İzmir’de, mültecilere karşı oluşan nefret diline karşı farkındalık yaratmak amacıyla kısa film çalışması başlatıldı.

Nefret duvarından bir tuğla da sen çek

Berkay SAĞOL

Mültecilere karşı oluşan nefret diline karşı farkındalık yaratmak amacıyla başlatılan “Nefret duvarından bir tuğla da sen çek” adlı projenin senaryo geliştirme aşaması tamamlandı. İzmir Sinema Evi’nin Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteği ile başlattığı projeye İzmir’in farklı üniversitelerinden öğrenciler katıldı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Film Tasarım, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema TV, Yaşar Üniversitesi Film Tasarım ve Kavram Meslek Yüksek Okulu Radyo Televizyon Sinema bölümlerinden öğrencilerin katıldığı, senaryo danışmanlığını Dr. Öğr. Üyesi Zühal Çetin Özkan’ın yaptığı projenin diğer yürütücüleri ise İzmir Sinema Evi’nden Görkem Dalgıç, sosyolog Işın Turgut ve belgesel film yönetmeni Tahsin İşbilen.

5 farklı gruptan tam da istedikleri gibi çok farklı öyküler çıktığını belirten Dr. Öğr. Zühal Çetin Özkan, "Mülteci meselesi günümüzde çok yanlış anlaşılıyor. Genellikle mülteci dendiğinde toplumun aklına mültecilerle yaşanan sorunlar geliyor. Aslında sadece Türkiye'ye gelmek zorunda kalan, Türkiye'den başka bir ülkeye gitmek zorunda kalmış insanların da sorunu. Aslında bunun bir insanlık sorunu olduğunu anlamaya çalıştık. Ortaya güzel hikâyeler çıktı. Şimdi de çekim aşamasındayız. Senaryolarda en çok empatiye vurgu yapıldı. Sevgi, anlayış ve iletişim. En önemlisi empatiydi çünkü finalinde buna vurgu yapılıyordu ve her an biz de mülteci olabiliriz. Çünkü bu herkesin sorunu" dedi.

Bu tip başlıklarda üretim yapmanın daha fazla sorumluluk gerektirdiğini ve gençlerin de bu konuda çalışma yapma kaygısı olduğunu dile getiren Özkan, "Hassas bir konu, gençler de konuya ciddi şekilde yaklaşmamız gerektiğini düşünüyor. Bu proje aracılığıyla onlar da söylemek istedikleri şeyleri söylemek için bir zemin buldular. Bu konular oldukça büyük sorunlar ve hassas yaklaşmak gerekiyor. Bu alanda genellikle sorunun kendisini anlatan yeniden üretimler görüyoruz. Sorunun kendisini anlatmak çözüm üretmiyor. Bizim derdimiz sadece sorunu göstermek değil, kaynaklarını da gösterebilmek" diye konuştu.

SANATÇI DUYARLILIĞIYLA YAKLAŞTIK

Projede çalışma yürüten öğrencilere ilk önce atölye çalışmasıyla, mülteciliğin her şeyden önce bir insan hakkı olduğunun anlatıldığını söyleyen yönetmen Tahsin İşbilen de, "Herkesin bir gün mülteci olabileceğini anlattık ve bunu yansıtmayı hedefledik. Arkadaşlarımız senaryolarını tasarladı ve biz daha çok sinema diliyle bir projenin ortaya çıkmasını istedik. Arkadaşlarımız konuya dolayısıyla bir sanatçı duyarlılığıyla yaklaştılar. Proje de oldukça ilgi gördü. Bu konu başlıklarında asıl problem yeniden üretim. Kadına şiddet gibi, çocuk gibi mültecilik gibi konularda yapılan bu tür üretimlerin birçoğunda ne yazık ki yeniden üretimi görüyoruz. Sanatın buradaki işlevi olayın kendisini değil, yanlışlığını ve tüm sebeplerini ortaya koymak. Bizim amacımız bu. Filmlerimizi festivallere göndereceğiz ve özel gösterimler veya çevrimiçi gösterimlerle izleyicililerle buluşturacağız" ifadelerini kullandı.