İsrail’in bölge ülkeleri için tehdide dönüşen saldırgan politikaları Ortadoğu'daki kırılgan dengeleri bozmak üzere. Touval, Bibi’nin amacının içerideki huzursuzluk nedeniyle dışarıda yitirdiği ‘caydırıcılığın’ inşası olduğunu söylüyor.

Netanyahu güç depolama peşinde
Filistinliler, İsrail aleyhine slogan atarak Aksa'ya yönelik saldırıları protesto etti. (Fotoğraf: AA)

Yaren ÇOLAK

İsrail’de Binyanim Netanyahu’nun yeniden iktidara gelmesi dış politikada da pek çok dengeyi altüst etti. Netanyahu'nun saldırgan politikaları ABD'nin arabuluculuğuna Arap ülkeleriyle yapılan anlaşmaları da tehdit eder duruma gelmek üzere. Bibi namıyla anılan Netanyahu'nun Filsitin'den Suriye ve Lübnan'a kadar sınır ülkelerine gerçekleştirdiği askeri operayonlar yeni bir çatışma sürecinin fitilini ateşlemek üzere. Bibi liderliğindeki aşırı sağ hükümetin Mescid-i Aksa başta olmak üzere Lübnan ve Batı Şeria’ya yönelik operasyonları nedeniyle gerilim had safhada. Biden yönetiminin dahi eleştirmek zorunda kaldığı uluslararası kamuoyundan gelen tepkileri takmayarak içeride ve dışarıda şiddet politikalarını sürdürüyor. İçeride kitlesel protestolarla karşı karşıya olan Netanyahu yargı reformundan geri adım atmasa da, reformu eleştirdiği için görevden aldığı Savunma Bakanı Yoav Gallant kararından vazgeçti.

İsrail Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü'nde (Mitvim) Dış Politika Analisti Yonatan Touval, İsrail’in bölgede artan saldırgan tavrını değerlendirdi.

İsrail tüm tepkilere rağmen komşu ülkelere saldırıları artırarak neyi amaçlıyor? Ve neden şimdi?

Saldırıları ikiye ayırıyorum: Proaktif ve reaktif saldırılar. Özellikle Suriye’de yapılan proaktif saldırılar, İran’ın Suriye’nin bazı bölgelerinde varlığını kurma ve büyütmesiyle İsrail’e saldırı tehdidi oluşturacak faaliyetlerini sabotaj etmeye yönelik. Reaktif saldırılar ise, geçen hafta Lübnan’dan, Gazze’den yapılan füze saldırılarına karşılık olarak yapılanlar. Bu reaksiyon da bence orantılıydı ve ‘caydırıcılığı tekrar elde etmeyi’ hedefliyordu. Bu, tüm dünyada stratejik düşüncede sevilen bir terim. İsrail’deki genel kanı da ülke içindeki huzursuzluk, ülkenin caydırıcı duruşunu biraz yıprattı. Saldırılara açık bir duruma geldi. Bu yüzden hükümet için karşı saldırı gerçekleştirmek önemliydi, öyle de yaptılar. Sürpriz bir şekilde birçok gözlemciye göre iki tarafa da yapılan karşı saldırılar görece orantılıydı. Lübnan’da çoğunlukla boş araziler vuruldu. Gazze’de ise hasar muhtemelen çok ciddi değildi, bildiğim kadarıyla herhangi bir kayıp olmadı.

Yonatan Touval

 Bu saldırılar daha farklı bir noktaya evrilir mi?

Bana göre tüm taraflar, en azından önde gelen taraflar, yani İsrail, Hizbullah, İran ve Hamas gerginliğin daha da büyümesini engellemek isterler. Son yaşanan şiddet olaylarının başka bir boyuta evrilmesi, iki tarafın ya yanlış hesaplamadan ya da iki tarafta da kayda değer bir kayıp oluşturacak bir saldırının olmasıyla gerçek bir riske dönüşebilir. Bu durumda diğer taraf misilleme yapmak zorunda kalacak ve bu da çatışmayı kontrolden çıkaracak.

İKTİDARDAN DÜŞMEMEK İÇİN KOLTUĞA SARILDILAR

Netanyahu karşıtı protestolar 14’üncü haftasında. İçerde ve dışarda “onaylanmayan” hükümetin sürdürülebilirliği ne olur?

Siyasi olarak hayatta kalabilir. Çünkü koalisyon üyelerinin elinde seçimlerin yapılıp yapılmaması gerektiğine dair anket sonuçları var. Gücü tekrar ele geçirmeleri pek mümkün değil. Bu yüzden gücü elden bırakmamaya ve parlamentoda güvenoyunu kaybetmemeye çalışacaklardır. 120 koltuklu parlamentoda 64 koltuğa sahipler. Sokaklarda yaşanacak daha fazla huzursuzluk ve muhalefet, hükümetin üzerine daha büyük stres yüklüyor. Ayrıca koalisyon üyeleri birbirinden çok farklı. Koalisyon içindeki gerilim de yüksek. Bu yüzden hükümetin ne zaman dağılacağını öngörmek biraz zor. Ancak koalisyonun her üyesi ellerindeki güce tutunma eğiliminde.

***

ABD İLE DİPLOMATİK GERGİNLİK

Tel Aviv-Washington ilişkileri ne durumda?

Washington ve Kudüs arasındaki güvenlik, istihbarat ve savunma düzeyindeki ilişkiler, mevcut yönetim ve ülke içi karışıklıklar sebebiyle de olsa hasar görmemiş ve sağlam durumda. Ancak siyasi ve diplomatik düzeyde bazı sorunlar ve gerginlikler var. Biden yönetimi ve Netanyahu hükümeti arasında güven yok. Hatta bildiğiniz gibi Biden yönetimi, Netanyahu hükümetindeki bazı bakanlara boykot uyguluyor. Biden, Netayahu’ya kendisini Washington’da ziyaret etmesi için bir davette de bulunmadı. Bu daveti normalde her başkan, yeni gelen başbakan için yapardı. Ayrıca Biden geçtiğimiz günlerde basına yaptığı açıklamada yakın bir zamanda Netanyahu’yu davet etmek gibi bir planı olmadığını söyledi. Yani başta da dediğim gibi siyasi ve diplomatik düzeyde bir gerginlik var, hatta bu durum neredeyse kriz boyutunda.