5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’ne yaklaşırken eğitimciler mutsuz. Öğretmenin yerinin öğrencisinin yanı olduğunu vurgulayan eğitimciler 5 Ekim’e buruk gireceklerini ifade etti.

Öğretmenlerin yeri öğrencisinin yanıdır

MERAL DANYILDIZ

Cumartesi, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Ancak 5 Ekim’leri öğrencilerinden ayrı; inşaat, fabrika ve farklı iş sahalarında çalışarak geçiren yüz binlerce öğretmen var. Eğitimcilere şiddetin önünün açıldığı, yaklaşık yarım milyon öğretmenin atama beklediği bu dönemde mesleğin itibarı yerle bir edildi. 50’ye yakın ataması yapılmayan öğretmen intihar etti. Birçok öğretmen de başka işlerde çalışırken iş cinayeti sonucunda hayatını kaybetti. Öte yandan yalnızca öğrencileriyle bir arada olmak umuduyla güvencesiz çalıştırılmaya ‘evet’ diyen 100 bini aşkın sözleşmeli öğretmen mevcut.

Bütün bunların yanında OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri’yle (KHK) 50 bine yakın öğretmen de öğrencilerinden ayrı bırakıldı. FETÖ’nün darbe girişimi bahane edilerek bu örgütle ömrü boyunca yan yana gelmeyen birçok öğretmen kamudan ihraç edildi.

AKP eliyle sürekli teşvik edilen ve özendirilen özel okullarda ise öğretmenler sömürülmeye devam ediliyor. Çok düşük ücretlerle çalıştırılan öğretmenler birçok özel okulda maaşını alamama sıkıntısı yaşıyor.

YERİMİZ FABRİKA OLMAMALI

Konuya ilişkin konuştuğumuz ataması yapılmayan öğretmenlerden Zahir Baran, her öğretmenler gününde buruk olduğunu söyledi. Öğretmenlerin bir an önce öğrencilerine kavuşması dileğini aktaran Baran şöyle konuştu: “Yanlış politikalardan dolayı lise branşları senelerdir mağdur. Geçen sene Bakan 24 Kasım’da ek gösterge çıkacağını söyledi ama bu olmadı. Bu da öğretmenleri hayal kırıklığına uğrattı. Her ne kadar İlkokul branşlarına giren öğretmenlerin değeri yüksekse de, lise branşlarında ders veren öğretmenlerin de değerinin yüksek olmasını istiyoruz. Bugün dünya üzerinde fizik, kimya, biyoloji bilmeyen öğrencilerin nelerle karşılaştığını biliyoruz. Coğrafyanın şu an seçmeli durumda olduğunu görüyoruz. Öğretmenler gününde içimizde tabii ki bir burukluk olacak. Şu anda ben bir depodayım, fabrikada arkadaşlar koli bantlıyor, ben de koli bantlıyorum. Atama bekleyen bir öğretmenin yeri burası olmamalı. Her ne kadar arkadaşlar destek verse de bazen ‘Bak bu kadar okudun da hoca, seninle aynı konumdayız’ cümlelerini duymak bende hayal kırıklığına sebep oluyor. Fakat tabii ki her öğretmenin yeri, öğrencilerinin yanı ve sınıfıdır. Daha önce ücretli öğretmenlik yapmıştım. O yüzden bu bende acı bir hatıra olarak kaldı.”

5 EKİM YİNE BURUK GEÇECEK

Atama takviminin bir an önce hayata geçirilmesini talep eden Baran, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “1 buçuk senedir ailevi sıkıntılardan dolayı mecburen burada bir firmanın deposunda çalışıyorum. Tabii maddi sıkıntılardan dolayı. Ben yine öğrencilerim ve meslektaşlarımla olmayı çok isterim. Bende mateme neden oluyor böyle günler. Umarım geri dönebilirim. Bakan’ın daha önce verdiği ek gösterge sözünü yerine getirip, emeklilik konusundaki sıkıntıların giderilip bizim gibi yeni nesil öğretmenlerimizin de okullarına kavuşmasını arzu ediyorum. Eğitimde kıyameti koparacağız diye geldiler. Tabii senelerin sıkıntıları var. Bir günde değiştiremezler hiçbir şeyi. Ama biz soyut, çiçek böcekle değil somut adımlar istiyoruz. Yaklaşık olarak 800 bin atama bekleyen öğretmen var. Geçen sene bu dönem eğitim takvimi belliydi ama eğitim takvimi belli olmadığı ve şu anki siyasi erkin bir eğitim politikası olmadığı için travma geçiren arkadaşlarım var. İlerde sıkıntıları katlanıp intihar edebilecek arkadaşlarım var.”

ÖĞRETMENLER SINIFLANDIRILIYOR

KHK ile işine son verilen Sema Uçar da, bir 5 Ekim’e daha öğrencileriyle bir arada olmadan gireceklerini vurguladı. Uçar, “Bir 5 Ekim’i daha öğrencilerinden uzakta karşılayan KHK’li öğretmenler var. Yani, çocuklarını zor koşullarda okutan ailelerin, yılların emeğinin bir gecede yok sayıldığı çocukları, sadece kendi ülkesinde değil, dünyadaki tüm çocuklar için yaşanılabilir bir dünya hayali kuran, bu hayali gerçek kılmak için mücadele eden KHK’li öğretmenlerin günü kutlu olsun. Herkes tarafından bilinen kamudaki öğretmen açığını, atama yaparak değil de kadrolu, sözleşmeli ve ücretli diye sınıflandırarak kapatmaya çalışan iktidar, öğretmenleri ucuz iş gücüne ve güvencesizliğe mahkum ederek hem öğretmenleri hem de çocukları geleceksiz bırakmaktadır” dedi.

EĞİTİMDE NELER OLDU?

  • Ankara’da 1800 kapasiteli Atatürk Kız Öğrenci Yurdu öğrencilere son anda haber verilerek tahliye ediliyor. Yerleşmeleri istenilen yurtta %70 daha yüksek ücret (340TL) ödeyecek öğrenciler, protesto etmeleri halinde atılmakla tehdit edildi.
  • MEB’in araştırmasına katılan dördüncü sınıf öğrencilerinin %40’ının okuduğunu anlayamadığı, %51’nin ise matematik testindeki akıl yürütme sorularını yanıtlayamadığı ortaya çıktı.
  • MEB Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin kamuoyuna açıklanmasının üzerinden 1 hafta geçmişken TÜGVA kulüp faaliyetlerine başladı.
  • MEB’in Hayrat Vakfı ile yaptığı yeni protokole göre Vakıf, öğrenci ve öğretmenlere Osmanlı Türkçesi ve Kuranı Kerim dersleri verecek.
  • Taşımalı eziyetteki büyüme Sayıştay raporuna girdi: 2013’te 825 bin olan taşımalı eğitim kapsamındaki öğrenci sayısı 2018’de 1 milyon 338 bine yükseldi.
  • Cihanbeyli’de geçen yıl kapatıldığı bilindiği halde yurda kaydı yapılan öğrenciler ortada kaldı.
  • Yandaş Nevzat Tarhan’ın rektör olduğu Üsküdar Üniversite’sinde öğrencilere dağıtılan defterlerin altında modernleşme, sekülerizm, ilim hakkında gerici “özlü sözler” yer aldı.

YALANLAR

“Cinsiyet eşitliğine yönelik toplumsal algının öğrencilik yıllarından itibaren geliştirilmesi için, MEB “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul Projesi”ni geliştirecek.
Ziya Selçuk, 29.12.2018

“Niteliği artırmak, eşitsizliği büyük ölçüde azaltmak, sanatı, kültürü, estetiği, sporu gündemimizin en üst sıralarına taşımak ana gayemizdir. Tüm çocuklarımızın sosyal, sportif ve kültürel etkinlikleri izlenecektir.”
Ziya Selçuk, 24.10.2018

GERÇEKLER

Gerici medya, dernek ve vakıfların hedef göstermesiyle, Şubat 2019’da “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projeleri” hizmet içi eğitim modülleri kaldırıldı. Eylül 2019’da da “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hedefi” MEB’in Rehberlik Programından çıkarıldı.

“Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle, öğrencilerin beceri gelişiminde ve sosyalleşmesinde önemli yeri olan kulüp faaliyetlerinin gerici dernek ve vakıflar tarafından yürütülmesinin önü açıldı. Böylece MEB, kamusal eğitimin önemli bir parçasını daha gerici unsurlara ve piyasaya devretti.

HAFTANIN ÖNERİLERİ

Film: Stand and Deliver (Kalk ve Diren) -1988-Ramon Menendez

Eğitimcilere yönelik şiddetin her gün daha acı örneklerine tanık olduğumuz bir dönemde bizlere umut aşılayacak bir film öneriyoruz. Escalante bir matematik öğretmenidir. Diğer herkesin umudu kestiği, toplumun ezilen kesimlerinden birini oluşturan ve sosyal çevrenin şiddet dolu mirasını taşıyan öğrencilerine matematik öğretir ve bir değişim yaratmayı başarır. 2019 Türkiyesi’nde film bize öğretmenliğin dönüştürücü bir meslek olma yönünü tekrar hatırlatmasıyla mutlaka izlenmeli.

Kitap: Eleştirel Pedagoji Joe L. Kincheloe (2018)

“Tarafsız eğitim yoktur” cümlesinin kaynağı eleştirel pedagoji’ye uygun bir giriş kitabı sayılabilecek bu eser ilk kez 2008 yılında basıldı. Kincheloe, açık, anlaşılır ve tutkulu bir dille eleştirel pedagoji kuramını anlatmakta. Eğitimcilerin tartışmalarında çoğunlukla eksik kalan “ne yapabiliriz?” sorusuna odaklanarak deneyimlemenin önemine dikkat çekiyor. Eğitime dair düşünmemiz, değişmeyecek gibi gördüğümüz şeyleri pratiğe dökerek deneyimlememiz gerektiğine yaptığı vurguyla her eğitimci için ilham dolu bir eser.