Mutlu Savaşçı:  Esther Bejarano, Burada, yaşıyor!

Victor GROSSMAN

Esther Bejarano 96 yaşındaydı. Ancak, hayatını kaybedişi Almanya’nın anti-faşist sahnesinde acı bir boşluk yarattı. Uzun yaşamının son haftalarına kadar savaşçı, konuşkan, şarkıcı ve güzel sözler söyleyen bir kişiliği vardı, özellikleyse gençlere…

Esther Bejarano’nun hayatı neredeyse 19 yaşında diğer Yahudi Almanlarla beraber sığır arabalarıyla taşındıkları Auschwitz’de son bulacaktı. Katiller arasında kültür-sever kişiler olduğu için piyano çalabilme yeteneği sayesinde ailesinin aksine hayatta kalmayı başardı. Esther’e “Sen Akardiyon da çalabilir misin?” diye sorduklarında, evet, yalan söyledi. Sonrasında trenler dolusu insanları rahatlatabilmek adına kurulan “kadın orkestrası”na katılabilecek kadar temel bilgileri edindi, böylece gaz odalarına gitmekten kurtuldu. Pis bir işti ama onu, savaşın sonunda gardiyanların zorladığı ‘ölüm yürüyüşü’nden Kızıl Ordu ve Amerikan ordusu tarafından kurtarılacağı zamana kadar hayatta kalmasını sağladı.


Edith, hala Filistin olan yere gitti. Buraya yazar olarak özel bir not ekleyebilirim. Ben 1947 yılında Harvard delegesi olarak Prag’daki ilk Dünya Gençlik Festivali’ne gidebilecek kadar şanslıydım. Bir Filistin akşamında, Yahudi Ajansı tarafından düzenlenen şık üniformalı Siyonist dans ve şarkı grubunu gördük. Ancak solcu bir grup olan Ron Workers Korosu, üniformasız bir şekilde Yahudi ve Arapların solcu şarkılarını söylüyordu. Festival, iki gruptan da aynı akşam performans sergilemesini istedi. Yahudi Ajansı’nın grubu, performansının sergiledikten sonra Ron korosu başlamaya hazırdı ancak opera binasındaki tüm ışıklar birden söndü. Işıklar geri geldiğindeyse Siyonist mesaj içeren broşürler galeriden aşağıya süzüldü.

İSRAİL'E DAYANAMADI

Ondan sonra koro Esther ile birlikte şarkı söylemeye hazırdı. Onu orada gördüğümde 74 yaşında olduğunu öğrenmiştim!

Esther Bejarano evlenip, çocuk sahibi oldu ama mutlu değildi. Yazdığı gibi: “Kocam ve ben İsrail’in izlediği politikaya dayanamadık. Bu felaketti… Filistinlilere yapılan korkunç şeylerle aynı fikirde olmadığımız için hayat zordu.”

Esther Bejarano, 1960’da ailesiyle beraber Almanya’nın Hamburg şehrine dramatik bir dönüş yaptı. Ancak önceden yaşadığı eziyetleri unutamamıştı. Faşizm ve eski Naziler başlarını nerede gösterirse göstersin o mücadele etmekten vazgeçmedi. 1960 Batı Almanya’sındaki şansölye Kurt Kiesinger (1966-1969) ve Başkan Heinrich Lübke’ye (1959-1969) kadar hayatının tüm adımını ifade ediyordu.

Esther Bejarano, oturma odasında Auschwitz Komitesi’nin Alman şubesini kurdu ve zaman zaman geçit törenlerini durdurmak için tazyikli sulara maruz kalsa bile Nazi Kurbanları Derneği’nin onursal başkanı oldu. Barış gösterilerinde aktif olarak yer alan Bejarano, Küba’yı ablukaya karşı destekledi.

Filistinlilerin boykot kampanyalarını yürütme hakları da dâhil olmak üzere tüm iyi amaçlar için modernize edilmiş şarkıları, Yahudi şarkıları ve yeni siyasi şarkılar çalan Türk-Alman müzisyenleri grubuna kızı ve oğlu ile 1988 yılında katıldı. Yaşadıklarını, sayısız okulda faşistlerin akınlarına karşı koymak için anlattı ve son eylemiyse Nazilere karşı zafer günü olan 8 Mayıs’ın ulusal bayram ilan edilmesi için yaptığı çağrı oldu.

Birçok medya kuruluşu ve siyasetçi, Bejarano’yu hayattayken görmezden gelmelerine ve açık bir komünist olarak aktif olduğu örgütlere saldırdıktan ve susturmaya çalışmalarına rağmen, övgülerini ve yaslarını dile getirdiler. Bejarano’nun anti-semitizmle nasıl savaştığını vurguladılar. Gerçekten de durmadan, (ancak onların terimi kullandıkları şekilde değil) İsrail hükümetinin politikalarını, yerleşimlerini, işgallerini, baskısını ve insansız hava araçlarını eleştiren herkesi Yahudi karşıtı olarak etiketledi. Bejarano’nun muhalefeti, sol görüşü ve eylemleri resmi makamların yanında medya tarafından neredeyse hiç anılmadı. Ancak cenaze törenine katılan, onu seven, yanı başında savaşan ve müziğinden zevk alanlar onu çok özleyecekti.

CounterPunch’tan çeviren: Deniz Güngör