Muhalefetin büyümesi ancak devrimci muhalefetin büyümesiyle mümkün olabilir. Gençlerin, kadınların, işçilerin sokakları dolduran eylemlerinin birleşerek, örgütlenerek çoğalmasıyla mümkün olabilir. Bunun için her gün gazete manşetlerine çeşitli şekillerde yansıyan ve açlığın, yoksulluğun, çaresizliğin birer dışa vurumu olan her şey SOL’a ve devrimciliğe çağrıdan başka bir şey değildir.

Oğuzhan Müftüoğlu: Muhalefet, ancak devrimci muhalefet büyürse gelişir

BİRGÜN PAZAR

Geride bıraktığımız yılda siyasette de pandemi kadar önemli gelişmeler oldu. Devrimci hareketin önemli isimlerinden BirGün Yazarı ve SOL Parti Parti Meclisi Üyesi Oğuzhan Müftüoğlu ile birlikte 2020’nin siyasi gelişmelerini, iktidarın krizini, düzen muhalefetini ve SOL’u konuştuk. İyi pazarlar!

►İktidar pandemiyle birlikte ortaya çıkan sorunlara yanıt veremez hale geldi. ABD’de Biden’ın seçilmesinin hemen ardından da AKP cephesinden reform gibi bazı söylemler ortaya çıktı. Ardından da mafya tehditleri, parti kapatma tartışmaları geldi. Sizce iktidar açlık ve sefaletin kol gezdiği bu süreçte tekrar ABD, AB gibi batı merkezine yakın bir rotaya girer mi, kimi “demokratik hamleler” yapabilir mi yoksa aynı şekilde mi devam edecek?

Türkiye’nin egemen sınıf iktidarları, Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası kısa bir dönemi dışarda tutarsak, genellikle emperyalizme göbekten bağlı bir özellik gösterir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan dünya dengeleri ve soğuk savaş ortamı içinde, ABD’nin dünya jandarmalığı rolü üslenmesiyle birlikte ekonomik siyasi kültürel bağımlılık ilişkileri Türkiye’nin devlet ve toplum hayatında belirleyici oldu. NATO üyeliği doğrultusunda ordunun eğitim ve teçhizat yapılanması da yeniden düzenlendi. Bütün bu dönemler boyunca ülkede yaşanan bütün önemli gelişmeler bu faktörün rolü hesaba katılmaksızın doğru anlaşılamaz. AKP iktidarı dönemi açısından da bu durum değişmez, hatta onun kuruluş süreçleri açısından daha da belirgindir.

Son zamanlarda, özellikle Trump’la birlikte ABD’nin izolasyonizme (içe kapanmacılık) bir yönelim göstermesinin de etkisiyle, iktidarın zaman zaman emperyalist güç merkezleri arasında salınan politikalarının farklı bir görüntü oguzhan-muftuoglu-muhalefet-ancak-devrimci-muhalefet-buyurse-gelisir-824135-1.yarattığı doğrudur. Ancak Türkiye’nin, AKP politikalarının özünde ABD rotasından çıktığını söylemek mümkün değildi. Bu yüzden şimdi Amerika’da Biden’la birlikte başlayan yeni dönemde iktidarın büsbütün faklı bir rotaya gireceğini düşünmek, hele hele reform gibisinden bir şeyler beklemek de doğru olmaz.

Kuşkusuz birtakım düzeltmeler olacaktır, birçok konuda amiyane tabirle kıvıracaklardır. Bunun belirtileri de var. Zaten bu iktidar benim siyasi hayatım boyunca tanıdığım en omurgasız iktidarlardan birisi. Bu akşam söylediğinin tersini sabah söyleyebilir. Bundan sonra da iktidarını sürdürebilmek için her türlü manevrayı yapabilirler. Bunları da göreceğiz. Bunların kendi iktidarlarının sürdürmelerine yetip yetmeyeceğini de göreceğiz. Bu noktada bir konunun daha altını çizmekte yarar var. ABD politikalarındaki değişimlerden bizim açımızdan, devrimci muhalefet hareketleri açısından şerden başka bir şey beklenemez, bu ülkenin, emekçi ilerici halk kesimlerinin hayrına hiçbir şey beklenemez.

Bu yüzden de biz iktidarın ne yapabileceğinden çok muhalefetin ve özellikle devrimci muhalefetin, solun sorunlarına eğilsek çok daha iyi olur. Çünkü ne olup ne olmayacağı daha çok buna bağlı.

Bu Çakıcı vs. işlerine gelince... Bunlar alışık olduğumuz şeyler. Türkiye’de sağın her türlüsü sıkıştıkları zaman bu tür paramiliter güçleri, faşist örgütlenmeleri kullanmakta hiçbir şekilde çekinmezler. Zaten onların ‘reform’ dedikleriyle bu tür işler çelişmez! Bunlar bir yanıyla muhalefeti, özellikle toplumsal muhalefeti korkutmak için, daha çok da kendi taraftarlarına biraz cesaret vermek için diye düşünüyorum, çünkü şu sıra buna en çok onların ihtiyaçları var.

Bu noktada düzen muhalefetiyle solun ilişkisi de tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında sol hareket açısından yığınak nereye yapılmalı?

Bugün Türkiye siyasetinin temel sorunu mevcut muhalefet blokunun solunda yeterince güçlü devrimci bir muhalefetin bulunamayışıdır. Gerçekçi olalım, mevcut halimizle biz de düzen partilerini zorlayacak, baskı kurabilecek bir durumda değiliz. Bu durum ülke siyasetinin zeminini sağa kaydırmakta.

Muhalefet bloku çok parçalı ve sağa yaslanık yapısıyla ülkede yaşanan çok katmanlı kriz ortamında kitlelere güçlü bir umut verecek bir özellik taşımıyor. Yaşanan ekonomik ve toplumsal krizin kitlelere yüklediği büyük sorunların çözümleri özünde sol politikaları gerektiriyor, kısaca düzenin radikal dönüşümünü gerektiren bir mahiyet taşıyor. Oysa muhalefet blokunun sağ ağırlıklı ‘ortaklık paydası’ bundan çok uzak. Düzenin sadece kıyısından kenarından sorunlara değinip geçiyorlar ve neoliberal kapitalist düzenin sistemik sorunlarına dokunamıyorlar, bu yüzden inandırıcı olamıyorlar.

Bu yüzden muhalefetin büyümesi ancak devrimci muhalefetin büyümesiyle mümkün olabilir. Gençlerin, kadınların, işçilerin sokakları dolduran eylemlerinin birleşerek, örgütlenerek çoğalmasıyla mümkün olabilir. Bunun için her gün gazete manşetlerine çeşitli şekillerde yansıyan ve açlığın, yoksulluğun, çaresizliğin birer dışa vurumu olan her şey SOL’a ve devrimciliğe çağrıdan başka bir şey değildir.

Ancak buraya kadar yazılanlar elbette, muhalefet blokuyla iktidarın basitçe eşitlenmesi ve tek adam rejiminin sona erdirilmesi için birlikte mücadelenin öneminin ve gereklerinin bir tarafa bırakılması anlamına gelmemeli. Çünkü böyle bir tutum, eli sopalı iktidarın zorbalığına teslimiyete götürür. Bu yüzden SOL Parti mevcut düzenin devrimci bir dönüşümünü hedefleyen mücadelesiyle tek adam rejimine karşı mücadeleyi birbirini tamamlayan ikili bir görevler bütünü olarak yürütmek durumunda.

DAHA ÇOK CESARET VE UMUT

Bu açlık ve sefalet günlerinde, özellikle salgında SOL Parti olarak, yeni bir nefes olarak ortaya çıktı. Elbette geçmişin mirası ve birikimiyle oldu ama kamuoyunun gözünde yeni bir parti olarak ilgi gördü diyebiliriz. Üye sayısıyla da öyle görüyoruz. Bu bir yılı siz parti kurucularından ve parti meclisi üyelerinden biri olarak nasıl değerlendirirsiniz? Daha etkin olmak için neler yapılmalı?

SOL Parti henüz yeniden kuruluş sürecini tamamlamış değil. Pandeminin kısıtlayıcı koşullarında seçim yeterliliğini gerçekleştirmiş olması elbette önemli. Bu koşullar altında sağlanan katılım ve gelişme SOL Parti’nin gerçek potansiyelinin ne olduğunu da gösterdi. Bu bakımdan önümüzdeki süreçte partinin siyaset tarzı, program, örgütlülük ve kapsayıcılık bakımlarından kendisini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kapitalist sömürünün bütün acımasızlığının açlığın, yoksulluğun, çaresizliğin su yüzüne çıktığı bu günlerde SOL, en geniş emekçi kitlelerinin acısını kendi yüreğinde hissederek, onların sesi ve soluğu olmak zorunda; daha çok cesaret ve daha çok umutla...