Müzik için teşekkür ederiz Sayın Baez

BARIŞ AKPOLAT - barisakpolat@gmail.com

“Harekete geçmek umutsuzluğun ilacıdır” demişti Joan Baez zamanında. Damarlarındaki asi kana, baş kaldırmış haline ve tüm halklar için özgürlük ve kardeşlik fikirlerinden asla vazgeçmedi. Hareket halinde oldu yerinde oturanlara da mesaj verdi. İnandıklarından asla vazgeçmedi, liderlere arada fire verse de pek güvenmedi. Halkların yanındaydı. Gerek dünyanın herhangi bir sahnesinden, gerekse İstanbul’da Grup Yorum’un platformundan anlattı insanlara inandıklarını.

Önceki gece 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul, Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’ndeydi bir kez daha. Konserden konsere, röportajdan röportaja koşan bünyeme muhteşem bir sukûnet verip nefes aldıran Joan Baez sahneye sade bir biçimde çıktı. Gitarı eline verildiğinde başladı çalmaya ‘Na Na Na Na’ diyerek ve ellerini sallayarak. ‘God is God’, ‘There But Fortune’ ardı arkaya geldi. Sonrasında ekibini tanıtmaya başladı Baez; her fırsatta “Tanrı bu adama inanılmaz bir yetenek vermiş” dediği banjodan, akordeona, bas gitardan piyanoya geçen Dirk Powell ve konser ilerledikçe solosunun arasında LGBTİ bayrağı açan perküsyoncu Gabriel Harris.

“Bir sonraki şarkı sonunda herkesin öldüğü tipik bir folk şarkısı” dediği ‘Lilly Of The West’ten hemen sonra Bob Dylan’a bir selam gönderdi Baez, ‘Baby Blue’ ile. Konserin en sonunda da yine bir Dylan rüzgârı olan “Blowin’ In The Wind” ile bizi mest etmeyi bildi. Çalıp söylediği her şarkıda bir mesaj vardı. Bazıları açık seçikti bazılarınaysa ne anlam yükleyeceğimiz bize bağlıydı. “Silahları sonsuza kadar bırakacaklar” diyerek ‘Jerusalem’e başlayan Baez, Nâzım Hikmet’in ‘Hiroşima’sına Zülfü Livaneli notalarıyla bestelenen ‘Kız Çocuğu’nu Türkçe söylerken ne çıkartmamız gerektiğini bize bıraktı. “Çocuklar ölmesin şeker de yiyebilsinler” derken Baez, pek çoğumuzun boğazımızda Berkin Elvan koskoca bir düğüm olarak duruyordu.

‘Diamonds And Rust’ ise hepimizin beklediği bir şarkıydı. Biraz ruhsuz gelse de kulağıma, sebebini içimizi kabartan diğer ‘anlamlı’ şarkılara bağladım.

Kardeşçe atılan göbek
Geçen hafta Grup Yorum’un sahnesine çıkarak gruba ‘Uğurlama’da eşlik eden Baez’in sahnesineyse Kardeş Türküler konuk oldu. Konserin açılışını yapan ekip bu sefer Gezi Direnişi ardından besteledikleri ‘Tencere Tava Havası’nı çaldı. Baez elinden geldiğince eşlik ederken yüzü gülüyordu.

Tencere tavalara vuruldukça hızlanan konser ‘Donna Donna’ ile biraz nefes aldı. Şarkıya eşlik eden Kardeş Türküler ekibi şarkının bir kısmını Kürtçe söyledi.

Konserin en duygulu anları John Lennon’dan Imagine’in söylendiği dakikalar oldu. Bense ‘Stagger Lee’, “Blowin’ In The Wind”, The Animals cover’ı ‘House Of The Rising Sun’ ve ‘Gracias a la Vida’dan bir türlü kopamadım. Konser sonunda ise İKSV’deki dostlarımızın sürpriziyle kulise geçtim. Kalabalık kuliste biz onu bekleyecekken bir anda ortaya çıkıverdi 74 yaşındaki inanılmaz enerjik Joan Baez. Yorulmuş haliyle son bir gülücük takındı yüzüne. Kimseyi kırmadan fotoğraf çektirdi. Ben de o şanslılardandım. Anlatacak çok şeyim vardı ona tek tük cümleler çıktı ağzımdan: “Merhaba ben Barış. Müzik için teşekkür ederim.”