Müzik eğlence için mi hayat için mi?

BARIŞ AKPOLAT - barisakpolat@gmail.com

Ajandam bomboş son bir haftadır. Mail başlıkları hep aynı: “Erteleme”, “İptal”... Mail atan piyasadaki abilerimden biri aradığında “Biliyorum ortam çok kötü, bir şey sormaya utanıyorum ama şöyle bir iş yaptık…” dedi. Her şeyden çekinmek zorundaymışız gibi hissediyoruz ister istemez. Yaşamaya utanıyoruz adeta.

Ülkece karışık, en politika bilenimizin bile kafasının allak bullak olduğu günlerden geçiyoruz. Ortada sol sağ kalmadı. Elimizdeki tek kriter artık ‘İnsan mı değil mi’ oldu.

Akbank Caz Festivali’nin basın lansmanı iptal edildi. Babylon’un Bomonti’de açacağı yeni mekân Bomontiada’nın açılışı bu hafta içiydi, iptal oldu. Tarkan’ın 9-10-12-13 Eylül’de vermesi planlanan Harbiye Açıkhava konserleri ileri bir tarihe ertelendi. Bugün gerçekleşmesi planlanan Skrillex konseri de ileri bir tarihe ertelendi. Sıla’dan Erkin Koray’a kadar pek çok sanatçının konserleri de iptal. Türkiye’nin her yerinde... Yaşadığımız toplumun kodlarına işlenen -cenaze evinin komşularının radyo/TV bile açmaması gibi- yas kültürü bunların temelinde yatan duygu… İtirazım kesinlikle yok. Tek bir sorum var; sizce müzik sadece eğlence midir?

Eğlenceli bir şarkı dinlerken hiç mi acı bir duygu hatrınıza gelmedi? Göbek atarken yas tutmaktan bahsetmiyorum aman dikkat. Bahsettiğim şey şu. Müzik, örneğin benim gibi dinleyicilerin nefes kadar değer verdiği bir şey. Cazından metaline popundan türküsüne kadar her nota beni ortamdan uzaklaştırabilir. Yas tutacaksam da öyle tutarım. Hafız Burhan veya Hamiyet Yüceses’in sesinden ‘Makber’ini, Tarkan’ın ‘Kış Güneşi’nden, Sezen Aksu’nun ‘Adı Bende Saklı’sından, Slayer’ın ‘South of Heaven’ını veya Wagner’in ‘Die Walküre’sinden ayıran duygu nedir?

Müzik sadece eğlenmek değildir. Dev bir cinnet coğrafyasında, nefret toplumunda yaşadığımızı unutmuş gibi soru sorduğuma bakmayın. Unutmayalım ki Van depreminden sonra tüm rockçılar birleşip Van İçin Rock etkinliğini düzenleyip kazanabileceği tüm gelirle Van’da okul yaptırmıştı. O etkinlikte hepimiz yasta ama umutluyduk.

Sokakta esmer tenli insan avı yapıldığı bir dönemde Kadıköy’de kulağında kulaklıkla dolaşan yazılarını okuyarak büyüdüğüm Murat Meriç’e “Şehitler var hâlâ müzik dinleyebiliyorsun” deniyor. Konserler iptal, ertelemeler havada uçuşuyor. Sokakta kim tarafından hangi sebeple öldürüleceğini bilmeden geziyorsun. Müzik yasak ama futbol maçında şov yapıp ‘golleri şehitlere hediye etmek’ serbest öyle mi?

KAYBEDİLENİ GERİ KAZANMAK

Müzik önemli bir sektör. Ülkede 2000’lerle birlikte ateşlenen konser ve festival sektör çok fazla yan kanalı besledi. Işık, ses sistemleri, dekor, güvenlik ve sayamayacağım kadar fazla organizasyon kanalları güçlendi, kendi ekonomisini yarattı- kısmen de olsa-. Bugün gelinen nokta Avrupa ve ABD kadar olmasa da kendi çapında güçlü. Aslında güçlüydü… Liranın değerinin günden güne erimesi, güvenlik hususunda ülkeye hiç güvenilmiyor olması yurtdışı organizatör ve menajerler açısından büyük sıkıntı. Öyle ki bugün tüm sıkıntılar ortadan kalksa o menajerlerin korkularının aşılması çok uzun zaman alacak. Kaybedilen güven ve itibarın geri kazanımı böyle durumlarda çok zor. Yas tutalım ama diğer tüm sektörler tıkır tıkır çalışırken, konserlerde çalışan ses teknisyeni, ışıkçı, davulcunun enstrümanını kuran veya dekor yapan ya da kablo toplayan insanların ekmeğinden olması palazlanmaya çalışan bir sektörü bitirmesinden öte çalışanların hayatını olumsuz etkiliyor.

Diyelim ki yabancı sektör oyuncularının güvenini kazandınız, peki ya yuttaşın devlete olan inancını nasıl geri kazanacaksınız?