Zorunlu Rus/komünizm düşmanlığı faslını geçersek, Ocean’s 8’in erkek rollerini kadınlara vermek dışında bir orijinalliği olmadığını söyleyebilirim

Ocean’s 8: Zenginin malı, züğürdün becerisi

Son yıllarda Hollywood gişe filmlerinde en çok merak ettiğim tek şey, Ruslara ve komünizme nasıl hakaret edildiği oluyor. Bazen ayaklarım sinemaya doğru geri geri giderken kendimi bakalım bu sefer nasıl bir saldırı tasarlamışlar sorusuyla gaza getiriyorum. Jennifer Lawrence, Jeremy Irons ve Charlotte Rampling’li Kızıl Serçe (Red Sparrow) dudak uçurtan ırkçılığı ve anti-komünizmiyle aşılamayan bir ilkellikle dipte durmayı sürdürüyor. Geçen haftanın Jurassic Park filmi ise Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası karşısındaki zaferini bakteri yüklü sıçanların Almanların üzerine salınmasına bağlayarak, anti-komünistlikte yeni bir kapı açmıştı. Filmdeki aygır suratlı Rus işadamı ise pek klişeydi.

Bu haftanın Ocean’s 8’i ise şu ırkçı savda bulunuyor: Rusların hepsi hacker’dır! Ruslar sizin mahremiyetinize özelinize saygı göstermez diyerek, herhalde komünizmde her şeyin ve herkesin izlendiği fikrine de gönderme yapılıyor; son seçimlerde Rus müdahalesi iddiası vs de akla geliyor tabii. Rusya artık kapitalist olsa da ABD’nin hâlâ düşmanı olduğu için, komünizmle Rusluğu harmanlamakta bir sorun görülmüyor.

Zorunlu Rus/komünizm düşmanlığı faslını geçersek, Ocean’s 8’in erkek rollerini kadınlara vermek dışında bir orijinalliği olmadığını, Ocean’s 11 ile Steven Soderbergh’in yeniden piyasaya sürdüğü diziye taze bir nefes getirmediğini söyleyebilirim. İnsanların hırsızlara, soyulan kendileri olmadıkça sempati duydukları söylenebilir. Geçenlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın eski bir videosuna rastladım. “Fakir, çalmasını iyi beceremeği için fakirdir!” diyen bir tanıdığına “El hak doğrudur” diyordu Erdoğan ve devam ediyordu “bordro mahkûmu nasıl çalsın?”

Erdoğan’ın öncülü Turgut Özal “benim memurum işini bilir” demişti demesine ama birçok bordro mahkûmu fantezilerini hayata geçiremiyordu anlaşılan. Eşitsiz ve adaletsiz sistemlerde Robin Hood’dan Bonnie & Clyde’a hırsızlar kahramanlaşabiliyordu bile. Daha da fazla didaktikleşmek en son istediğim şey, bu diskuru da burada noktalayayım.

Kısacası, kurumsal hırsızlık karşısında (banka, şirket, devlet vs) bireyin kendini tehlikeye atarak bu devlerden bir şeyler tırtıklamasına seviniyoruz. Hem tırtıklanana gıcık olduğumuz için, hem kendi köşeyi dönme fantazilerimiz gıdıklandığı için. Ocean’s 8’te de öyle oluyor. Çeşitli etnisitelerden 8 kadın Beyaz olan ikisinin liderliğinde biraraya geliyor ve değerli bir kolyeyi çalıyor. Bu etnisiteler için de elbette Rus yok! Filmin hikâyesi enteresan değil, gerilim desen hak getire, aşk meşk de yok. Anne Hathaway, Rihanna, Cate Blanchett gibi ünlüleri izleyeceğim diye heyecanlanmaya da gerek yok. Film ilginç olmayınca oyuncuları seyretmenin de bir heyecanı olmuyor. Biraz Sandra Bullock’ın karakterinde renk var, o kadar. Başka işiniz yoksa, zengin olma fantezileri kurmak için gidilebilir.