TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündeme taşıdığı "Yüzde 50+1" açıklaması hakkında revizyon yapılabileceğini ancak başkanlık sisteminden dönüş olmadığını aktardı. Kurtulmuş, "Öyle zannediyorum ki, 'Tekrar parlamenter sisteme dönelim' talebi yakın vadede gündeme gelmeyecektir" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA
Numan Kurtulmuş: Revizyon yapılabilir ama başkanlık sisteminden dönüş yok
Fotoğraf: AA

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'nde uygulanan yüzde 50+1 uygulaması hakkında yaptığı değerlendirmede sistemde revizyon yapılabileceğini ancak başkanlık sisteminden dönüş olmadığını söyledi. 

Kurtulmuş, Endonezya ziyareti dönüşünde gazetecilere açıklamalarda bulundu.

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden geri dönüş yoktur" diyen Kurtulmuş, "Milletimiz üç seçimde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini onaylamış. Hem anayasada hem de iki kez Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini dile getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçerek bunu onaylamıştır. Zaten öyle zannediyorum ki, 'Tekrar parlamenter sisteme dönelim'  talebi yakın vadede gündeme gelmeyecektir' ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş'un şunları söyledi: 

"Şimdi aslında Türkiye'de esas itibarıyla değişen, Başbakanlık sistemidir. Yani Türkiye'de seçimler olur, ondan sonra başbakan, parlamentodaki çoğunluğuna göre belli oluyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle seçim akşamı, Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı da geçmiş dönemde başbakanın kullandığı yetkilerin hemen hemen tamamını kullanıyor. Bu anlamda başbakanlık sisteminden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kendi içerisinde, bu beş yıllık uygulamalar çerçevesinde revizyonlar yapılabilir. Tabii ki esas olan, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden geri dönüş yoktur. Milletimiz üç seçimde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini onaylamış. Hem anayasada hem de iki kez Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini dile getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçerek bunu onaylamıştır. Zaten öyle zannediyorum ki, 'Tekrar parlamenter sisteme dönelim' talebi yakın vadede gündeme gelmeyecektir.

YENİ ANAYASA MESAJI

Ama nihayetinde sisteme dair meseleleri tek tek konuşmak yerine; önümüzdeki dönemde yapmayı ümit ettiğimiz, bütün partilerden de olumlu katkı sağlamasını beklediğimiz, yeni anayasa çerçevesinde tartışılmasını daha doğru buluyorum. Aslolan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’nin geleceğinde sürdürülebilirliğinin ve etkinliğinin sağlanmasıdır. Türkiye'nin artık hakikaten 12 Eylül Anayasası’nın ruhundan, prangalarından kurtulması lazım. Bunun için de iyi niyetle, samimiyetle herkesin eteklerindeki taşı dökerek yeni anayasa sürecine katkıda bulunması gerekir.

Kurtulmuş, siyasi partilere gerçekleştirdiği ziyaretler hakkında sorulan bir soruya ise şu yanıtı verdi: 

"Partilerimizin çok farklı fikirleri olabilir, münakaşa edebilirler, uzlaşamayabilirler, çok derin tartışmalar içerisinde olabilirler. Ama siyasi partilerin hem ikili olarak hem çok taraflı olarak, meselelerini konuşabilecekleri gerçekten uygar ve olumlu zeminler oluşturulması lazım. Bunun için de esas çabamız, Meclis’te bu ortamın oluşturulabilmesi için iyi niyetli bir çabanın ortaya konulması… Doğru zemin ve doğru yöntemlerle konuları ele almak zorundayız. Burada da tabii ki nihayetinde anayasa çalışması öncelikle Meclis’in bir aritmetik meselesidir, yani bir aritmetiği bulmak durumundasınız. Ama bundan daha önemlisi partilerin anayasası olmaz, milletin anayasası olur. Yapacağımız anayasayı, milletin anayasası olacak şekilde, yani toplumun büyük çoğunluğunun kabul edeceği ittifakla, konsensüsle çıkarmamız lazım. Bunun için de partiler arasında iyi niyetli bir tartışma zeminin oluşmasına gayret sarf etmeliyiz. İnşallah başarabileceğimizi ümit ediyorum."

"KOALİSYON ALGISI İÇİNDE HAREKET EDİLMEDİ"

Kurtulmuş, basın mensuplarının dile getirdiği "Bahçeli yüzde 50+1’e ciddi bir şekilde sahip çıktı. Bu Cumhur İttifakı’nda bir sıkıntıya yol açabilecek bir süreci aralar mı?" sorusuna verdiği yanıtta  "Hayır açmaz. Başından itibaren Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ile MHP arasında ve özelikle Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bahçeli arasında karşılıklı saygıya dayalı fevkalade nitelikli bir diyaloğun sürdürüldüğünü görüyoruz. Bizim baştan beri söylediğimiz bir pazarlık ittifakı değil, bir ilke ittifakı olarak bugünlere geldi. Dolayısıyla bunu bir koalisyon, bir pazarlıkların ittifakı, bir al-ver meselesi olarak değil, Türkiye'nin milli meselelerinde, hemen hemen ana meselelerinin tamamına yakınında ortak fikirlere sahip olan iki farklı partinin ittifakı olarak görmemiz lazım" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş,  "Hiçbir zaman bir koalisyon tabiri kullanılmadı, hiçbir zaman bir koalisyon algısı, anlayışı içerisinde hareket edilmedi. Bu anlamda tabii ki iki farklı parti, tabii ki bazı konularda öncelikleri farklı olabilir. Ama sonuçta milli meselelerde bugüne kadar hep karşılıklı müzakerelerle görüşerek, konuşarak, mutabık kalınarak bu noktaya kadar gelindi. Ben bir sıkıntı, bir sorun olacağını zannetmiyorum" diye konuştu. 

CAN ATALAY SORUSUNA YANIT

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Can Atalay'ın tutukluluk durumu ve CHP'nin Meclis'teki eylemi hakkında da konuştu

Kurtulmuş, "Meclis kimsenin görev vereceği bir yer değildir. TBMM, milli iradenin tecelligâhı olarak 85 milyon milletimizin bütün siyasi farklılıklarının yansıtıldığı, yasaların çıkartıldığı, hatta anayasayı bile değiştirilebilme kudretine sahiptir. TBMM, kendi gündemine sahiptir. Kendi öncelikleri içerisinde nerede, ne zaman, ne adım atılacağını bilir" dedi. 

Kurtulmuş, CHP'nin Meclis'te sürdürdüğü eylem hakkında ise şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar Meclis’te daha önce de yaşanmış konulardır. Bizim arkadaşlardan beklentimiz, Meclis’te her türlü görüşü söylesinler. Ama Meclis, böyle sanki sokakta bir protesto eylemi yapar gibi oturma eylemlerinin yapılabileceği, pankartların açılarak sloganlarla birtakım gösterilerin yapılabileceği bir yer değildir. Meclis’te milletvekillerimiz olabildiğince özgür bir şekilde kendisine anayasanın vermiş olduğu kürsü masuniyetini de kullanarak her türlü konuşmayı yapabilir. Ama bu oturma eylemlerinin bir an evvel sonlandırılmasını ümit ederim. Bunun, bu eylemi yapan arkadaşlarımıza da bir katkısı, bir faydası olmayacağını düşünüyorum."