ODTÜ Savunulmalıdır Platformu’ndan öğrenciler, ODTÜ’yü BirGün Pazar’a yazdı.

ODTÜ evimiz; evimize saldırıyorlar

Hazırlayan: Göksu Cengiz

ODTÜ’nün hedefe konması yeni değil ancak bu iktidar döneminde daha özel bir ilginin olduğu da muhakkak. ODTÜ, üzerinde iktidar adına gezen binlerce göz tarafından, her fırsatta hedefe konulup, ‘fetih çağrılarının’ yapıldığı bir ‘düşman alanı’ olarak görülüyor.

Bu büyük nefretin ardında, ODTÜ’nün iktidara teslim olmayan ülkenin ilerici birikiminin hem tarihsel hem de güncel sembolü olması var. ODTÜ’nün de sindirilmesi mümkün olursa yok edilmesi isteniyor! ODTÜ Mezuniyet töreni ardından yaşananlarda bunu bir kez daha gördük. ODTÜ öğrencilere operasyon aslında o sabah değil, mezuniyet töreninden saatler sonra işte bu hınç dolu güruh tarafından başlatıldı. Tehdit, operasyon ve tutuklamaların ardından başlayan bu sürece ilişkin olarak ODTÜ Savunulmalıdır Platformu’ndan öğrenciler, ODTÜ’yü BirGün Pazar’a yazdı.

Bozkırı yeşertmeye devam edeceğiz

odtu-evimiz-evimize-saldiriyorlar-487141-1.
Özgür Gür ODTÜ ÖTK Başkanı
Kimi için solun kalesi, kimine özgürlük kaynağı, doğanın, bilimin - teknolojinin yuvası ama bir yandan ODTÜ’yü fethedilecek bir kale olarak görenler içinse olayların, protestoların - eylemlerin, karışıklığın, “terör” nün merkezi.
Aslında bozkırı yeşertenlerin, ağacına dokunulduğunda canına dokunulmuş gibi hissedenlerin, emeğin değerini ve gücünü bilenlerin, eleştirmeyi - sorgulamayı ilke edenlerin biricik evi ODTÜ.

Günlerdir binlerce tweet ile, hedef gösterme haberlerle saldırı altında olan okulda öğrencilerin şaşkınlığı ve haklı tepkisi görülmekte. “Ya kardeşim bu işte bir yanlışlık var” demenin suç olmasını kabullenemeyen, tek adam zihniyetiyle yönetim olmaz diyenlerin biz yanlış bir şey yapmıyoruz, en demokratik hakkımızı kullanıyoruz nidalarıyla dolu.
Kitlelerin biat etmesini sağlamanın en önemli noktası en dinamik en sorgulayanlar olan gençliğe ket vurmak. Üniversitelere yönelik saldırı ve ODTÜ’ye başlayan bu harekat da kanıtlar nitelikte. Halktaki umudu bitirdiklerine inananların en rahatsız olduğu olay hala ses çıkaranların olması. Bu yüzdendir ki ODTÜ saldırı altında. Sormak lazım bunca yıldır sözünü esirgememiş ODTÜ şimdi ne oldu da her ne derse mercek altına alınıyor?

Geçmişe bakınca gördüğümüz şanlı direnişler şimdi niye olmuyor diye merak ediyoruz. En azından ODTÜ özelinde hocası, öğrencisi, emekçisi, mezunu kenetlenmiş, birbirini üstten görmeyen birlikteliği fark ediyoruz. Üzücüdür ki şu anda böyle bir birlikteliği yakalayamıyoruz. Öğrenciler müdahalenin ilk hedefi oluyor ve de daha kendilerine sıra gelmeyenler bize dokunmayan yılan bin yaşasın diye görüyor bunları.

Biliyoruz ki daha kötü günler göreceğiz. Adeta nefesimiz kesiliyor gibi olacak. Ancak çevreme baktığımda şunu fark ediyorum. Yuvasını bırakmak niyetinde olmayanlar var. Yol, medeniyet diyerek aslında rant için kesilen ağaçlarımız sonrasında da umutsuzluğa saplanıp karalar bağlamadık. Yine de bozkırı yeşertmeye devam edeceğiz dedik. Fidanlar ekerken aynı zamanda umudu ektiğimize, yeşerttiğimize inandık.

Kötülükleriyle kapımıza geldikleri şu zamanda bizler yine iyiyle mücadele edeceğiz aslında. Mezuniyette de ODTÜ savunulmalıdır diyoruz ve bunu derken bir toprak parçasını kast etmiyoruz. Özgür düşünceyi, bilimsel ve laik eğitimi, emeğin mücadelesini, kadın ve lgbti+’ların ötekileştirilmediği eşitliği savunuyor, herkesi yaşamı savunmaya , ODTÜ’yü savunmaya çağırıyoruz! ODTÜ savunulmalıdır!

Tek seçenek mücadele
odtu-evimiz-evimize-saldiriyorlar-487142-1.
Ekin Yoldaş Kalı
ODTÜ 2018 Mezuniyet Töreni ve geleneksel mezuniyet yürüyüşü sırasında atanan rektörün protestosu bu yıl iktidarın yargı ve kolluk güçlerini kullanarak yarattığı baskı, gözaltı ve tutuklamalarla biliniyor. Fakat gerçekleşen linç kampanyası birkaç ‘sağa-sola’ çekilebilecek pankart seçilerek gerçekleştirildi. Mezuniyette pankartları hassasiyetle izleyen biri olarak şunu söyleyebilirim; pankartlar da en çok öne çıkan şey çocuk istismarları ve ölümleri, ülkenin ekonomik ve sosyal durumundan kaynaklı duyulan gelecek kaygısıydı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir, hedefe konulan yalnızca ODTÜ değildir. Tüm bu yaşananlar ‘tek adam’a dayalı bir sermaye hükümeti ile kurulmak istenen faşist ve gerici politik rejimin emareleridir. ODTÜ’de üniversite yönetimi ise bir baskı aygıtına dönüştürülmüş ve iktidarın eli gibi hareket eder haldedir.

Üniversiteler hedef tahtasında
ODTÜ’ye yöneltilen bu saldırının amacı; üniversitelerden özgür ve bilimsel düşüncenin, demokratik bir yapının kırıntısını dahi bırakmamak, iktidarın politikalarıyla tam bir uyum içerisinde ve doğrudan sermayenin çıkarına entegre tesisler kurmaktadır. ODTÜ’nün burada arz ettiği önem, gençlik mücadelesinin en önemli hareket merkezlerinden birisi olması, tüm baskılara rağmen belli bir ölçüde muhalefet edebilmesidir. Neredeyse 15 sene önceki bir davada ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen bir karikatürün ‘suç unsuru’ haline getirilmesinin nedeni budur.

Ne Yapmalı?
Süreç içerisinde gerçekleşen forumlar, eş zamanlı basın açıklaması gibi eylemler olumlu görüntüler ortaya koyuyor. ODTÜ öğrencisinin genel ruh halinde ise baskının okul içine polis sokulmasına kadar ilerlemesinden doğru öfke ve mücadele eğilimi görmek mümkün. Kuşkusuz, baskı artacaktır. Fakat ODTÜ’de var olan mücadele biçimlerinin bunu karşılamadığı ve ilerletilmesi gerektiği ortadadır. Fakültelerde, bölümlerde bir araya gelen öğrenciler mücadelenin yollarına kafa yorarak ve kalıcı birliktelikler kurarak bu puslu havayı elbette dağıtabilirler. ODTÜ’yü savunmak, üniversiteyi savunmaktır, gençliğin sürüklenmek istediği karanlığın ve biat kültürünün önüne bir set çekmektir. Kalıcı birliktelikler kurarak mücadelenin ilerletilmesindeki ısrarın, iğne deliği kadar alan dahi bırakılsa baskıları bertaraf edeceğinden şüphe yoktur.

ODTÜ’yü savunmak memleketi savunmaktır

odtu-evimiz-evimize-saldiriyorlar-487143-1.
Umut Kurt
ODTÜ Mezuniyet Töreni, geleneksel pankart yürüyüşüyle, pek çoğumuz için geçen bir yılın özeti gibi olur. Bu senenin mezuniyet pankartlarında arasında en iç yakıcı olanları çocuk ölümleri ve istismarıyla ilgiliydi. Diğer pankartlarda ülkemizde ekonominin gidişatından, seçim gündemine kadar pek çok konu yer alıyordu. Mezuniyette en çok dikkat çeken olaysa arkadaşlarımızın atama rektör Verşan Kök’ü protesto etmek için iki pankart açması oldu. Rektörlüğün emriyle hareket eden güvenlik görevlilerinin, bu pankartları açan arkadaşlarımıza müdahalesi üzerine mezunlar ve aileler tepki göstererek protestoya dahil oldu. Mezuniyet akşamı ODTÜ, daha önce pek çok kez olduğu gibi, sosyal medyada iktidar yandaşları tarafından hedef gösterildi ve arkadaşlarımızın gözaltına alınmasına kadar varan bir saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılara karşı ODTÜ öğrencileri olarak “ODTÜ’DE VE ÜLKEDE TEK ADAMA BİAT ETMEYECEĞİZ” sloganıyla rektörlük binası önünde basın açıklaması çağrısında bulunduk. Ancak basın açıklaması, polisin kampüsümüzün merkezine kadar girmesi ve müdahale tehdidinde bulunmasıyla gerçekleştiremedik.
Üniversitemizde yaşanan bu olayların, iktidarın yıllardır akademiye ve üniversitelere dönük sistematik saldırılarının bir parçası olduğunu biliyoruz. Üniversiteleri, akademik özerkliğin olmadığı, iktidara biat eden ve onun politikalarını yeninden üreten yerlere çevirmeye çalışıyorlar. Atama rektörlerle, üniversite yönetimleri iktidarın maşası haline geliyor. Akademinin içini boşaltarak düşünen, sorgulayan, bilimsel bilgi üreten üniversitelilerin yerine sermayeye hizmet edecek eleman yetiştirmeyi amaçlıyorlar. Polisinden yargısına ellerindeki bütün baskı araçlarıyla saldırmalarının sebebi de; ODTÜ kültürünün, iktidarlarını dayandırdıkları karanlık zihniyete karşı büyük bir tehdit oluşturmasıdır. ODTÜ, tarihi boyunca dayanışmanın, birlikte üretmenin, özgür düşüncenin ve direnişin en güzel örneklerini vererek memleketin dört bir yanına umut olmayı başarmıştır. Bu yüzden de pek çok kez iktidarın hedef tahtasına oturtulan ODTÜ, baskı altına alınmaya, sindirilmeye ve temsil ettiği değerler dejenere edilmeye çalışılmıştır. Ancak üniversitesine sahip çıkmak için öğrencisinden akademisyenine, mezunundan emekçisine bir arada duran ODTÜ bileşenleri, her zaman olduğu gibi bugün de baskılar karşısında yılmadan mücadeleye devam ediyor. Polisin kampüsümüzü işgal etmesine karşı oluşan tepkimiz forumlarda üniversitemizi savunma mücadelesinin zeminlerine dönüşüyor. Engellenen basın açıklamamız fakülte fakülte okulun dört bir yanında yankı buluyor. ODTÜ bizim için sadece bir üniversite değil, bir kültürün ve geleneğin yuvası. Bu yüzden bizler için ODTÜ’yü savunmak özgürlüğü, bilimi ve geleceği savunmaktır. ODTÜ’yü savunmak, memleketi savunmaktır.