Ret kararı verilen Sinop Nükleer Santral davası Danıştay’a taşındı. Dava dilekçesinde, itirazların bilirkişi raporunda da yer aldığına dikkat çekildi. Ayrıca ret kararı veren hâkimler HSK’ye şikâyet edilecek.

Nükleer, Danıştay’a taşındı

Umut Can FIRTINA

Sinop Nükleer Güç Santralı’nın çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporuna karşı açılan davanın iptal kararı Danıştay’a taşındı. Danıştay 6’ncı Dairesi’ne iletilen temyiz dilekçesinde, ÇED olumlu raporuna karşı açılan dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunun tespitlerine dikkat çekildi.

Birçok yurttaş ve demokratik kitle örgütü tarafından Danıştay’a iletilen dilekçede “Türkiye’de şu ana kadar bir ÇED davasına sunulan en kapsamlı bilirkişi raporundaki değerlendirmeleri yok sayarak davamızın reddine karar vermiştir. Bilirkişi heyetinin raporunda, ÇED raporu ile ilgili 276 iptal gerekçesi ve eksiklik ortaya konulmuştur” ifadeleri dikkat çekti.

Sinop NGS projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2019 yılında ÇED olumlu kararı verildi. Bu karara itiraz eden Nükleer Karşıtı Platformu (NKP) bileşenleri ile çok sayıda demokratik kitle örgütü karara karşı dava açtı. Mahkeme bilirkişi heyeti incelemesine karar verdi. 15kişilik bilirkişi heyeti, geçtiğimiz haziran ayında yaptığı incelemelerin ardından aralık ayında mahkemeye inceleme raporunu sundu. Raporda ÇED dosyasındaki eksiklere ve Türk Devleti’nin nükleer atıklara ilişkin bir çözüm üretemediğine dikkat çekildi. Raporda yer seçiminin hatalı olduğu, herhangi bir kaza durumunda tahliye işleminin çok zor olduğu belirtildi.

Bilirkişi raporunun mahkemeye sunulmasının ardından karar duruşması 28 Mart günü Samsun 3. İdare Mahkemesi’nde görüldü. Bilirkişi raporunu hatırlatan avukatlar, itirazlarını yineleyerek ÇED kararının iptal edilmesini istedi. 10 gün sonra kararını açıklayan mahkeme ret kararı verdi. Ret kararının ardından davacılar, kararın iptali için Danıştay’a başvurdu.

BİLİRKİŞİLERİ DİNLEMİYOR

Kararın iptali için sunulan nedenlerde, bilirkişi raporunda en ayrıntılı değerlendirmelerden birinin flora, fauna ve korunan alanlarla ilgili bölümde yapıldığı belirtilerek “Bilirkişiler açık ve net şekilde bu alanda nükleer santral yapılmasının mümkün olmadığını dile getirdiler. Bu tespitlerle birlikte santral için yer seçiminin yanlış olduğu ortaya konulduktan sonra mahkeme heyetinin bilirkişi raporunun diğer bölümlerinden ayıklayacakları cümlelerle davanın reddi gerekçesi yaratmalarının hem bilimsel hem de hukuksal açıdan kabul edilebilir bir yanı yok” denildi.

Dilekçede radyoaktif atıklar sorununun çözülemeyeceği bilindiği için ÇED raporunda bilinçli olarak atlandığının altı çizilerek “Atık konusunun atlanarak bir nükleer santral ÇED raporunun hazırlanması raporu sakatladığından, hukuken kabul edilebilir değil” denildi.

ÇED’SİZ NÜKLEER SANTRAL

Davanın avukatlarından Mehmet Horuş, bilirkişi raporundaki net tespitlere rağmen davanın reddedilmesinin, Sinop’ta ÇED’siz nükleer santral yapılması anlamına geldiğini ifade ederek “Bu duruma ne Sinopluların ne de nükleer karşıtlarının izin vermesi beklenemez. Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunuldu. Danıştay’ın ÇED davalarındaki kendi içtihatlarına göre bu davada bir an önce yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekiyor” diye konuştu.

HÂKİMLER ŞİKÂYET EDİLECEK

Dilekçede, Samsun 3.İdare Mahkemesi’nin davalılardan da ileri giderek bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere karşı açıkça taraflı yorumlar yaptığı belirtilerek “Mahkeme üyelerinin açıkça hukuka aykırı ve kasıtlı değerlendirmelerle hareket etmeleri nedeniyle tarafımızdan Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikâyet başvurusu yapılacaktır” denildi.

NÜKLEER ÇÖZÜM DEĞİL RİSK

Öte yandan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) son aylarda enerji kaynaklarındaki fiyat artışlarıyla ortaya çıkan enerji krizine karşı, nükleer enerjinin çözüm olarak sunulması konusunda açıklama yaptı. “Nükleer çözüm değil risk” başlığıyla yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Avrupa ülkelerinde nükleer santralların kapatılmalarının ertelenmesi tartışmaları, büyük ölçüde Rusya`ya bağımlı oldukları doğalgazın payının sınırlandırılması fikri etrafında şekillenmekte. Oysa ülkemizde yapımı süren nükleer santral zaten bütünüyle Rusya`ya bağımlıdır. Rusya`ya olan petrol, doğalgaz ve ithal kömür bağımlılığımızın yanına nükleerin de eklenmesi, arz güvenliğinin yanında ülke güvenliği için de risk yaratacak.”