Demirel-Türkeş-Erbakan-Feyzioğlu’nun kuracağı I. Milliyetçi Cephe hükümetinin temelleri atılıyor. 18 Aralık

Demirel-Türkeş-Erbakan-Feyzioğlu’nun kuracağı I. Milliyetçi Cephe hükümetinin temelleri atılıyor.
18 Aralık 1974’te 12 Mart sonrasının ilk siyasi cinayeti işlenir.
Yıldız Mühendislik öğrencisi, İstanbul Yüksek Öğrenim Kültür Derneği Yönetim Kurulu üyesi Şahin Aydın, Beşiktaş’ta faşistler tarafından bıçaklanarak öldürülür.
Ocak 1975’e gelindiği günlerde, önce Ankara’da Ticaret Turizm Öğretmen Okulu öğrencisi Veli Yıldırım dövülerek hayatını kaybeder, 24 Ocak 1975 günü ise Vatan Mühendislik ve Mimarlık öğrencilerinin üzerine yaylım ateşi açan faşistler aynı okul öğrencisi Kerim Yaman’ı katlederler.
Çatlıların, Ağca’ların barındığı yurt olan Edirnekapı Yurdu’nda yuvalanan ülkücülerden İbrahim Halil Öztürk, Hasan Külüng, Ülkü Ocakları Şube Başkanı Ahmet Acar (“Sarı” lakaplı) cinayet failli olarak tutuklanırlarsa da olay faili meçhul olarak kalır.
Aynı olayda, 20 yıl sonra bu ülkede İçişleri ve daha sonra değişik bakanlıklar yapacak olan Murat Başesgioğlu da vardır. Faşist arkadaşları olayda yanlışlıkla yaralarlar, önemli Türk büyüklerinden Murat Başesgioğlu’nu.
Hukuk Fakültesi öğrencisi “Kastamonulu Ülkücü Murat” o gün Vatan Caddesi’ndeki Vatan Mühendislik’in önündedir!
Tutuklananlar sonraları serbest bırakılırlar ve olay faili meçhul olarak kalır.
Faili meçhul cinayetlere kurban veren ailelerin platform oluşturdukları bugünlerde bir faili meçhulü daha hatırlatmak istedim.
Platform, parlamentoya gittiğinde bir de Türk büyüklerinden Murat Başesgioğlu’na uğrasa diyorum, bu faili meçhul cinayetin çözümüne bir katkıda! bulunsa hazret diyorum.
Evet, biz devam edelim isterseniz...
Toplumsal olaylarda öncünün belirleyici rolünün önemini de gösteren bir örnektir, iki gün sonra düzenlenecek olan Kerim Yaman’ın cenaze töreni.
25 Ocak 1975 sabahı 20-25 kişilik İYÖKD üyesi bir grup devrimci öğrenci İ.Ü. İktisat Fakültesi binasının önüne gelirler.
İktisat Fakültesi’nin hemen karşısında İ.Ü. merkez binaya bağlantılı tali bir yol ve demir parmaklıklı bir kapı vardır, kilitli.
Kilidi kıran öfkeli gençler yan yoldan sloganlarla rektörlüğe ulaşmaya çalışırlar.
Rektörlüğün önünde bir otobüs dolusu toplum polisi vardır.
25 kişilik grubu tam süzemeyen toplum polisi panikler ve çıkışa doğru kaçmaya başlar.
Bu küçük başarı gençleri biraz daha cesaretlendirir, toplum polisinin bırakıp kaçtığı  otobüsü boşa alıp merkez bina ana kapıya doğru itmeye başlarlar.
25 kişiden 250 kişilik ses çıkmaktadır:
“Kerim’in hesabı sorulacak!”
Toplum polisi otobüsü ana kapıya yan pozisyonda çekilir.
Giriş çıkış enterne edilmiştir.
İstanbul devrimci gençliğinin önderlerinden Bülent Uluer, megafonla otobüsün üzerinden Hürriyet Meydanı’na doğru haykırmaya başlar:
“Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz!”
Önceleri gelip geçen halk kitleleri umursamazlar olan biteni.
Haber çabuk yayılır İstanbul öğrenci gençliğine, en önce Beyazıt İktisat, Aksaray iktisat ve Sultanahmet iktisat, Kadırga, Denizli yurdu öğrencileri gelirler merkez bina işgaline, sonra Yıldız, Vatan Mühendislik ve görkemli bir toplulukla İTÜ öğrencileri gelirler merkez binaya arkadaşlarına destek vermeye.
Birkaç saat içinde 500’e ulaşmıştır sayıları.
Marşlar söylenmekte, saat 13.00 haberlerinde TRT merkez bina işgalini duyurmakta, ilk kez helikopter pam pam pam merkez bina semalarında dolaşmakta, olanı biteni anlamaya çalışmaktadır.
Öğleden sonra pazarlıklar başlamıştır.
İstanbul Emniyeti, “kanunsuz işgalden”  öğrencileri vazgeçirmek ister.
Ama pazarlık sürecinde gençler akın  akın merkez binaya gelmekte, her gelen grup devrimci öğrencilerin elini güçlendirmektedir.
Pazarlık sürmekte, marşlar söylenmekte, akşam olmaktadır.
Pazarlık sonucu güvenlik güçleri değil gençlere ikna etmek, aksine onların taleplerini yerine getirecektir.
Devrimci öğrenciler, katledilen arkadaşlarının naaşını merkez binaya istemektedir.
Akşam saatlerine Kerim Yaman’ın cenazesi merkez binaya getirilir, Türk bayrağına sarılı tabut, Hukuk Fakültesi anfilerine giden büyük koridorda katafalka konur.
Forumlar, sloganlar, ağıtlar, 10.000 öğrenci ile sabahın ilk ışıkları karşılanır.
Manisa’dan perişan halde Kerim’in işçi olan ailesi gelmiştir, oğullarının yanına.
İşçiler, öğretmenler, memurlar; artık kitleleri merkez bina almamaktadır.
Kerim Yaman’ın cenaze korteji Sirkeci arabalı vapur iskelesine yürüyüşe geçtiği an istatistikler 50.000 rakamını göstermektedir insan kalabalığı olarak.
Hürriyet Meydanı, Hürriyet Meydanı’nın parke taşları; Mahmut Şevket Paşa suikastından Denizler’in eylemlerine, 16 Mart 1978 katliamına kadar nelere şahitlik etmiştir.
Kerim’in naaşı Sirkeci’ye vardığında kitlelerin merkez binayı daha boşaltmaya devam ettiğini yazar, 26 Ocak 75 tarihli İstanbul gazeteleri.
Arabalı vapura bindirilen Kerim Yaman’ın cenazesi ağır ağır Marmara’ya açılırken vapurun acı acı çalan sireni geride gözleri yaşlı ama yürekleri faşizme karşı mücadele azmi ile dolu on binler bırakır.
“Beyazıt’ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden;
Ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını, yıktı şahmeranın mağarasını.”