Mülteci şantajı boşa düşebilir!
Mültecilerin şantaj aracı olarak kullanıldığının farkında olan Brüksel, Ankara’nın bu tehdidini her an boşa düşürebilir. Şimdiden bir B planı hazır. Sınırlar açılır ve mülteciler Avrupa’ya gönderilirse Ankara ciddi şekilde ekonomik, siyasi ve ticari yaptırımlarla karşılaşır
İBRAHİM VARLI | @ibrhmvarli
ibrahimvarli@birgun.net
Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin sert bir şekilde eleştirilmesi üzerine Ankara ile Brüksel arasında ipler yeniden gerilmeye başladı. Rapora çok sert tepki veren AKP hükümeti bir kez daha mülteciler kozuna sığınmaya başladı. El Cezire’ye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’den Suriyeli mülteciler konusunda yeterli desteği görmediklerini belirterek “Türkiye’de şu anda 3 milyon mülteci var, bu mülteciler Avrupa’ya doğru gidebilir, yürüyebilir. Biz 3 milyon mülteciyi burada barındırırken, bu mülteciler Avrupa’ya bir yürürse Avrupa ne yapacağını şaşırır” dedi.
Erdoğan’ın danışmanlarından AKP milletvekili Burhan Kuzu ise, “AB’nin bu yılki Türkiye Raporu tam bir rezillik. Bu kadar Türkiye düşmanlarını beslediklerine göre, Suriyeli mültecileri de kabul ederler. Sınırları tam açmanın zamanı. Bismillah” diye yazdı.
Saray’ın ve AKP hükümetinin her fırsatta Suriyeli mülteciler kozuna sarılması Avrupa’da ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda. Ankara’dan gelen tehditlerden bunalan Brüksel, alternatif planlarını çoktan hazırlamış. BirGün’e konuşan Türkiye kökenli Avrupalı politikacılar; Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan ve eski Alman Yeşiller Partisi milletvekili Memet Kılıç ile CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Yönetim Kurulu Üyesi Kader Sevinç ‘mülteci şantajı’nı değerlendirdi.
Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan:
Şantaj tutmayacak, B planı hazır
“Avrupa, Erdoğan ve Ankara’nın mültecileri bir şantaj aracı olarak kullandığını farkında. Brüksel’den ve AB sokaklarından artık yüksek sesle ‘Erdoğan bize dayatmada bulunamaz’ sesleri yükselmeye başladı çoktan. AKP’nin bu şantaj üzerinden kendilerinden çok şey kopardığının, koparmaya devam ettiğinin de farkındalar. Ancak bu tehditlerin de bir sınırı var. Ve bu sınıra gelinmiş durumda. Brüksel Ankara’nın şantajını görerek, Ankara’yı her an boşa düşürebilir. Bunun arayışları içerisinde. AB Erdoğan’a güvenmiyor, bu nedenle ‘mülteci anlaşması’nın uzun sürmeyeceğine inanıyor. Bu nedenle B planı hazır. Planların ne olduğuna dair ayrıntılar gizlense de muhtemelen Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde mültecileri tutabilirler. Bu ülkeleri destekleyerek ilk bariyer burada oluşturulabilir.
Ankara sınırları açar ve mülteci anlaşmasını ihlal ederse ciddi şekilde ekonomik ve ticari ambargolar uygulanır. Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye kaynaklar kesilir, fonlar durdurulur. Tabii bunu siyasi ambargolar takip eder. Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye çeşitli nedenlerle büyük miktarlarda kaynak aktarılıyor. Yıllık kaynak aşağı yukarı 9,2 milyar avro. Örneğin sadece demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için Türkiye’de 2014-2020 yılları arasında toplam 9,45 milyar Avro verme kararı alınmıştı. Bu kapsamda her yıl düzenli olarak 1 milyar avroya yakın fon aktarılıyordu. Bütün bunları kesebilir.”
Almanya Yeşiller Partisi eski Milletvekili Memet Kılıç:
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği incelemeye alınabilir
“AKP hükümeti ve Erdoğan’ın sığınmacıları Avrupa’ya karşı koz olarak kullanması, İslamcıların sığınmacıları yardıma muhtaç insanlar değil ‘rehine’ olarak gördüklerini gözler önüne seriyor. Hiçbir istatistiğine güvenilemeyecek olan insanlar ‘Avrupa’ya az mülteci aldın’ diye yükleniyorlar. AKP ve Erdoğan kozlarını NATO, AB, Rusya ve IŞİD arasında dans ederek tüketti. Rusya’dan başka sığınacak limanları kalmayanlar AB’yi tehdit edecek çapta değiller. AB artık ‘dur deme zamanı’nın geldiğini fark etti ve tüm kurumlarıyla AKP hükümetine karşı koyacak gibi görünüyor. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği incelemeye alınabilir.”
CHP Avrupa Birliği Temsilcisi ve Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Yönetim Kurulu Üyesi Kader Sevinç:
AB artık şantaja göğüs germek istemiyor
“İnsani bir konu olan mülteci akınında Avrupa’ya yakışmayan çirkin bir al-ver pazarlığına dökülen anlaşma, şantajların havada uçuştuğu bir noktaya geldi. AB tarafı artık bu şantajlara göğüs germek istemiyor. Türkiye başarılı bir müzakerenin temel kurallarını dahi ihlal etti. Mülteci krizindeki rolünü yersiz ve yanlış kullandı. Geçen zaman ve değişen koşulları iyi okuyamadı. Şu anda Türkiye ile yapılan anlaşmaya alternatif bir plan üzerinde çalışılıyor. Krizin ilk aşaması geçilip, Türkiye’nin güvenilirliği sorgulanmaya başlandığından bu yana alternatif yol haritaları konuşulmaya başlandı. Şu an mültecilerin belirlenecek bir bölgeye kontrollü olarak alınması ve savaş son bulduktan sonra ülkelerine geri yerleştirilmeleri en çok üzerinde durulan seçenek. Gerçekçi mi değil mi bunu plan netleşince göreceğiz. Temel amaç Türkiye’ye bağımlılığı azaltmak. Vize serbestisini de bu pakete dahil etmek ve verdiği sözleri yerine getirmemek büyük hataydı Türkiye için. Şu anda Brüksel’de ve AB başkentlerinde Türkiye ile ilişkilerin askıya alınmasından ekonomik ve siyasi yaptırımlara kadar birçok adım konuşuluyor. Türkiye’nin uluslararası algısı hiç olmadığı kadar olumsuz.”