Hiroşima’ya atılan atom bombasının etkileri bugün dahi görülmeye devam ederken dünyada nükleer silahlanma yarışı dehşet boyutlarda. ABD, Rusya ve Çin bu yarışta birbirlerini geçmeye çalışıyor.

Nükleer dehşeti

ABD’nin 6 Ağustos 1945’te Hiroşima kentine atom bombası atmasının 76’ncı yıldönümü dehşetle anılıyor. 9 Ağustos ise Nagazaki’ye atılan atom bombasının yıldönümü olarak anılacak. 1945 yılı yazında, ABD kuvvetleri bu iki kente atom bombası atarak 200 bini aşkın insanın hayatına mal oldu. Hayatta kalan insanların çoğu bombaların radyasyonuna maruz kaldığı için bugün hâlâ bir dizi sağlık sorunu yaşıyor.

Japonya için 6 Ağustos ve 9 Ağustos, gelecek nesillerin nükleer silah kullanımına bir daha asla tanık olmayacağı bir dünya için dileklerini tazelediği günlerdir. Zaman geçtikçe nükleer silahlara karşı korku azalırken yeni nesil ise atom bombalarının dehşetli anılarını anımsatmak istiyor. Hiroşima kentindeki Motomachi Lisesi öğrencileri, 1945’te atom bombalı saldırılardan kurtulanlarla röportaj yapıyor ve onların referanslarından esinlenerek hayali manzaralar çiziyor.
Bu öğrencilerden biri olan Monami Tanabe, çizdiği Hiroşima resmi için, “Çocuklara babalarının ölümüne yas tutacak zamanın bile verilmediği bu savaşın adaletsizliğini canlandırmak istedim” diyor. 17 yaşındaki Tanabe, Hiroşima’yı yaşayan 88 yaşındaki Kasaoka’nın paylaştığı deneyimlerden esinlenerek, sanat eseri aracılığıyla, uzak geçmişten gelen olayları bugün insanlara görünür kılmayı başardı. Resim, Hiroşima Barış Anıtı Müzesi’ne bağışlanacak.

NÜKLEER SİLAH YARIŞI

Atom bombasından kurtulanların çetin deneyimlerini gelecek nesillere aktarmaya yönelik bu çabaların yanı sıra aynı zamanda dünyaya kasvetli bir manzara yayılıyor. Dünyadaki yaklaşık 13 bin nükleer savaş başlığının yüzde 90’ına birlikte sahip olan ABD ve Rusya, Çin’in de dahil olduğu nükleer silahlanma yarışında birbirlerini geçmek için çabalıyor. Kuzey Kore ise nükleer kulübe yeni girdi ve İran, İsrail ile rekabet halinde nükleer geliştirme programlarını ilerletiyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) Silahsızlanma İşlerinden Sorumlu Yüksek Temsilcisi Izumi Nakamitsu, “Nükleer silahların oluşturduğu risk 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı” açıklaması yaptı. Şu anda karşı karşıya olduğumuz krizin ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki silahlanma yarışının yoğunlaştığı 1980’lerden bu yana bir ilk olduğunu söyleyebiliriz.

MİLYONLARCA ÖLÜM

Günümüzde olası bir nükleer savaşın sonuçlarına ilişkin kimi araştırmalar yapıldı. Örneğin, Colorado Üniversitesi’nden ve diğer kurumlardan bir grup bilim insanı, Hindistan ve Pakistan’ın nükleer savaşa girmesi durumunda olası etkilerin ne olacağını hesapladı. Çünkü iki komşu nükleer güç, uzun süredir bir sınır anlaşmazlığıyla karşı karşıya. Bu senaryoya göre, kentsel alanlara yapılacak büyük bir nükleer saldırı 10 milyonlarca insanın ölümüne neden olacak. Ayrıca küresel ortalama sıcaklık 1,8 santigrat derece düşecek ve belirli türlerdeki tahıl mahsullerinin üretim hacimleri neredeyse yüzde 20 oranında azalarak kıtlığa neden olacak. Nükleer silahları olan ülkeler arasında bölgesel bir çatışma olsa bile bu savaşın sonuçları tüm dünyayı etkileyecek. Dünya ekonomisi de büyük bir çalkantıya sürüklenecek.

ABD Başkanı Joe Biden, bu yıl 16 Temmuz’u “Ulusal Atom Gazileri Günü” ilan etti. 16 Temmuz 1945’te, daha çok “Trinity” kod adıyla bilinen dünyanın ilk atom bombası deneyi yapılmıştı. O zamandan beri, 200 binden fazla Amerikan askerinin katılımıyla toplam 200’den fazla atmosferik nükleer test gerçekleştirildi. Birçok asker yaşadıklarını ailelerine bile anlatamadan öldü. ABD’de bu nükleer testlerde yer alan gaziler için 1990’da kabul edilen bir tazminat sisteminin ise 2022 yılının yazında ortadan kaldırılması planlanıyor.

ANLAŞMANIN ÖNEMİ

İster yurttaşlar isterse devletler tarafından yapılsın istikrarlı çabalar bir fark yaratabilir. Dünyayı nükleer silahların olmadığı bir hale getirmek için daha geniş faaliyetler yürütmek önemli. Yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yasaklanmasına İlişkin Anlaşma’nın önemini bir kez daha kabul etmek gerekiyor. Anlaşma, nükleer silahların kaldırılmasını uluslararası bir norm olarak savunuyor. Ancak nükleer güçler ve ulusal güvenliği ABD’nin nükleer planlarına bağlı olan Japonya, nükleer caydırıcılığa zarar vereceği bahanesiyle anlaşmaya sırt çevirdiler.

Nükleer silahlara karşı olan bu anlaşma bir başlangıç noktası olabilir ve Japonya’nın da bu idealleri paylaşacak bir duruş sergilemesi gerekmektedir. Bir nükleer savaş çıkarsa bize ve ailelerimize ne olacağını hayal edelim. Bu hayal bizi 76 yıl önceki nükleer saldırıların trajedisinin bir daha asla tekrarlanmamasına giden bir yola götürecektir.

Mainichi’den çeviren
BirGün Çeviri Kolektifi