Okullar bu haldeyken eğitim nasıl yapılacak?

Bilge Sarıhan

Milli Eğitim Bakanlığı geçen günlerde köylerde anasınıfı açılabilmesi için gerekli olan öğrenci sayısını 10’dan 5’e düşürdü. Karar ilk başta olumlu gibi görünse de bazı tartışmalar yarattı. Birçok köyde geçmişte okul olan binaların şu anda atıl halde olması kimisinin düğün salonuna, samanlığa hatta ahıra dönüştürülmesi nedeniyle bu kararın uygulanabilirliği şüpheli hale geldi.


Eğitimci Özgür Bozdoğan, kararın çocukların yararından ziyade, siyasi iktidarın ihtiyacını karşılamaya yönelik olduğunu belirtti.

Köy okullarının kapalı olduğu, köylerde okul binalarının kullanılamaz hale geldiği günlerde ve okul öncesi öğretmen atamasının yapılmadığı koşullarda bu açıklamanın altının dolu olmayacağını belirten Bozdoğan, açıklamanın birçok açıdan sorunlu olduğunu ifade etti. Kamuoyunun merak ettiği en önemli sorunun köy okullarının nereye açılacağı olduğunu belirten Bozdoğan, “Belki kamuoyunu ikna etmek için köylerde beş öğrenciye bile okul öncesi kurumu açıyoruz diyorlar fakat öğretmen yokken bina yokken bu okulların bu kurumların nereye açılacağı gerçekten tartışma konusu. Eğer MEB köylerde camilerin altında okul öncesi eğitim kurumları açmayı planlıyor ve imamları bu konuda okul öncesi öğretmeni gibi ek ders ücreti karşılığında çalıştırmayı düşünüyorsa bu pedagojik olarak çok büyük sıkıntı oluşturur” dedi.

Kararın hukuki açıdan da sorunlu olduğunu ifade eden Bozdoğan “MEB kurum açma kapama yönetmeliğinde değişiklik yapmadan, sadece okul öncesi ve ilköğretim kurumları yönetmeliğinin başka bir maddesinin verdiği yetkiyi kullanarak böyle bir yazı gönderdi il milli eğitim müdürlüklerine. Öncelikle hukuki olarak zeminin sağlam olmadığını doğru olmadığını ifade etmek gerekiyor. Esasında yapılması gereken esas yönetmelikte yani kurum açma kapatma yönetmeliğinde bir değişiklik yapmaktı ancak bakanlığın öyle bir acelesi var ki bu değişikliği yapmak yerine başka bir yönetmeliğin başka bir konu ile ilgili yani grup açma ile ilgili verdiği bir yetkiyi kullanarak yapıyor” diye konuştu.

ZAMANLAMA MANİDAR

Açıklamanın yapıldığı zamanın manidar olduğunu vurgulayan Özgür Bozdoğan, şuranın son günü sendikanın verdiği bir önergeyle okul öncesi eğitim kurumlarında din eğitimin zorunlu hale getirmesinin tavsiye edildiğini hatırlattı. Bu kararın okul öncesi eğitim kurumlarına herhangi bir bütçe ve olanak sağlanmadan yapılmasının inandırıcı olmadığını ifade eden Bozdoğan, “Eğer bakanlık, okul öncesi eğitim kurumları ile ilgili bir bütçe hazırlayıp köylerde okulöncesi eğitim kurumu olarak kullanılabilecek binaların yapımı veya eski okul binalarının onarımıyla ilgili bir bütçe tahsis etmiş ve öğretmen alımı için bir ilan yayınlamış olsaydı belki bu süreci farklı değerlendirebilirdik. Bu açıklama şu anki durumda pedagojik bir gerekçeyle ya da çocukların ihtiyacı olarak değil, siyasi iktidarın bir ihtiyacının karşılanması şeklinde görünüyor” açıklamasında bulundu.