Konuk yazar: Mehtap BİÇER DÖNMEZ Müjdeler olsun, artık boşanan her kadın özgürleşiyor. “Süresiz nafaka” kalkıyor. Gözünüz aydın, özellikle küçük çocuğu olan, yoksul, mesleksiz, işsiz kadınlar. Kocalarınız size birkaç yıl nafaka ödeyecek. Sevgili kadınlar süresiz nafaka ile özgürleşiyorsunuz, eski kocanız ile ilişkiniz, iletişiminiz bitiyor, aç kalabilirsiniz, ancak üzülmeyin. Ev kirası ödeyemeyip evsiz kalabilirsiniz bu duruma takılmayan, […]

Nafakada çağ atladık

Konuk yazar: Mehtap BİÇER DÖNMEZ

Müjdeler olsun, artık boşanan her kadın özgürleşiyor. “Süresiz nafaka” kalkıyor. Gözünüz aydın, özellikle küçük çocuğu olan, yoksul, mesleksiz, işsiz kadınlar. Kocalarınız size birkaç yıl nafaka ödeyecek.

Sevgili kadınlar süresiz nafaka ile özgürleşiyorsunuz, eski kocanız ile ilişkiniz, iletişiminiz bitiyor, aç kalabilirsiniz, ancak üzülmeyin. Ev kirası ödeyemeyip evsiz kalabilirsiniz bu duruma takılmayan, kış aylarında doğalgaz almadan da yaşayabilirsiniz hiç önemli değil. Artık özgürleşiyorsunuz.

Son günlerde yüksek yargı üyeleri, akademisyenler, toplumun kanaat önderleri, siyasi parti temsilcileri kanal kanal dolaşarak “süresiz nafakayı” tartışıyor. Kanun değişmeli acilen deniyor. Toplumsal algı oluşturuluyor, toplum hazırlanıyor.

Öncelikle tüm erkeklerin gözü aydın. Kanun değişikliği olmadan mahkemeler nafakayı bir iki yıllık nafaka bedeline denk gelen toplu ödemeler ile sınırlayan kararlar vermeye başladı. Yargıtay’ın niyetini de zaten İstanbul Aydın Üniversitesi “süresiz nafaka sempozyumunda” açıklamış durumda. Kısacası Yargıtay da bu kararları onaylayacak gibi duruyor.

Nafakanın süre ile sınırlandırılması, “erkeklerin mağduriyetleri” üzerine söylemler devam ediyor. Mağdur beyler, ekranlara geliyor. Kadının geliri olduğu halde nafaka aldığı söyleniyor. Özellikle Almanya, Hollanda örnek gösteriliyor. Daha ileri gidiliyor, kadın sigortasız çalışıyor, nikahsız yaşıyor, inadından evlenmiyor, kadın cinayetlerine sebep oluyor, ikinci eşler mağdur oluyor… gibi bir yığın gerekçe üretiliyor.

Bu tartışmalar içinde hiç tartışılmayan, konuşulmayan, özellikle emsal ülke uygulamalarına, sosyal devlet sorumluluklarına bir değinmek istiyorum.

Nafaka nedeni mağduriyet yaşadığını söyleyen beyler, evlenirken eş seçerken ya özellikle çalışmayan kadın tercih ediyor ya da eşini işten çıkarıyor. 10-20 yıl evli kaldıktan sonra boşandığında zaten hiç çalışmamış kadının iş bulma imkanı tamamen ortadan kalkıyor. Kadınlarımızı nafakaya mecburiyetinde bu anlayışın payını küçümseyemeyiz.

Siz hiç kocasından nafaka aldığı için, koca cinayetine tanık oldunuz mu? Ben cevap vereyim, nafaka nedeni ile öldürülen kadın yoktur, zira zaten ciddi tehdit alan kadın, bırakın parayı, canını kurtarmak için adeta evi ceketini almadan terk ediyor. Dikkat ederseniz ya ailesini evine sığındığı sırada ya da işe giderken katlediliyor.

Siz doğru dürüst gelir elde edebilen bir kadının sigortasız bir işte çalıştığını göndünüz mü? Varsayalım ki birkaç örnek var, sigortasız çalışmaya göz yuman, tespitini yapamayan devlet değil mi? Ayrıca bir zahmet istatistiklere bakın, evli kadınların da birçoğu sigortasız çalışmakta olup, işverene sigortalarını yaptırmakta zorlanıyorlar. Kaldı ki, nafaka ödeyen bir koca, eski eşinin sigortasız çalıştığını tespit ederek, hem işvereni zora sokar, hem de dava açarak nafakanın iptalini veya indirimi sağlayabilir. Dolayısı ile bu gerekçe de havada kalıyor.

Sormak istiyorum, kaç tane kadın nikahsız bir birlikteliği kabul eder, hem de çalışmıyor ise. Velev ki kabul etti, bir kadının sırf nafaka almak için bir erkekle birlikte yaşaması saklanacak bir durum değil. Bu durum tespit edildiğinde bir dava ile nafakanın iptalini sağlamak mümkün.

Her tartışma programında, Almanya’da nafaka 2 yıl Hollanda da evlilik süresi gözetiliyor gibi anlamsız örnekler veriliyor. Bu ülkelerde nafaka verilsin verilmesin, kadın evini ayırdığında bir geliri yoksa devlet kadının ev kirasını ödüyor, geçinebileceği kadar sosyal yardım yapıyor, iş gösteriyor, mesleği yok ise meslek eğitimine gönderiyor. Hatta küçük çocuğu var ise çocuk içinde maddi yardımda bulunuyor. Örnek gösterilen ülkelerde “sosyal devlet” kadını kocaya muhtaç bırakmıyor. Daha ötesi Almanya’da boşanan eşlerin biri birinin sigortasından “sigorta denkleştirmesi” yani evlilik süresinde eşlerin çalıştığı dönemlere ilişkin sosyal sigorta ödemelerinin diğer eş ile paylaşması, emeklilik pirim çok olan eşinin sigortasından, diğer eşin sigortasına SGK primi aktarılması yapılıyor. Bunun içinde hiçbir mahkemeye, hakim takdirine gerek duyulmuyor. Boşanma kararı ile başvurulduğunda, direkt olarak sigorta kurumu bu “sigorta denkleştirmesini” yapıyor. Sormak istiyorum, neden hiçbir televizyon programında bu konulara hiç kimse değinmiyor. Onca öğretim üyesi, politikacı, hukukçu bunlardan bihaber mi? Merak ediyorum, bu konulara değinenler veya bunları konuşacak olanlar programlara özellikle çağırılmıyor, yasaklı mı?

İkinci eşlerin mağduriyetinden bahsediliyor. Hiçbir kadının mağdur olmasını kabul edemeyiz. Ancak, ikinci eşlerde, eşlerinin ilk evliliğinden olan çocuklarına ve eşlerine nafaka ödediğini bilerek evleniyorlar. Dolayısı ile bu nafaka onlar için sır değil. Genellikle de erkekler özellikle ikinci eşlere, ev para gibi var olan imkanlarını direkt veriyor, onları mağdur etmiyorlar.

Almanya örneğinde olduğu gibi kadını kocanın vereceği nafakaya muhtaç etmeyecek sosyal koşullar sağlanmadan süresiz nafaka düzenlemeleri içinden çıkılmayacak mağduriyetler doğuracaktır. Sosyal devlet şartlarını tam olarak yerine getirmeden nafakayı süreli hale getirmek milyonlarca, az eğitimli, meslek sahibi olmayan, hayatı boyunca hiç açılmamış kadına karşı maddi ve manevi cinayet anlamı taşıyacaktır, boşanan kadını tekrar baba evine göndermek sonucunu getirecektir.