Nükleer çözüm değil yeni felaketlerin habercisi
Uzmanlar, nükleer santralların enerjide çözüm değil daha çok sorun yaratacağına dikkat çekti. EMO YK Üyesi Mehmet Özdağ, “Türkiye’nin mevcut kurulu alt yapısı enerji ihtiyacını karşılıyor” diye konuştu. TMMOB’den Damar, nükleerin dışa bağımlılığı artacağına dikkat çekerken EKOSFER YK Üyesi Gürbüz, “1 kilovatsaat elektriği rüzgârdan üretirseniz 9 gram, nükleerden üretirseniz 66 gram seragazı salınıyor” dedi.
Gökay BAŞCAN
İklim krizinin derinleşmesi, dünyadaki elektrik tüketiminin artması nükleer lobisini ve ülkenin dört bir tarafını enerji şirketlerine yağmaya açan AKP iktidarını harekete geçirdi. İklim krizini durduracağını iddia eden nükleer santral sevdalısı AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün yaptığı konuşmada “Akkuyu Santrali’nin ardından süratle 2. hatta 3. nükleer güç santralimiz için hazırlıklara başlayacağız. Ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere nasıl fırsat vermediysek çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara meydanı boş bırakmayız” dedi. Nükleer santralların iklim krizine karşı mücadelede önemli bir araç olduğunu savunan Erdoğan, “Akkuyu’nun hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu eksikliğini giderecek hem de iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli bir katkı sağlamış olacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Sinop ve Mersin Akkuyu olmak üzere iki adet nükleer santral projesi bulunuyor. Sinop’taki nükleer santralı hayata geçirecek firma çekildiği için proje dursa da Akkuyu’da inşaat sürüyor. Uzmanlar, Erdoğan’ın hayata geçirdiği ve daha fazlasının hayalini kurduğu nükleer santralların ne enerji krizine bir çözüm olduğunu ne de iklim kriziyle mücadelede bir araç olabileceğini söylüyor. Uzmanlar, nükleer santralların dışa bağımlılığı ve iklim krizinin etkilerini artıracağını ifade ediyor.
Tehlikeli ve pahalı
Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, nükleer santralların seragazı emisyonuna yol açtığına ve iklim krizini derinleştirdiğine dikkat çekti. Gürbüz, “Nükleer lobinin nükleer santralları pazarlamak için ortaya attığı argümanlar zaman zaman Türkiye’de de gündeme geliyor. Nükleer enerjinin iklim krizine çözüm olduğu iddiası da bunlardan biri. Halbuki bilimsel araştırmalar bu konuda çok net. 1 kilovatsaat elektriği rüzgârdan üretirseniz 9 gram seragazı emisyonuna yol açıyorsunuz, nükleerden üretirseniz 66 gram” dedi.
Özgür Gürbüz - EKOSFER Yönetim Kurulu Üyesi
Nükleeri, yenilenebilir enerji santrallarıyla kıyaslayan Gürbüz şu ifadeleri kullandı: “Santralların beşikten mezara tüm süreçleri dikkate alındığında nükleer; rüzgâr, güneş, biyogaz, biyokütle, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının çok gerisinde kalıyor. Kaza riski, nükleer atıklar ve maliyeti de cabası. Türkiye seragazı emisyonlarını azaltma konusunda samimiyse yatırımını enerji verimliliğiyle yenilenebilir enerji kaynaklarına yapmalı. Hükümet, nükleer lobinin, “ucuz nükleer” gibi yalanlarının peşine düşerse, Akkuyu’da olduğu gibi, güneşe rüzgâra kıyasla 4 kat pahalı olan nükleer kaynaklı elektriği satın almak ve daha sonra da elektrik fiyatlarına yeni zamlar yapmak zorunda kalır.”
Dışa bağımlılığı artırır
Nükleer santralların hammaddesinin dışarıdan karşılanması nedeniyle enerjide dışa bağımlılığı artıracağına dikkat çeken TMMOB Nükleer Santrallar İzleme Komisyonu Üyesi Nedim Bülent Damar, “Türkiye’de yapılmakta olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı (NGS) ve yapılması henüz planlama safhasında olan diğer NGS’ler Türkiye’nin elektrik üretimi açısından dışa bağımlılığını arttıracaktır.
Bülent Damar - TMMOB Nükleer Santrallar İzleme Komisyonu Üyesi
Nükleer santrallar, ana hammaddesi Uranyum olan nükleer santral yakıtı kullanarak elektrik üretirler. Türkiye’de nükleer santral yakıtı yapabilecek bir tesis yoktur” dedi.
Akkuyu’daki santralda kullanılacak yakıtın Rusya’da üretildiğini belirten Damar, “Ayrıca yapılmakta olan Akkuyu NGS’nin sahibi Rosatom bir Rus santralıdır ve Akkuyu’da kullanılan VVER 1200 tipi Rus yapımı reaktörler ancak Rusya tarafından üretilen bir yakıt ile üretim yapabilirler. Bu yakıtın henüz dünyada bir alternatifi yoktur. Bu nedenle Akkuyu NGS çalışabilmesi için tamamen Rusya’dan gelecek yakıta bağlıdır. Yani dışa bağımlıdır” dedi.
Rusya’ya alım garantisi verildiğini hatırlatan Damar şu ifadeleri kullandı: “Bunun yanında Akkuyu NGS’nin ilk iki ünitesinin üretiminin yüzde 70’ine, diğer iki ünitesinin de üretiminin yüzde 30’una alım ortalama kilovatsaatini 12,35 dolar sent, en yüksek kilovatsaatini 15,38 dolar sent alım garantisi verilmiştir. Üretimin geri kalanı ise piyasa fiyatları ile EÜAŞ tarafından satın alınacaktır. Yani Rus şirketi nükleer santralının tüm üretimini 15 yıl boyunca şimdiden satmıştır ve elde edeceği geliri istediği şekilde yurt dışına götürme hakkına sahiptir. Yani Türkiye açısından durum 15 yıl boyunca Türkiye’de kurulu bir Rus santralından ABD doları ödeyerek elektrik satın alınması (ithal edilmesi) şeklindedir. Bu durum da dışa bağımlılığı katmerli hale getirmektedir.”
***
Kurulu güç ihtiyaçtan fazla
Nükleer santralların enerji sorununa çözüm olmayacağını ve krizi daha da katmerleştireceğini belirten Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, “Şuan Türkiye’nin mevcut kurulu alt yapısı, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılıyor. 2021 yılında Türkiye elektrik sisteminde en yüksek anlık puant (tepe) güç 04 Ağustos 2021 tarihinde 56 bin 304,19 MW olarak tespit edilmiştir. 2021 yılı Kasım Ayı itibarı ile Türkiye kurulu gücü 99 bin megawat. Yani 42.7 bin megawat ani yedek güç mevcuttur. İhtiyaç olan en yüksek gücün yüzde 75’i kadar yedek güç mevcuttur. Uluslararası uygun bulunan ani yedek güç oranı yüzde 15-30 arasındadır. Türkiye’de elektrik üretim tesislerinde ortalama çalışma oranları uluslararası kriterlere göre çok düşük kalmaktadır. Akkuyu dahil olmak üzere, yapımı halen devam eden elektrik üretim santralları toplam kapasitesi yaklaşık 19 bin megavat. Bu veriler ışığında Türkiye’nin nükleer santral gibi enerji krizini derinleştirecek, dışa bağımlılığı artıracak bir projelere ihtiyacı yok. Nükleer, Türkiye’nin enerji ihtiyacının çözümü değil, mevcut sorunun katmerleşmesi demektir” ifadelerini kullandı.
Mehmet Özdağ - Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi
Yenilenebilir enerjinin çözüm olacağına dikkat çeken Özdağ şöyle konuştu: “Türkiye’deki enerji krizinin, pahalı olmasının nedeni özelleştirme politikaları ve ithal kaynaklara mecbur edilmesi. Nükleer santrallar bu sorunları daha da büyütecektir. Türkiye’de enerjiye yönelik atılması gereken adımlar şöyle: Mecbur kurulu gücünün doğru işletilmesi, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek. Tüm bunları yaptığınızda doğaya zarar veren, felakete davet çıkaran hiçbir santrala ihtiyaç yoktur. Yenilenebilir doğa dostu projelerle Türkiye’nin tüm ihtiyacı karşılanabilir..”
***
Nükleerden kaçış hızlandı
32 ülkede faaliyette 413 nükleer reaktör bulunuyor. 1997 yılında küresel elektrik talebinin yüzde 17’sini oluşturan nükleer santralların payı 10.1’e düştü. Birçok ülkede nükleerden kaçış hızlandı.
•Almanya: Hızlı bir nükleerden çıkış planı hazırlayarak, 17 nükleer reaktörden günümüze kadar 11’ini kapattı. Kalan altı reaktör de 2023 yılına kadar kapatılacak.
•Fransa: Fukuşima, nükleer enerjinin kalesi kabul edilen ülkelerde bile tartışma başlattı. Fransa tarihte ilk kez nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payının azaltılması için karar aldı. 2035 yılına kadar 14 nükleer reaktörünü kapatacak Fransa, nükleer santralların elektrik üretimindeki payını yüzde 80’lerden yüzde 50’ye indirme kararı aldı.
•İsviçre: Yeni nükleer santral yapmaktan vazgeçip mevcutları kapatma kararı aldı.
•İtalya: Yapılan nükleere geri dönüş referandumu ‘hayır’la sonuçlandı.
•Güney Kore: Kendi nükleer enerji teknolojisini geliştirmiş bir ülke de nükleerden uzaklaştı. 2030’a kadar mevcut 25 rektörden 11’ini kapatmayı planlıyor ve nükleer enerjiden çıkış kararı aldı.