Diyanet’in IŞİD raporunda birbirinden çarpıcı ifadeler yer alıyor. Cihatçılar bir grup “aktivist Müslüman” olarak tanımlanırken, IŞİD ve benzeri örgütlere katılım bir öfke patlamasının sonucu olarak açıklanıyor

‘Öfkeli çocuklar’ ‘aktivist Müslüman’ oldu!’

Derviş Cemal

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı kırk sayfalık “DAİŞ’in Temel Felsefesi ve Dini Referansları Raporu”nda, Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD), “Ötekileştirilen gençlerin kurtuluş ideolojisi” olarak tanımlandı. Radikal İslamcı örgütün ABD işgalinin ardından ortaya çıktığına vurgu yapılırken, Şii yönetime tepkili Arap aşiretler, işsiz kalan Sünni subaylar ile Nakşibendi tarikatı tarafından desteklendiğine dikkat çekildi.

Katılımın nedeni öfke
Raporda en ilginç bölümlerden bir tanesi ise IŞİD’in Musul işgali sırasında dönemin Dışişleri Bakanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “öfkeli Sünni gençler” tanımlamasına benzer bir tanımlamaya gidildi: “Avrupa başkentlerinin varoşlarında hudayinabit yetişen, kültürü aşağılanmış, kimliği reddedilmiş, İslamofobya nedeniyle kin ve nefret söylemlerinin muhatabı olmuş nesillerin içinden DAİŞ (IŞİD) ve benzeri örgütlere katılım oluyorsa bunun bir öfke patlaması ve intikam histerisi olduğu düşünülebilir.”

Aktivist Müslümanlar
Radikal İslamcı örgüt ve militanların İslam’ın özüne zarar verdiğinin vurgulandığı raporda, cihatçılar “aktivist Müslüman” olarak tanımlanıyor: “Ne yazık ki bugün birtakım manipülasyonlarla, yanlış bilgilenme ve sapkın yorumlama stratejileriyle ortaya çıkan ve muazzam İslam’ın din ve medeniyet mirasını çarçur etmeyi göze almış bir grup sözüm ona ‘aktivist Müslüman’ yegâne Müslüman olma ve İslam’a sadık olma iddiasıyla İslam’ı bütün bir yeryüzü sathında gözden düşürmeye çalışmaktadır.”
Örgütün hızla yayılmasında ABD’nin 11 Eylül saldırısının ardından Irak’ta uyguladığı, alt kimlikleri, dini inanç gruplarını göz ardı eden ayrımcı politikaların büyük etken olduğunun belirtildiği raporda, “Arap Baharı olarak isimlendirilen dönemde Batılı ülkelerin bu ülkelerde takındığı tavırları özellikle de Suriye iç savaşındaki tutumları dünyanın her yerinde dini hassasiyetleri yüksek olan gençlerin, Batı’yı hedefe koyan DAİŞ’e sempati beslemelerinde önemli bir sebep olmuştur. Bu öfkeyle motive olan pek çok kişi öfkesini en rahat tepkiye dönüştürebileceği DAİŞ şemsiyesinin altına geçmekte tereddüt etmemiştir” denildi.

Nihilist cihatçılar
IŞİD gibi örgütlerin ‘hiççilik’ anlamındaki “nihilizm”in yansıması olduğunun belirtildiği raporda, “İslam’ı nihilizmin referans çerçevesine dönüştürme teşebbüsü, adam öldürmekten daha beter bir fitnedir” ifadeleri kullanıldı.

Ölü fikirleri ayıklamak
IŞİD ile mücadele yoluna da raporda detaylarıyla yer verilmiş: “DAİŞ benzeri oluşumlara zemin hazırlayan bataklıkları kurutmanın yolu Malik bin Nebi’nin tabiriyle ‘ölü fikirler’i ayıklamaktan geçiyor. İnsanı önceleyen, hikmeti, maslahatı ve makasıdı gözeten bir din dilini üretmeye ve yaygınlaştırmaya çalışmak bir çözüm yolu olabilir. ‘Ölü fikirler’, dışarıdan empoze edilen ‘öldürücü fikirlerden’ daha tehlikelidir. Çünkü ‘ölü fikirler’ bağışıklık sistemini çökertir ve savunmaları devre dışı bırakır, oysa ‘öldürücü fikirlere’ karşı bünyenin belli bir direnci ve silahları vardır.” Raporda ayrıca 2014 yılında dünyanın 80’den fazla ülkesinden binlerce yabancı savaşçının IŞİD’e katıldığı ifade edilirken, halihazırda IŞİD’in Suriye’de 50 bin, Irak’ta ise 30 bin civarında militanının bulunduğunun tahmin edildiğine dikkat çekildi.