Ne cumhuriyetçi ne de demokrat; halka umut vaat etmiyor: Biden aklanamaz
Demokrat aday Joe Biden, başkan yardımcılığı görevi yürüttüğü dönem dış politikadaki kararlarıyla kötü bir sicile sahip. Irak işgalini ve ‘Arap Baharı’nı destekleyen Biden, Küba’ya yaptırımları savunuyor, inşa ettirdiği cezaevleriyle hatırlanıyor.
Dış Haberler Servisi
ABD’de 3 Kasım 2020’de yapılacak başkanlık seçimleri öncesi Başkan Donald Trump’a karşı “seçenek” olarak kamuoyuna sunulan Joe Biden, Demokrat Parti’nin resmi adayı oldu. Parti kongresinde yaptığı konuşmada, kendisinin “karanlığın değil aydınlığın yanında yer alacağını” savunan Biden’ın farklı görevler aldığı tüm dönemlere bakıldığında kötü bir sicile sahip olduğu görülüyor.
1973-2007 yılları arası senatör olduğu dönemde Dış İlişkiler Komitesi’nde yer alan Biden, 2007-2017 yılları arasında Obama'nın başkan yardımcılığını görevini yürüterek tartışmalı kararlara imza attı. Bu döneminde Afganistan, Irak, Ukrayna hatta Kıbrıs konusunda ciddi rol üstlenen Biden özellikle dış politikada Trump'tan çok da farkı olmayan "suç" nitelikli kararları uyguladı. Irak işgaline verdiği destek, 1994 suç yasası, 'Arap Baharı' adı verilen restorasyon sürecinde işlenen savaş suçları, başkan yardımcılığı dönemi yaklaşık üç milyon göçmenin sınır dışı edilmiş olması Biden’ın 'kısmen' bilinen sicili. En son, George Floyd protestolarında öne çıkan polisin mali kaynaklarının kesilmesi talebine Demokratlar da aynı Trump gibi karşı çıkıyor. Halkın çıkarlarına karşı tutum almak söz konusu olunca Demokratlar da tıpkı Cumhuriyetçiler gibi "ortak tavır" alabiliyor.
İSRAİL-FİLİSTİN
Joe Biden özellikle dış politikada Trump'tan çok da farkı olmayan "suç" nitelikli kararları uygulamasıyla hatırlanıyor. İsrail-Filistin konusunda Trump gibi İsrail yönetimiyle yakın ilişkileri olduğu bilinen Biden, iki devletli çözümü savunurken Filistinlilerin tepkisine neden olan Kudüs'teki büyükelçiliği ve 'başkent' kararını savunuyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yla yakın ilişkileri olan Biden'ın 2010'da Tel Aviv'i ziyaret ettiğinde Netanyahu'yu "İsrail böyle bir başbakana ve ABD, İsrail gibi bir dosta sahip olduğu için çok şanslı" sözleri sarf ederek övmesiyle biliniyor. Filistin'in ilhakı planında Trump kadar keskin bir tutum almasa da Biden'ın başkanlığı dönemi İsrail'in çıkarlarını korumaya devam edeceği tahmin ediliyor.
ARAP BAHARI VE ORTADOĞU
Tunus ve Mısır'da dikta yönetimlere karşı halkın isyanıyla başlayan ancak ABD'nin yönlendirmesiyle Libya ve Suriye'de kanlı operasyonlara konu olan "Arap Baharı" adı verilen sürecin mimarlarından biri de Joe Biden'dı. "Muhalif" adı altında cihatçı gruplara silah ve para akışının sağlandığı, Libya'da Muammer Kaddafi'nin linç edilerek öldürüldüğü ve ülkeye NATO müdahalesine zeminin hazırlandığı, Suriye'de Beşar Esad yönetimine karşı El Kaide ve IŞİD gibi grupların güçlendirildiği çokça "savaş suçu", Biden'ın başkan yardımcılığı dönemi gerçekleşti. ABD'nin Irak ve Afganistan işgallerine verdiği destekle de bilinen Biden, 2013 yılında 49. Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Suriye'de silahlı gruplara 50 milyon doların üzerinde yardımda bulunduklarını itiraf etmişti. Biden, tüm bu siciline rağmen Trump'ın aksine ABD askerlerinin Suriye'den çekilmesine karşı çıkıp daha aktif hale getirilmesi gerektiğini savunuyor.
KÜBA-VENEZUELA
ABD'nin Küba'ya karşı yaptırımlarla aldığı katı tutuma karşı Biden, Küba'yla görüşmelerin devam etmesi gerektiğini savunsa da yaptırımlara Trump gibi devam edilmesi gerektiğini savunuyor. Biden, buna gerekçe olarak Küba'nın Venezuela'da ABD'nin defalarca darbe girişimi denediği Bolivarcı hükümete verdiği desteği gösteriyor. Bu yaptırımları destekleyen Biden, Küba için “Maduro'yu desteklemekte büyük zorluk yaşıyorlar" sözleriyle biliniyor.
UKRAYNA
Trump'ın Ukrayna hükümetiyle Biden ailesi arasındaki ilişkilerin araştırılmasını istediği için azil sürecine gittiği dönemde de Ukrayna hükümetiyle ilişkileri tartışma konusu olan Biden, Kiev yönetiminin özerklik ilan eden Donetsk ve Donbass bölgelerine yönelik operasyonlarına verdiği destekle de hatırlanıyor. Senato'nun Ukrayna ordusuna 4 milyon dolarlık destek sağlamasına verdiği onayla bilinen Biden, 2015'te Ukrayna'yı ziyaret ettiğinde Kiev ordusu özerk bölgeleri bombalamaya ve sivil ölümlerine neden olmaya devam ediyordu.
'SUÇ' YASASI
Öte yandan, Biden'ın ismi 1994 yılında çıkarılan "Şiddet Suçları Kontrol ve Emniyet Yasası" ile de anılıyor. Bill Clinton’ın başkanlık döneminde ABD Senatosu Yargı Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Biden, söz konusu yasanın kabul edilmesini sağlamış, böylece ölüm cezası verilecek suçlar artırılmış, cezalar ağırlaştırılmış, eyaletlere yeni hapishaneler inşa edilmiş ve yüz bin polis memurunun işe alınması için 30 milyar dolar teşvik verilmesine öncü olmuştu. Biden, söz konusu yasayla ilgili özür dileyen Hillary Clinton’ın özrünü "gereksiz" bulduğunu da bir röportaj esnasında itiraf etmesiyle biliniyor.
Tüm bunlar ABD halkına "seçenek" diye sunulan söz konusu iki liderin de işleyen düzenin devamını sağlama amacı taşıdığını gözler önüne seriyor. Bu nedenle ABD halkı bir yandan gerek ırkçılık karşıtı eylemlere katılarak gerek seçim sisteminin işleyişine karşı çıkarak "alternatif" arayışına devam ediyor.
120 MİLYON DOLARLIK ‘KAMPANYA’
ABD’de işsizlik maaşı başvuruları 57 milyon kişiyi aşarken ve bu ay ilk kez işsizlik maaşı başvurusu 1 milyon kişiyi bularak rekor kırarken Trump ve Biden’ın seçim kampanyası harcamaları 120 milyon doları aştı. Trump’ın kampanyasına ilişkin olarak Federal Seçim Komisyonu’na verilen bilgiye göre, kampanya hesabında temmuz sonu itibariyle 120.5 milyon dolar yer aldı. Biden’in kampanya hesabında ise 99 milyon dolar var. Temmuz ayında Biden televizyonlara ve diğer medya kuruluşlarına 46 milyon dolar tutarında reklam verirken, Trump ise reklamlara 44 milyon dolar harcadı.