Istırancalar’dan doğan, farklı ülkelere akan Ergene ve Veleka nehirlerinin kaderleri aynı değil. Bir tarafta kirlilikten kurumaya yüz tutmuş Ergene, diğer tarafta sit alanı ilan edilen ve kuşlara ev sahipliği yapan Veleka.

Nehirler aynı kaderler farklı

Gökay BAŞCAN

İki nehrin kaynağı aynı, suyu aynı ancak yolculuğu farklı. Istıranca Dağları'ndan çıkan Ergene Nehri Türkiye'ye, Veleka ise Bulgaristan'a akıyor. Beraber doğuyorlar ancak Veleka Nehri bölgede özgürce akarken, Ergene Nehri’nin suyu sanayi sektörüne teslim edilmiş durumda. Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, “Veleka’da balık tutulup, tekne gezileri yapılırken, Ergene’de canlı yok” diyor.

Ergene’nin doğduğu Istranca Dağları’nın büyük çoğunluğu Türkiye sınırlarında bulunuyor. Bulgaristan sınırlarında bulunan 1161 kilometre karelik alan biyosfer rezerv alanıyken Türkiye sınırlarında bulunan 1970 kilometre karelik alanı madencilik ve sanayi alanı.

Bir zamanlar su değirmeni olan, bölgede balıkçılıkla geçimini sağlayan insanların olduğu, ülkenin pirinç ihtiyacının çoğunu karşılayan Ergene Havzası şu an kirlilik ve kuraklıkla boğuşuyor. 1970’li yıllarda bölgede sanayi tesislerinin artmasıyla birlikte yeraltından çekilen temiz sular, kirletildikten sonra Ergene Nehri’ne bırakıldı. Ergene’nin doğru yer ile aktığı Meriç Nehri arası 253 kilometre. Istrancalar’da doğduğu yerden 25-30 kilometre temiz akan nehir, sanayi ve yerleşim bölgelerinin ardından 250 kilometre boyunca zehir akıyor. Bölgede doğa savunuculuğu yapan Çidem, “Sanayi gelirken aş, iş getiriyoruz dediler. Gelen kanser oldu. Ölüm oldu” diye konuştu.

32 BALIK TÜRÜ VAR

147 kilometre uzunluğunda olan ve Istranca’nın en uzun nehri olan Veleka hakkında bilgi veren Çidem, “Türkiye'deki Istrancaların zirvesinden doğar ve Bulgaristan'a akar. Bizde adı Kocadere. Sınırı geçince Veleka oluyor. Veleka Bulgarcada ‘koca, ulu, büyük” anlamında. Veleka'da 32 balık türü bulunuyor. Alt akıntısındaki ormanlar ve çayırlar, mevsimsel olarak kaynak sularıyla dolup taşar ve böylece nemli ve yoğun bir sulak alan oluşturur” dedi.

Veleka’nın sit alanı olarak korunduğuna dikkat çeken Çidem, “Eski meşe-kayın ormanlarını, Veleka Nehri kanyonunu korumak için sit alanı ilan edildi. Çok sayıda Altın Kartal, Mısır Akbabası, Kara Leylek gibi kuşlar ormanlarda ve kayalık yamaçlarda barınak bulur. Su samurunun en iyi korunmuş popülasyonlarından biri Veleka nehrinde bulunur” ifadelerini kullandı.

KUŞLAR VE MADENLER

Veleka ve Ergene nehirlerinde puhu yuvaları olduğunu hatırlatan Çidem, “Karşı tarafta bir puhu yuvası var diye yuva ve çevresi koruma altında. Bizde de puhu yuvası var. Biz ne yapıyoruz? Kocadere üzerine Çağlayık köyünde baraj planlanıyor. Barajın taş ihtiyacını da puhu yuvasının olduğu bölgede patlatmalı taş ocağı planlanıyor. Bizde baraj planlanan alanın ÇED Başvuru dosyasında ki patlatma yapılacak olan baykuş puhu yuvası var, 2020 yılında 3 yavru büyütmüş. Bu yuva DOKU Derneği tarafından izlenmekte ve takibi yapılmaktadır. Bundan dolayı bölgede yapılacak olan faaliyetler ile yuva tahrip olacaktır. Malzeme ocakları açılmasının yerine, bölgede sayıları her geçen gün artan aktif olan malzeme ocaklarının değerlendirilmesi göz ardı edilmişti” diye konuştu.

KORUMA ALTINA ALINMALI

Son olarak çağrı yapan Çidem şu ifadeleri kullandı: “Karşı tarafın Istrancaları Bulgaristan tarafında biyosfer rezerv alanı olarak, 27 yıldır koruma altındadır. Korunan alan Bulgaristan topraklarının yüzde 1’ni kapsamaktadır. Biyosfer rezerv alan sınırlarında kalan Veleka’nın tamamı sit kapsamında olup koruma altındadır. Bizim Istrancalarımızda bir an önce biyosfer rezerv ilan edilip mutlaka koruma altına alınmalıdır. Yoksa Ergene-Veleka durumunu, ormanlarımızda yaşayacağız. Karşı ormanlarda yaban hayatı, bizde ise taşocakları kalacak.”