Bach Uluslararası Müzik Yarışması’ndan birincilikle dönen Metin Bahtiyar, Türkiye’deki klasik müzik eğitiminin temel sorununa ilişkin repertuvarların çağa ayak uyduramaması olduğunu ifade ediyor.

Müzik eğitiminde çağın gerisindeyiz
Fotoğraf: BirGün

Erkin Can SEYHAN

Türkiye’nin genç müzisyenlerinden Metin Bahtiyar, Bach Uluslararası Müzik Yarışması’nda elde ettiği birincilik ile adından söz ettirmeyi başardı.

Yarışma kapsamında Qiang Weihao, Giuseppe Fabrizio gibi dünya çapında tanınan besteci ve orkestra şeflerinin beğenisini kazanan ‘Far Away From Shore’ adlı oda müziği kompozisyonu, Orijinal Kompozisyon dalında birincilik ödülü elde etti. Profesyonel sanat hayatının yanı sıra akademik hayatını İstanbul Okan Üniversitesi Konservatuvarı’nda sürdüren Metin Bahtiyar ile Far Away From Shore ile aldığı ödülü ve Türkiye’de klasik müzik eğitiminin dinamiklerini konuştuk.

Bach Uluslararası Müzik Yarışması’ndan birincilikle döndünüz. Bu başarıya ulaştığınız süreci kısaca anlatır mısınız?

Öncelikle bu sürecin bana sağladığı büyük katkılardan bahsetmeliyim. Naci Madanoğlu, Yunus Gencer, Çelik Kasapoğlu gibi bestecilerden aldığım geri dönüşler benim hep bir adım ileri gitmemi sağladı. O yüzden bu süreçte kendime çok şey kattım. Yonca Sülün, Merve Nuvasil, Verda Gül ve Zebokhon Ergasheva gibi müzisyenlerle çalıştığım için de çok şey öğrendim diyebilirim. Benim için kesinlikle büyük bir tecrübeydi.

Genç ve başarılı bir müzisyen olmanın yanı sıra bir akademisyen olarak klasik müzik eğitiminin ülkemizdeki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle teşekkür ederim. Okan Üniversitesi olarak eğitim sürecimiz çok yönlü. Klasik Müzik, Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği eğitimini ilk iki sene boyunca zorunlu olarak görüyorlar ve daha sonra branşlara ayırıyoruz. Bunun çok faydalı olduğunu gözlemleyebiliyorum.

Müzik eğitimi konusuna gelince bence, eğitim sisteminde repertuvarlar post-modern müziğe henüz alışamadı. Kuşkusuz, Barok Dönem eserlerini tanımalı Romantik Dönem eserlerini icra etmeli ama post-modern müzik konusunda hâlâ eğitim sistemimizin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu müzik artık dünya için yeni bile değil. Fakat birkaç okul dışında bu türe ait bestecilerin eserlerinin yeterince icra edildiğini düşünmüyorum.

KARAMSAR DEĞİLİM

Türkiye’de kültür ve sanat uzun yıllardır baskı altında. Bu durumda popüler kültür olarak değerlendirilecek çalışmaları üreten sanatçılar bile zorlanırken öğrencilerinizi ve genç müzisyenleri klasik müzik konusunda motive etmek kolay oluyor mu? Sizce Türkiye’de klasik müziğin geleceği nasıl?

Maalesef. Biz öğrencilerimizi sanatçı olmaları için hazırlarken Türkiye’de onları sahne anlamında destekleyen platformlar çok az sayıda. Çoğu öğrencinin ve müzisyenin bu durumdan kaynaklı motivasyon eksikliğini görebiliyoruz. Fakat ben karamsar olmaktan yana değilim. Güzel günler göreceğimiz konusunda umutluyum.

Geleceğe dair belirli planlarınız ya da -varsa- planlı olmadığı halde gerçekleştirmek istediğiniz nelerdir?

Geleceğe dair planlarımın arasında müzikal konusunda daha üretken olmak var. Türkiye’de ilerleyen bir müzikal olgusu var. Gerek açılan bölümler yetişen öğrenciler olsun, gerek yapılan prodüksiyonlar olsun, bir umut vadediyor. Türkiye bu konuda çok geri kaldı. Fakat çok iyi işler yapılacağını şimdiden görebiliyorum. Kendimi bu alanda geliştirmek ve ilerletmek istiyorum.