Konu tabii Noel ve İsa’nın doğumu olunca da kalıpların dışına çıkma ihtiyacı hissederek sinema tarihinin bu konudaki en aykırı yapımlarından birini de incelemelerimizin arasına dahil ettik.

Noel’den yılbaşına

ULAŞ BAŞAR GEZGİN & BURAK KEREM YALÇIN

Hollywood sinemasında Noel veya yeni yıl filmleri derken iki tip yapım ortaya çıktığını görüyoruz. İlki Noel ruhunun işlendiği, iyi insan olmanın öğütlendiği ve mucizelerin anlatıldığı filmlerdir. İkincisi ise bu uzun tatil döneminde seyredilebilecek yapımlar ki genelde bunlar senenin en çok ses getirmesi veya daha doğrusu gişe yapması beklenen filmleri olabileceği gibi eğlence unsurunun ön plana çıktığı filmlerdir.

Konu tabii Noel ve İsa’nın doğumu olunca da yukarıda belirttiğimiz kalıpların dışına çıkma ihtiyacı hissederek sinema tarihinin bu konudaki en aykırı yapımlarından birini de incelemelerimizin arasına dahil ettik.

PASOLINI'NİN 'MATTA İNCİLİ'
(Il vangelo secondo Matteo)-1964

Yönetmen: Pier Paolo Pasolini

Oyuncular: Enrique Irazoqui, Margherita Caruso, Susanna Pasolini

Yılbaşının olmasa da Noel’in kökeni, bilindiği gibi İsa’nın yaşamına dayanıyor. Bu bağlamda, komünist, ateist, tabulara meydan okuyan İtalyan Yönetmen Pasolini’nin ‘Matta İncili’ adlı bir İsa filmi bulunduğunu anımsıyoruz. 1964’te gösterime giren film, İsa’nın annesi ve babasıyla açılır. Hamile olan anne için babaya bir melek İsa’nın geleceğini müjdeler. İsa, bilindiği gibi, Nasıralı bir Yahudi’dir. Onun kurtarıcı olduğunu duyanlar, Nasıra’ya bebeği görmeye gelirler. Bebeğin ünü Roma Kralı’nın kulağına gider, onu öldürmek ister. Bu nedenle aile önce Mısır’a, daha sonra İsrail’e göçer. Sonra film ileri sarar ve İsa’nın gençliğine geliriz. Şeytan’ın kendini baştan çıkarma çabasına karşı koyar. Sonrasında onu havarileriyle birlikte görürüz. Mucizeler gösterir, hastaları iyileştirir; deniz üstünde yürür. Bu noktadan sonra, olaylardan çok, İsa’nın konuşmalarından oluşan bir galeriyle karşılaşırız. Bir süre sonra sıkıcı olmaya başlar. İncil’in müsamere tarzında okunması gibi bir durum söz konusudur. Bilindiği gibi, İsa, yaygın anlatıya göre, hain havarili yemek sonrasında Romalılar tarafından çarmıha geriliyor.

Filmin oyuncularına baktığımızda ünlülere yer verilmediğini, oyuncuların halktan insanlar ya da yönetmenin komünist olduğu bilinen, oyuncu olmayan arkadaşları arasından seçildiğini görürüz. Filmdeki İsa, yarı-Yahudi yarı Basklı bir öğrenci. Filmdeki yaşlı Meryem, Pasolini’nin kendi annesi. Diğer İsa filmlerinin tersine, belgesel üst sesi kullanılmamış. Pasolini, Marksist bir yönetmen olarak, Matta yerine, yoksullardan daha çok bahseden Luka’yı temel alabilirdi. Yönetmen İtalyan Komünist Partisi’nden (İKP) ‘cinsel skandallar’ gerekçesiyle atılıyor. Filmi çektiği sırada partili değil fakat İKPce bu film, bir dinsel propaganda filmi olarak değerlendiriliyor. Filmi Katolik izleyicilerin çoğu beğeniyor. Vatikan’ın en geri klikleri, yönetmenin kimliği nedeniyle uzun yıllar filmi reddediyor.

İMDBdeki kısa nota göre, Pasolini, filmde İsa’yı bir Marksist gibi göstermiş. Katılmıyoruz. Marksizm gibi yaygın kavramlar o kadar çok oraya buraya çekildi ki hedeflenmeyen anlamlara da gelir oldu. Bu yorumun tersine, Vatikan, bugün filmi İsa’yla ilgili yapılmış en iyi film ilan ediyor. Başka bir yorumcuya göre filmin değeri, inanmayan birinin İncil’de yazanları övmeden, abartmadan olduğu gibi vermesinden ileri geliyor. Ancak bu, aynı zamanda, filmin zayıf noktası olabilir. Hıristiyan anlatısının batıl inançla buluştuğu birçok öğe, filmde yorumsuz veriliyor; bu da aslında, filmin bu anlatıyı olumladığı anlamına geliyor ki bu, ateist bir yönetmenin bakış açısıyla uyuşmuyor. Materyalist diyalektikle ve tarihsel diyalektikle donanmış bir yönetmen, İncil’i olduğu gibi değil, sınıf mücadeleleri bağlamında bilimsel aklın öngördüğü biçimde vermeliydi. Böylece, İsa, dinsel bir kişilik olarak değil tarihsel bir kişilik olarak temsil edilecekti. Bu açıdan, Vatikan’ın filmi beğenmesi, aslında, Pasolini için bir eksi olarak not alınabilir.

BENİM GECEM (SCROOGED)-1988

Yönetmen: Richard Donner

Oyuncular: Bill Murray, Karen Allen, John Forsythe

Sayısız kez sinemaya ve tiyatroya uyarlanan, Charles Dickens’ın ünlü “A Christmas Carol” (Bir Noel Şarkısı) adlı kısa romanının bu uyarlaması, bir televizyon kanalı yöneticisi olan ‘Frank Cross’un (Bill Murray) hayatını yeniden gözden geçirmesini ve değişimini anlatıyor.

Hırsı ve bencilliğiyle ilerlediği kariyerinde işini her şeyin önünde tutan başkişi, çalışanlarını üstüne basılacak kişiler olarak görmektedir. Hedefe giden yol için her şey yapılabilir ve yapılmalıdır da. Her şey istatistik ve rakamlara dayanmaktadır. Ne sunulduğundan çok izleyicinin demografik yapısı veya nasıl manipüle edilebileceği önemlidir. Kedi-köpekler bile potansiyel müşterilerdir. En alt basamaktan en üste kadar bu ezilme hissettiriliyor. Yönettiği televizyon kanalının başkanı olarak herkesi ezse de onun üstünde yönetim kurulu, onun da üstünde yatırımcılar ve hissedarlar vardır. Onlar da sattıkları ürünleri izleyen insanların beğenisine muhtaçtırlar. Burada her şeyin üstünde olan sistemin kendisidir. Kurumsal bir vahşiliği ve dolayısıyla kapitalizmin yapısını gözler önüne sermektedir film.

Başkişimiz kitaptaki gibi üç hayalet tarafından ziyaret edilir. İlki geçmişin hayaletidir. Geride terk ettiklerini gösterir. Şimdinin hayaleti ise o anda çevresinde ondan etkilenen fakat farkında olmadığı insanları görmesini sağlar. En son ziyaret eden ise geleceğin hayaleti olan ölümün kendisidir. Hayatına böyle devam ederse, yalnız bir şekilde öleceğini anlamasını sağlar. Film birçok Noel filminde olduğu gibi Noel günü ruhu üzerinde durarak insanlara neyin doğru neyin yanlış olduğunu, birbirlerini kırmamalarını, sevdiklerine daha çok zaman ayırmaları gerektiğini anlatır. Yine birçok Noel filminde olduğu gibi de bir gün iyi olmanın yetmeyeceğini anlatmaz.

DİE HARD (ZOR ÖLÜM) – 1988

Yönetmen: John McTiernan

Oyuncular: Bruce Willis, Alan Rickman, Bonnie Bedelia

Bruce Willis’in başrolünde olduğu bu ana akım yapımda, karısını çalıştığı gökdelende ziyaret etmek için giden bir polisin tanık olduğu bir soygun ve bütün bir binayı rehin alan teröristlerle olan mücadelesini izliyoruz. Noel ruhundan çok Noel dönemi için çekilen bu yapımda Hollywood’dan alışık olduğumuz espriler ve aksiyon sahneleri ön plana çıkıyor. Kahramanımız bu sefer, birçok filmde olduğu gibi dünyayı değil de bir grup insanı kurtarıyor.

Her ne kadar yukarıdaki cümlelerde ana akım bir yapım desek de türünün en başarılı örneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu yapımda alışık olduğumuz birçok aksiyon filminin aksine kahramanız daha yaralanabilir ve insani olarak çizilmiş. Eğlencenin ön planda tutulduğu bir film.

BABAM SÖZ VERDİ
(Jingle All the Way)-1996

Yönetmen: Brian Levant

Oyuncular: Arnold Schwarzenegger, Sinbad, Phil Hartman

Bu aile komedisinde, işkolik ve bu nedenle çocuğunu ihmal eden bir babanın çocuğunu mutlu etmek için giriştiği macerayı izliyoruz. Sistemin çalışmak ve daha çok çalışmaktan başka bir seçenek tanımadığı insanlardan biri olan Howard’ın (Arnold Schwarzenegger) oğluyla bağını koparmaması için bir oyuncağa ihtiyacı vardır.

Oyuncağa ulaşmak için giriştiği maceralı ve komik mücadelede sıradan bir eşyanın nasıl bir ihtiyaç nesnesi gibi sunulduğunu ve kahramanımızın babalığını, kocalığını sorgulamak zorunda bırakılmasını izleriz. Neden işkolik olduğu veya çocuğunu ihmal etmek zorunda kaldığı sorgulanmaz. Zaman, sevdikleri için lükstür. Film bu tarz eleştirilere yer vermez. Gerçi bu tarz yapımların da böyle bir iddiası yoktur. Öğrenilen büyük bir erdemle gelen mutlu son, filmi hedefine rahatça ulaştırır.

Keyifli filmlerle dolu mutlu yıllar dileriz!