Uzun süredir beklenen Trump-Erdoğan görüşmesi önceki gün gerçekleşti. Görüşmede ‘beklentiler’ karşılığını bulmadı. Akademisyenler Hayri Kozanoğlu ve Behlül Özkan, ‘nokta koymak’tan bahsedilerek gidilen görüşmeyi değerlendirdi

‘Nokta’, Türkiye’nin iddialarına konuldu

Uğur Koç
ugurkoc@birgun.net
@Ugurkoc_

Suriye’de YPG’ye verilen desteğe karşı rahatsızlık, Fethullah Gülen’in iadesi ve Rıza Sarraf dosyası ile ABD’ye dolu bir bagajla giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beklediğini bulmak bir yana, beklentilerini ifade edecek bir vakit dahi bulamadı.

Görüşme öncesindeki “Virgül değil nokta mesafesinde olacak” ve “Başımızın çaresine bakarız” söylemlerine rağmen ABD Başkanı Donald Trump’la Erdoğan’ın buluşmasından net bir sonuç çıkmadı.

ABD Başkanı Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa görüşmesini Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ve Doç. Dr. Behlül Özkan’la konuştuk.

‘İtibarları dip yapmış’

Kozanoğlu’nun ilk dikkat çektiği ayrıntı, görüşmenin “uluslararası kamuoyunda itibarı dip yapmış iki lider arasındaki bir buluşma olduğu.” Trump’ın Mısır’ın Sisi’si, Filipinler’in Duterte’siyle iyi anlaştığını da hatırlatan Kozanoğlu’na göre “Bu nedenle aralarındaki ilişkinin beklenenden iyi görünmesine şaşmamak gerekir.”

‘Eli boş döndü’

Prof. Dr. Kozanoğlu, Trump’ın başkan seçildikten sonra görüştüğü bütün liderlerle “terörizme karşı birlikte mücadele edeceklerini” söylediğini hatırlatıyor. Trump’ın Erdoğan’a da benzeri şeyleri ifade ettiğini vurgulayan Kozanoğlu, şöyle devam etti: “Ama Erdoğan’ın asıl beklediği SDG’ye silah verilmesinden vazgeçilmesi, Gülen Cemaati’ne yönelik ABD’nin bir müdahalede bulunması, ya da en azından bu konuda Erdoğan’ın tezlerine yakın durulduğunun ifadesi ve Rıza Sarraf dosyasında Erdoğan’ın yanında durmak gibi beklentilerinin hiçbiri karşılanmadı. Bu anlamda Erdoğan ABD’den eli boş dönmüş oldu.”

Erdoğan’ın görüşme öncesindeki ‘nokta koymak’tan bahseden söylemini görüşme sonrasında ortaya çıkan tabloyla değerlendiren Kozanoğlu, “Eğer bir ‘nokta koymak’tan bahsediliyorsa Türkiye’nin Ortadoğu’da bir bölge gücü olmak, oyun kurucu ülke olarak sürece müdahale etmek yolundaki iddialarına nokta konulmuş oldu” diyor.

‘İkisi de itibar etmiyor’

ABD’nin YPG’ye verdiği destek bilinirken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de manidar biçimde, Erdoğan ABD yolunda iken YPG’ye desteğini açıklaması dikkat çekmişti. Kozanoğlu, Erdoğan’ın şimdiye kadar sürdürmeye çalıştığı “ABD’ye karşı Rusya, Rusya’ya karşı ABD kozuyla oynama” taktiğini de Putin’den gelen bu açıklamayla birlikte yorumladı: “Türkiye’nin tezlerine ABD de Rusya da itibar etmiyor. Rakka operasyonu yolunda YPG’yi güvenilir bir güç olarak görmeye devam ediyorlar.”

‘Çıkar çatışması derinleşebilir’

Doç. Dr. Behlül Özkan da, Türkiye ile ABD’nin mutabık kalmadığı birçok konu olduğuna dikkat çekiyor. Görüşme süresi ve açıklamaların da bu konularda bir değişikliğin olmadığını gösterdiğini söyleyen Özkan, “ABD ile AKP iktidarı arasında uzun dönemden beri, Obama döneminin sonlarından itibaren başlayan bir anlaşmazlık var bazı konularda. Çıkar çatışmaları bunlar. Bu çıkar çatışmalarının Trump’la da devam edebileceği, hatta dahası, derinleşeceği anlaşılıyor” diyor.

‘Alan açamadı’

AKP’nin de özellikle Suriye ve Ortadoğu merkezli bir dış politika sıkışması yaşadığının görüldüğünü söyleyen Özkan’a göre, bu durumun temeli, Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye’de izlediği 2011 sonrasındaki dış politika. Türkiye’nin bütün Ortadoğu politikasını İslamcı parti ve gruplar üzerinden şekillendirdiğini söyleyen Özkan, “Dolayısıyla Ortadoğu’da ABD ve Rusya kökten dinci ve Siyasal İslam yanlısı örgüt ve partilerin karşısına geçtikleri zaman bir anlamda Türkiye taca çıkmış oldu” diyor. Erdoğan’ın bu noktada Trump üzerinden bir alan açma çabasına girdiğini söyleyen Behlül Özkan, “Trump-Erdoğan görüşmesinin, bu alan açma meselesinin çok başarılı bir şekilde sonuçlanmadığını gösterdiği” görüşünde.

‘Siyasal İslam nokta koyamaz’

Doç. Dr. Özkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesindeki ‘nokta koymak’tan bahseden söylemini ise şu çarpıcı ifadelerle yorumladı: “Türkiye’nin ABD ile ilişkileri ve NATO ittifakına ‘nokta’ koyacak bir güç 1945’ten bu yana Türkiye’de hiçbir zaman iktidara gelemedi. Bunu yapacak güç ise Siyasal İslam hiç değil. Siyasal İslam, bu ittifak ilişkisini sorgulayacak son politik aktörlerden bir tanesidir. Yani Siyasal İslam bu ilişkilere nokta koyamaz, koysa koysa üç nokta koyar.

2002’den sonra ABD ile ilişkilerini ‘stratejik ortaklığa’ yükseltmiş, bu ilişkileri içerideki iktidar mücadelelerinde kullanmış bir iktidar ABD ile ilişkilere ‘nokta’ koyamaz.”