Normalleşme

PROF. DR. GAYE USLUER

Covid-19 pandemisi tüm dünyada halen devam ediyor. Salgından etkilenen ülke sayısı 200’ün üzerinde. 1 Haziran itibariyle 100’e yakın ülkede ise normalleşme süreçleri başladı. Normalleşme derken hiç unutmadan bunun “yeniden normale dönmek” değil, “yeni normali oluşturmak” olduğunun altını çizmek gerekiyor.

SARS-CoV-2 virüsüne dair bilinenler, bilinmeyenler ve bilinmeyen bilinmeyenler halen devam etmekte. Ülkeler ve bölgeler arasında insidans (enfeksiyon oranı) ve ölüm sonuçlarında (ölüm oranı) neden bu kadar büyük farklılıklar olduğu halen en önemli bilinmezler arasında. Coğrafi faktörler (nüfus yoğunluğu vb.), genetik faktörler, ülkelerin halk sağlığı politikaları, toplumların sosyal veya kültürel özellikleri her biri bu farklılıkların oluşmasında belirleyici olabilir. Bu kadar çok bilinmezin olduğu bir durumda şüphesiz “yeni normali tarif etmek” de kolay değil.

Salgının insan sağlığına etkileri çok önemli. Bu nedenle birincil olan hasta olmamak ya da sağ kalımı sağlamak. Birincil olanı önemsememeniz durumunda “sürü bağışıklığını” seçmiş oluyorsunuz anlamına geliyor.

Salgının ikincil etkileri ise salgının neden olduğu sosyal ve ekonomik sorunlar. İkincil etkilerde öncelik salgının yarattığı ekonomik sonuçların irdelenmesinde. Pandemiyle birlikte bütün dünya ekonomileri 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en büyük resesyon sürecine girdi. Ekonomiler adeta derin dondurucularda beklemeye alındı. Üretimde düşme, ihracatta durma, tüketimin azalması ve işsizlik salgının ekonomi üzerine olan en önemli etkileri. Uzun vadede ülkelerin büyüme ve kalkınmalarına olacak olan negatif etkiler şimdiden ölçülebilmekte.

Süresi belli olmayan hareketsizliğin, kaygının insan yaşamına olacak etkileri ise kısa vadede tamiri güç sorunlara gebe görünmekte.

Tüm bu gerçeklerin varlığında siyaset kurumunun normalleşme sürecini oluştururken planlama/planlayabilme ve öngörme/öngörebilme kapasitesi ile virüsün yayılımını önlemede yeterince erken hareket etme/edebilme yeteneği önem kazanıyor.

Normalleşme sürecinde başarıyı belirleyen temel unsur siyaset kurumunun salgını doğru yönetebilme becerisidir. Salgına karşı verilen mücadelede her tehdidin önemsenmesi gerekmektedir. Bu nedenle de siyaset kurumunun gerçeğe saygı duyması ve uzman görüşlerini arka plana atmaması gerekmektedir.

Erken normalleşme kararı, 1 Haziran’dan bugüne geldiğimizde yeniden başa dönme tehlikesini karşımıza getirmiştir. Bireysel önlemlere uyumu sağlayacak olan siyaset kurumunun gerçeğe uygun davranış ve söylemleri olacaktır. Toplumsal önlemleri alacak olan, toplumsal güven ortamını sağlayacak olan SİYASİ İKTİDARın kendisidir. Bireysel önlemlerde ihmaller varsa, salgına karşı bir boş vermişlik oluşmuşsa sorumlusu SİYASİ İKTİDARdır.

Normalleşme her ülke için ortak aynı beden elbiseyle sağlanamayacağı gibi, her ülke için ortak kullanılabilir ortak bir reçetesi de yoktur.

Bu anlamda siyaset kurumunun yapacağı yapması gereken en önemli eylem, şeffaflık, doğru bilginin paylaşımı, güven tesisi ve BİLİM İNSANLARININ bu verileri doğru biçimde kullanmalarının sağlanmasıdır. Düşman Covid-19 ise, silahımız BİLİM olmalıdır.