‘İki Piyano Dört El Konserleri’nde bir piyanoda 88 tuşu paylaşan piyano ikilisi Blanc&Noir “Müzik her zaman devam etti ve edecek, insanlığın ihtiyacı var” diyor.

Müzik ihtiyaç

Işıl ÇALIŞKAN

Yudum Çetiner ve Selin Şekeranber’den oluşan Blanc&Noir, yeni eserleri ‘Toccata’ya çektikleri klip ile dinleyiciyle buluştu. Blanc&Noir’in kısa film tadındaki ‘Toccata’ klibi, Bach’ın 18’inci yüzyılda bestelediği ikonik eseri esrarengiz, modern ve sinematik bir lens aracılığıyla izleyiciye sunuyor. Ecem Lawton’ın yönetmenliği, yapımcılığı ve kurgusu altında yaratılan ‘Toccata’ klibi, seyircinin gerçek ile hayal arasındaki algısını buğulamayı amaçlıyor. Klip aynı zamanda sanat ve insan tarihine çeşitli göndermeler içeriyor. Yudum Çetiner ve Selin Şekeranber ile müzik serüvenini ve kliplerini konuştuk.

Müzik serüveninizle başlayalım. Nasıl bir araya geldiniz?
Selin Şekeranber:
Biz son on yıldır kendimizi adadığımız bu yolda, düzenli olarak konserler ve projeler üretmeye çalışıyoruz. Müzikal yolculuğumuz 12 yaşımızdayken Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde sevgili hocamız Prof. Dr. Namık Sultanov’un sınıfında başladı. Ankara’da başlayan müzik eğitimimize Moskova, Almanya ve İsviçre’de devam edip ardından iki piyano repertuvarına duyduğumuz ilgiden dolayı Stuttgart Konservatuar’ında iki piyano oda müziği master eğitimimizi dünyaca ünlü Stenzl Duo ile tamamladık. Çocukken başlayan müzik yolculuğumuz sayesinde hem meslektaş hem de çok iyi iki dost olduk.

Yudum Çetiner: Bizim için her zaman birlikte olmak yalnız başına olmaktan çok daha özel ve anlamlıydı. Hatta çok güzel bir söylem var: “Hızlı gitmek istiyorsan yalnız git ama uzağa gitmek istiyorsan yola birlikte çık.”

Türkiye’de çok uygulanmayan bir teknik 1 piyano 4 el resitali. Bu tekniğin incelikleri neler?
Y.Ç.:
Piyano ikilisi olarak +iki piyano ve bir piyanoda dört el konserler veriyoruz. Her iki olasılık için de klasik müzik repertuvarı çok zengin. İki piyano dört el konserlerimizde herkesin kendi evi var ama bir piyano dört el çaldığımız konserlerde ev arkadaşı gibiyiz, bir piyanoda 88 tuşu ve pedalları paylaşıyoruz. İki piyano ile yaptığımız konserler dışında bazen seçtiğimiz repertuvarımızdan dolayı ya da konser salonlarında birbirine uyumlu iki piyano bulunmamasından dolayı bir piyanoda dört el konserlerimizi gerçekleştiriyoruz. Çok yakın temas içinde ve yan yana oturduğumuz için her nefesimizi, duygularımızı ve bazen düşüncelerimizi bile hissediyoruz.

S.Ş: Tabii teknik olarak da zor eserlerde ellerimiz birbirinin içinde çalıyor dolayısıyla bir piyano da çalmak farklı bir çalışma ve konsantrasyon gerektiriyor. Müziğin akıcı ve rahat ilerleyebilmesi için prova yapıyoruz ki fiziksel olarak da eller ve kollar hep doğru pozisyonda olsun ve performansımızı olumlu etkilesin.
Aslında oda müziği partneri olmayı biraz ikili ilişkilere de benzetiyoruz. Denge ve uyum için her ikimizin de bazen geride kalması bazen öne çıkması gerekiyor. Müziğin kalitesini de sanırız bu denge ve uyuma borçluyuz.

Yeni albümünüzün hikâyesi...
Y.Ç:
Her albümümüzün yeri başka, hepsinin bir hikâyesi ve misyonu var fakat bu beşinci, son albümümüz çok farklı oldu. Öncelikle şimdiye kadar akustik olmayan ilk albümümüz bu albüm. Cazın kült enstrümanı Fender Rhodes olarak da bilinen Rhodes Piyano’nun naif tınısı ve tuşe yapısı ile J.S.Bach’ın armonik zenginliğini ‘‘It’s Electric’’ adlı bu albümümüzde buluşturduk. Geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan güçlü bir akımla zamana meydan okuyan ve ezber bozan bir albüm oldu, dünyada bir piyano ikilisi tarafından kayıt edilmiş ilk Rhodes Piano albümü.

S.Ş: Dünyamızın ve yaşamımızın devam edebilmesi için sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak dünyamıza zarar vermeden üretilen elektrik enerjisinin gücüne daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde olduğumuz için de ‘‘It’s Electric’’ ile tüm dünya toplumlarını çocuklarımızın geleceği için daha az karbon ayak izi bırakarak yaşamaya davet ediyoruz.

Dünya tarihinde Fender Rhodes piyanolarıyla dört el çalınan bir esere çekilen ilk klip olma özelliğini taşıyan J.S.Bach’ın Toccata eserinin çekimleri nasıldı?
Y.Ç:
‘Toccata’ videomuzu Berlin de mart ayında bir caz klüpte çektik. Aslında bundan bir yıl öncesinde kurmaya başladığımız bir hayaldi bu proje. Eser J.S.Bach’ın Toccata’sı ama bizim için Tobias Forster tarafından tekrar düzenlendi, Rhodes piyanosunun sesine uygun ve caz’a gönderme yaptığımız farklı bir aranjman oldu. Eserin uzunluğundan ve videoda anlatılanlardan dolayı bir nevi kısa film çektik. Muhteşem bir kadın gücü buluşması oldu, yönetmenimiz çok yetenekli ve özel bir kadın Ecem Lawton’dı, bizim kostümlerimiz Raisa Vanessa’dan, takılarımız Begüm Khan’dan, koreografımız, makyözümüz, tasarımcılarımız hep kendi dalında başarılı kadınlardı.

S.Ş: Biz Berlin’e çekimlere gitmeden kısa bir süre önce Rusya-Ukrayna savaşı başlamıştı ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı olan şehirde bu duruma dışardan bakamazdık. Çok sevdiğimiz bir cümle var ‘Eğer insanların elinden müziği, sanatı, kültürü alırsan onlar ellerine silah alırlar’. Müzik her zaman devam etti ve edecek çünkü insanlığın buna ihtiyacı var.

Ödüllü yönetmen Ecem Lawton ile çalışma tecrübenizi nasıl anlatırsınız?
S.Ş:
Ecem Lawton ile çalışmak büyük bir hayaldi ve mutluluktu. Yaptığı her çalışma sanat eseri ve biz de klipte bunu başarmak istedik. İstediklerimizi, bizi, enerjimizi en iyi Ecem anlar ve anlatabilir diye düşündük, kendimizi ona teslim ettik ve iyi ki de yapmışız. Sonuç bizi çok etkiledi…

Y.Ç: Ecem her şeyi saniye saniye kafasında tasarlamıştı ve bir günde tüm sahneleri çektik. Onun setteki hâkimiyeti, pozitifliği ve her saniye hepimizi yükselten bitmek tükenmeyen enerjisini yaşamak muhteşem bir deneyimdi. Tanıdığımız en pozitif enerjili insanlardan biri diyebiliriz. Onunla birlikte çalışmak dışında bu yaratıcı ruhu tanımak bize de ilham oldu. 27 Mayıs’ta ‘‘It’s Electric’’ albümümüz dijital platformlarda yayımlanacak, ayrıca klibimizi de aynı gün YouTube kanalımızda herkesle paylaşacağız.