Elon Musk’ın Twitter macerasının platformdan kitlesel göçü tetiklemesi şimdilik olası görünmüyor. Ancak yaşanan el değiştirme şirketin tarihinde önemli bir milat olacak. Şirketin çöküşünün başlangıcı da olabilir.

Musk’ın interneti

Paris MARX

4 Nisan günü yaptığı açıklamada Elon Musk, Twitter hisselerinin yüzde 9,2’sine sahip olduğunu duyurdu. Sonrasında şekillenen süreçte Musk az daha yönetim kurulu üyesi oluyordu. Sonra birden karar değiştirdi ve 14 Nisan günü yaptığı açıklamada Twitter’ın tamamını satın almak istediğini duyurdu.

Musk’ın satın alma planı başta şüpheyle karşılandı. Yönetim kuruluna yazdığı teklif mektubunda, makul bir teklifte bulunduğunu ifade ediyor ve kabul görmezse sahip olduğu hisseleri de satacağı tehdidini savuruyordu. Henüz finansman bulmuş değildi. Dolayısıyla yatırımcılar teklifin ciddi olmadığından şüphelendiler. Fakat takip eden günlerde Musk bir dizi krediyi ve bireysel varlıklarını denkleştirerek finansmana sahip olduğunu gösterdi. Musk’ın 44 milyar dolarlık teklifi Twitter yönetim kurulu tarafından 25 Nisan günü kabul edildi.


Sonuçta Twitter yeniden özel şirket haline gelecek ve Musk kendine hangi makamı uygun görürse görsün, dünyanın birçok ülkesinde kamuoyunun şekillenmesinde önemli rol oynayan platformun geleceğini belirlemede söz sahibi olacak. Ne gibi değişiklikler yapacak? Kullanıcılar Twitter’ı terk mi edecek? Göreceğiz.

KİMİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ?

Musk, satın alma niyetini açıkladığı günden itibaren kendini ifade özgürlüğünün savunucusu gibi gösterdi. Gerçeklerle arası bir nebze iyi olanlar ise bunun doğru olmadığını biliyor, Musk’ın eleştirmenleri susturmadaki maharetini ve çalışanlarına yönelik misilleme taktiklerini geçmişten tanıyorlar.

Satın alma tamamlandıktan sonra yaptığı açıklamada Musk, “İfade özgürlüğü işlevsel demokrasilerin zeminini oluşturuyor ve insanlığın geleceği için hayati önem taşıyan konular, Twitter’ın yarattığı sanal kent meydanında tartışılıyor” ifadelerini kullandı. Bu ifade bir bakıma doğru olsa da, Twitter’ın lüzumsuz gönderilerden ziyade mantıklı tartışmaları teşvik ettiğini söylemek biraz abartılı oluyor.

Musk’ın ‘ifade özgürlüğü’ anlayışına ışık tutmak için giderek içli dışlı hale geldiği sağcı yorumcuları ve sosyal medya platformları ‘muhafazakârları susturmak’ ile itham etmesini düşünmeliyiz. Sağcılar Parler ve Gab gibi çeşitli alternatif platformlar kurdular ve bu platformlarda ‘ifade özgürlüğüne’ saygı duyduklarını iddia ediyorlar. Hâlbuki platformların alametifarikası genelde çirkin paylaşımlara göz yummaları. Normal şartlarda taciz ve nefret söylemine göz yumulmamasının haklı sebepleri olduğunu unutmayalım.

BOTLARI YENECEĞİZ

Musk, TED’e verdiği röportajda gönderi silmenin ‘son çare’ olacağını söyledi ve süreli askıya alma gibi yöntemlere başvuracaklarını söyledi. İçerik yönetimde gerçek insanlara görev vereceklerini ve ülkelerin yasalarına saygı duyacaklarını ifade etti. “Botları yeneceğini ya da savaşarak öleceğini!” de sözlerine ekledi. Kimliği doğrulanmış hesap uygulamasını genişleteceklerini, algoritmaları iyileştireceklerini ve farklı yeni özellikler ile meşgul olacaklarını söyledi.
Dünyanın başlıca sosyal medya platformlarından birini baştan şekillendirmenin, altında çalışan insanlara ne istediğini söylemekten fazlasını gerektirdiğini kısa sürede fark edebilir. Tabii her teşebbüs, istenmeyen sonuçlar da doğurabilir. Bilhassa içerik yönetimi süreçleri Twitter çalışanlarının öfkelenmelerine sebep olabilir. Musk, esasen az bilgi sahibi olduğu konularda ‘uzmanlık’ taslamasıyla ve ona istemediği şeyler söyleyen çalışanları işten çıkarmasıyla biliniyor.

Tüm bunların anlamı şu ki, Twitter’ın geleceğinin neye benzeyeceğini kestirmek şu an güç. Gab ve Parler platformları ile benzeşen çirkin bir versiyon hayal etmek de kolay, değişikliklerin kısıtlı kalacağını ve Musk’ın bir süre sonra sıkılıp dikkatini başka bir konuya vereceğini düşünmek de. Fakat yapılan satın almayı değerlendirirken, sermayenin dijital alanlarımızı kontrol etme becerisini, buna vermemiz gereken tepkileri ve bu konuda ne gibi önlemler alınabileceğini düşünelim.

ÖNLEM ALINABİLİR Mİ?

Musk’ın yatırım planları haberleştirildiğinde bazı Twitter kullanıcıları platformu terk edeceklerini söylediler. Kimileri ise bu tip hadiselerin gelecekte nasıl engellenebileceğine kafa yordular. Platformu terk edenler 2016 yılında kurulan merkezsiz platform Mastodon’a kaydılar. Sol görüşlü Twitter kullanıcıları ne zaman öfkelense, bu platformun adı daha sık anılır oluyor fakat platform genel anlamda ‘başarılı’ olmuş değil. Bu durum, Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonra da değişecek gibi görünmüyor.

ÖZLENEN GÜNLER

Alternatifler konuşulmaya başlandığında öneriler genelde “İnternet’in iyi günleri” olarak görülen bazı geçmiş dönemlere kayıyor; insanların yoğun olarak Tumblr kullandığı, ya da günümüzün baskın platformları ortaya çıkmadan hemen önce insanların blog yazıları yazdığı dönemler konuşuluyor. Blog yazarlığını yeniden ayağa kaldırmak kulağa hoş geliyor fakat zamanı geri çevirme ve ‘ideal’ görülen bir ana döndürme girişimleri, internetin yapısal teşvik mekanizmalarında yaşanan değişiklikleri hesaba katmakta başarısız oluyorlar.

O günlerden bu yana internet çok daha ‘konsolide oldu’ ve ticarileşti. Artık kapitalistlerin sanal alemdeki gücü daha fazla ve çevrimiçi davranışlarımızdan daha fazla para kazanıyorlar. Merkezileşme internet kullanımını daha kolay hale getiriyor ve kullanıcılar açısından bazı faydalar sağlıyor. Yaşananları geri döndürmek istiyorsak bizi kripto temelli web3’e ya da Metaverse’e doğru sürükleyen teşvik yapılarını da kökten değiştirmek zorundayız. Bu da cevabın politika alanında verilmesini, bu gelişmeleri besleyen kapitalist etmenlerin hedef alınmasını gerektirecektir.

Bazı teknoloji çevrelerine göre yapısal problemlerin çözümü de ‘doğru teknolojik çözümlerin’ geliştirilmesinden geçiyor. Hâlbuki en yüce amaçlı icatların bile kapitalizm tarafından ele geçirilip, bizzat kapitalizmi besleyecek şekillerde kullanıldığını gördüğümüz sayısız örnek var. Platformların yapısını kökten değiştirmek istiyorsak bizi bu noktaya getiren sosyal, siyasi ve ekonomik etmenleri de hesaba katmalı, daha adil ve demokratik alternatifleri bu eksende değerlendirmeliyiz.

SIRADA NE VAR?

Twitter’ı satın alan Musk, teklif ettiği şeylerin ne gibi sonuçları olacağını düşünmüyor ya da umursamıyor. Daha ziyade, milyonlarca insan tarafından kullanılan platformda yapılacak değişiklikleri, kendi kişisel tecrübesinden yola çıkarak değiştirmeyi planlıyor. Kendi gönderilerinin altında botların gönderilerini görüyor, haliyle problemin botlar olduğunu düşünüyor. Joe Rogen gibi şahsiyetlerin sosyal medya sansüründen şikâyet ettiklerini işitiyor, bu alanda eylem almak gerektiği sonucuna varıyor. Siyasi sağın (ya da bizzat kendisinin) insanları nasıl taciz ettiğine kafa yormuyor ve bunları öncelik sırasına koymuyor. Bu yaklaşımın pratik, sürdürülebilir ya da adil bir yönetim yöntemi olmadığı açık.

Musk’ın Twitter macerasının platformdan kitlesel göç tetiklemesi olası görünmüyor çünkü Twitter’ın en vefalı kullanıcıları zaten bu tür hararetli tartışmaları iştahla karşılıyorlar. Yaşanan el değiştirme şirketin tarihinde önemli bir milat olacak. Şirketin çöküşünün başlangıcı da olabilir. Almamız gereken mesaj, yalnızca Mastodon gibi alternatifler üretmemiz gerektiği değil, alternatiflerin var olabildiği koşulları yaratmak için çalışmamız gerektiği.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Tribune Mag