Hayat pahalılığı burs ve kredilerin yetersizliği nedeniyle öğrencilerin birçoğu çalışmak zorunda kalıyor. Bu durumda olan öğrenciler deneyimlerini BirGün’e yazdı. Öğrenciler geleceklerinden endişeli

Öğrenciler işçileşiyor

Ezgi Takçı

Üniversitede okumak bunun yanında da masrafları karşılamak için çalışmak zorunda kalıyoruz. Kendimi geliştirmek için gitmem gereken kurslar ve sürekli almam gereken kitaplar var. Ayrıca sürekli giderlerin olduğu bir hal var, bu yüzden de çalışmam gerekiyor. Bu sebeple birçok yerde part-time işlerde çalıştım, hâlâ da çalışmaya devam ediyorum. Okuldan artan zamanlarımda sürekli çalışıyorum. Bu da aynı zamanda zihinsel bir yorgunluğa da neden oluyor. Sınavlara çalışmamı dahi engelleyebiliyor. Ancak bugünkü koşullarda buna mecburum.

Devletten aldığımız burs ya da kredi tabii ki yetersiz kalıyor. Ekonominin durumu zaten ortada. Her şey sürekli pahalanıyor. Ev kirasından aldığımız yiyeceklere kadar… Bu da bizi oldukça zorluyor. Zaten paranın çoğu ya yurt ya da kira parasına gidiyor, geriye bir şey kalmıyor. Bunun yanında ek masraflarımız oluyor. Bu da bizi öğrencilikten uzaklaştırıyor. Adeta hem işçi hem öğrenciyiz. Halbuki bir üniversite öğrencisinin kendine ayıracak zamanı olmalı. Benim neredeyse hiç zamanım kalmıyor. Birçok arkadaşım da bunları yaşıyor. Derslere giriyorlar alelacele sonra işe koşturuyorlar ve maalesef ki buna mecburuz. Ne bir tiyatroya gidebiliyoruz ne de sinemaya. Arkadaşlarımızla bir etkinliğe katılmak gibi şeyler yok hayatımızda.

OKULA YABANCILAŞIYORUZ

Okula geldiğim günler izinliyim. Fakat o zaman da akşama kadar okuldayım ve sonrasında yorgunluk oluyor tabii. Bu yüzden de ders takibi yapmakta zorluk çekiyorum. Bu da başka bir yük alıyor. Sınavlara hazırlanmayı geçtim derslerden bile bazen haberimiz olmuyor. Hem çalışmak hem okumak bizi okuldan uzaklaştırıyor. Adeta okula yabancılaşıyoruz.

Sosyal çevre diye bir şey pek kalmıyor zaten. Dediğim gibi okul dışında hep işteyim. Ne bir etkinliğe katılabiliyorum ne de arkadaşlarımla rahatça görüşebiliyorum. Bu da yalnızlaşmanıza neden oluyor. Bütün sebepler bizi üzüyor. Bence öğrencinin hem geçinebileceği hem de sosyal faaliyetlere katılabileceği kadar ödenek alabilmesi lazım. Yoksa bu gidişle bütün öğrenciler işçileşecek.

Sosyoloji öğrencisi Serhat Geliş ise;

Sosyoloji okuyorum. Üniversitede, derslerim çok yoğun ama devam zorunluluğum yok . Ailem işçi ailesi yedi kuşak.

Haftanın dört-beş günü de çalışıyorum, üç senedir okuyorum ama daha beş sene okurum gibi geliyor. Okulu memlekette okusam dahi başka bir işte çalışmalıyım. Dört arkadaş kalıyoruz evde ama çok görüşebildiğimiz söylenemez, hepsi aralıklarla çalışıyor. Bir restoranda komiydim, şimdi haftanın dört günü part-time bir barda çalışıyorum. Okuldan birkaç arkadaşım var bazen görüşürüm onlarla ama daha fazlası olmuyor, işten erken çıkarsam falan arada eğlenecek vakit de olursa eğleniyorum. Lise de kemana merak salmıştım müzik hocam sayesinde ama şimdi okul, çalışma derken ilgilenmeye zaman kalmıyor. Dizi film seyretmek bile bazen lüks haline gelebiliyor. İnsanı en çok geleceği göremiyor olmak, bugün bu kadar verdiği emeğin boşa gideceğini düşünüyor olmak yoruyor.