbaşkanı’na pek çok yetki verdiği de vurgulandı. OHAL ve Cumhurbaşkanı kararnameleriyle özellikle Antakya’nın bir ‘turizm destinasyonuna’ dönüştüreceğinin, ayrıca tüzel veya gerçek kişilerin taşınmazlarına el konulabileceğinin altı çizildi.